Oğuz sabahtan kısa bir süre şirkete gittikten sonra derslerine girmek için okula geldi. Binanın kapısına geldiğinde Deniz'i Caner'le baş başa gördüğünde özlemle karışık ufak bir kıskançlıkla mesaj atmak için telefonunu eline aldı."Sevgilim, şimdi seni gördüm ve ne kadar özlediğimi fark ettim. Hadi bir bahane bul ve arkadaşından kurtulup odama gel."
Kısa süre içinde Deniz'den cevap gelmişti:
"Yapamam sevgilim, birazdan derse girmem gerek. Ama çıkışta uğrayabilirim belki, senin dersin de bitmiş olursa görüşürüz olmaz mı? "
"Olur tabi hayatım, sen çıkınca mesaj at, ben dersimi ayarlarım. "
"Tamam o zaman çıkışta görüşürüz, seni seviyorum!"
"Ben de seni seviyorum sevgilim."
Oğuz biraz bozulsa da arkadaşıyla kalmak için değil, dersi için onu ektiğini düşünüp kısa sürede eski haline dönmeyi başardı ve kendi dersine girdi. Dersin sonlarına doğru telefonundan gelen mesaj sesiyle Deniz'in dersten çıktığını anlayıp kendi dersini de bitirdikten ve yanına gelen öğrencilerin sorularına kısa kısa cevap verdikten sonra koşar adımlarla odasının bulunduğu koridora girdi. Kapısında bekleyen sevgilisini gördüğünde içi dudaklarına yapışma isteğiyle dolsa da okuldalardı ve bu ikisinin de başını belaya sokabilirdi. Bu nedenle isteğini odaya girene kadar bastırdıktan sonra hızla odaya girip camdan kapısının jaluzilerini hızla kapattıktan sonra Deniz'e sarılıp doyamadığı kokusunu bolca içine çektikten sonra kapıdaki isteğini bastırmak istercesine sertçe dudaklarını kendi dudaklarıyla buluşturdu. Tabi bu sertlikte dersten önce onu ekmesinin de etkisi vardı ama bunu Deniz'e belli etmeyecekti. Deniz ise Oğuz'u dersten önce kapıda kısa süreliğine görmüştü ve bu adamın tanıştıklarından beri sanki her geçen gün daha da yakışıklı olduğunu düşünmüştü ve o andan beri bu anı bekliyordu. Bu yüzden o da Oğuz'un bu sert öpücüğüne aynı sertlikle yanıt veriyordu. Kısa süre sonra dudakları ayrıldığında ikisi de nefes nefeseydi. Deniz dayanamayarak konuşmaya başladı:
"Her gün böyle gelmesen olmaz mı şu okula?"
"Nasıl, anlamadım."
"Böyle işte. Takım elbisen, gömleğin, hatta pantolonların bile bütün kızların seni izlemesine neden oluyor ve bu beni sinirlendirmeye başladı artık. Bir gün de paspal gel ya, saçın başın dağınık falan olsun. "
"Sen beni kıskanıyor musun yoksa? "
"Herhalde kıskanıyorum, sevgilim değil misin? Sen kapıdan girerken kızlar nasıl bakıyor görsen beni anlardın. "
"Seni anlıyorum sevgilim çünkü bugün ben girerken de bütün erkeklerin gözü sendeydi. Hatta karşındaki arkadaşının bile bakışları bir değişikti sanki. "
"Yok artık sevgilim Caner'den bahsetmiyorsun değil mi? "
"Bilmiyorum işte ben gelirken konuştuğun çocuk."
"Evet Caner'i diyorsun sen. Yok artık sevgilim o öyle bakmaz bana merak etme. "
"Bana hiç öyle gelmedi ama neyse. Şurda kısacık zamanımız mı var bunları mı konuşacağız? "
"Haklısın sevgilim. Ne yapalım istersin?"
"Çok güzel şeyler yapabiliriz bence. "
Oğuz'un yüzündeki Munzur gülümseme Deniz'in onun ima ettiği şeyi anlamasını kolaylaştırmıştı.
"Saçmalama istersen okulun orta yerinde. Hem benim o kadar uzun zamanım yok. "
"Bana on dakika yeter. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENLERİN SEÇİMİ
RomanceHayatı her zaman hafife alan, kadınları umursamayan, çapkın bir adam; yaşanabilecek en zor şeylerden birini yaşayan, aşka güveni kalmamış, kendini tek gecelik ilişkilerle avutan bir kadın, ve ikisinin de alışık olduğu bir gece... Bir kişi bir insanı...