Oğuz o sabah çok yoğun bir programa uyanmıştı. Önce şirkette İngilizlere projenin son halini sunacak, bulurlarsa bütçedeki hataları düzeltip projeyi kapatacaktı. Daha sonra da okulda dersleri vardı. Bu projeyi alnının akıyla kapatırsa babasının yumuşayacağını düşünüyordu. En azından belki onu okuldaki derslerden çekebilirdi. Bunu bu ara her şeyden çok ister olmuştu. Deniz tez olayını öğrendiğinden beri iyice delirmişti. En son odasını basıp; "Hocam ben sizi değiştiremiyorum. Sizin öğrenci işlerine sözünüz geçer, Allah aşkına siz beni istemediğinizi söyleyin gerisini onlar halleder." Diye yalvarmıştı. Oğuz onun diğerlerinden bir farkı olmayacağını söyleyip onu ikna etmeye çalışsa da Deniz'in tavırlarından başarılı olamadığını anlıyordu. Gerçi Deniz Oğuz'un evindeki son günden sonra hep tavırlıydı ama sanki danışmanlık meselesinden sonra biraz daha artmıştı. Bu kızın bu halleri Oğuz'un daha çok delirmesine yetiyordu. Zaten onunla tanıştığından beri hiçbir şey düzgün gitmiyordu. Ondan sonra hiçbir kızla o açıdan bir münasebeti olmamıştı. Bir noktadan sonra ondan başka kimseyi istemez olmuştu. Bir de Deniz böyle hareketler yaptıkça Oğuz'un onu daha çok istemesinden başka bir şeye sebep olmuyordu. Ama Oğuz bunun sebebini anlamıştı. Deniz yüz vermedikçe bu istek artıyordu. İnat gibi bir şey olmuştu yani. Asla aşk olamazdı. Çünkü Oğuz âşık olmazdı. "Bu kıza bir ders vermek gerek." diye düşündü Oğuz. Bugün Deniz'in sınıfına dersi vardı. Bu dersi vermenin tam zamanıydı.
xxx
Deniz uyandığında saat öğlen 3'ü geçiyordu. Neyse ki bugün dersi 5'teydi. Bunu düşününce rahat bir nefes alsa da, mutluluğu uzun sürmemişti. Bugünkü tek dersi Oğuz hocanın dersiydi. Tez danışmanlığını da onun almasıyla ne kadar zorlasa da bu dönem ona katlanması gerektiğini fark etmişti. Bir dönem ve sonra sonsuza dek kurtulacaktı bu adamdan. Kurtulamazsa hayatını eski haline çeviremeyeceğinden korkmaya başlamıştı. Onunla beraber olduğundan beri başka kimseyle beraber olamıyordu. Tabi bunda arkadaşlarının sevgili yapması da etkiliydi. Sadece Oğuz'la alakalı değildi yani. Ama büyük neden oymuş gibi geliyordu Deniz'e. Onunlayken yaşadığı tatmini başkasında bulamamak korkutuyordu. Başka bir nedeni de yoktu zaten(!). Aklından bunları silmek istercesine kalkıp duşa girdi. Daha sonra kahvaltısını yapıp okula doğru yola çıktı.
xxx
"Aferin oğlum, iyi iş çıkardın. Melih abin bahsederken abarttığını sanmıştım açıkçası. Bu kadarını beklemiyordum. Hatasız bütçeli ve bu kadar iyi bir projeyi daha önce hiç görmedim. Aferin." Dedi Ahmet Bey, oğluna gururla bakarken. Oğuz mükemmel bir proje sunumu yapmıştı. İngilizler ne projede, ne de proje bütçesinde ufacık bir hata bulamamıştı.
"Babacığım, yine oğluna çok güveniyorsun. Teşekkür ederim ama o okullarda okurken biz de boş durmadık. Bir şeyler öğrendik yani. Basit bir işti bana göre." Dedi Oğuz koltuğunda dikleşerek.
" Biz de boşuna okutmadık oğlum öğreneceksin tabi. Hem madem basit bir işti sana göre, o zaman bundan sonra şirketin finans sorumlusu olmanda, aynı zamanda da pazarlamada proje geliştirme bölümünde staj yapmanda bir sakınca yoktur herhalde."
"Okuldan alıyorsun o zaman beni."
"Yoo, orada da devam edeceksin. Okumuş etmiş adamsın, zaman yönetimini mi yapamayacaksın? Sana bunlar vız gelir."
"Yapma baba Allah aşkına ben de insanım. Hangi birine yetişeyim? Başlı başına finans zor zaten. Bir de proje geliştirmeyi ekleme bari. Hem staj ne ya? "
Ahmet Bey oğlunun bu haline kahkahalarla gülerken bir yandan da konuştu:
" Şaka yaptım oğlum şaka. Nasıl iki büklüm oldu koltukta Melih, görüyor musun? Finanstan çekiyorum seni, proje geliştirmenin başındasın bundan sonra, ama okulla ilgili hiç pazarlığa girme. Boşuna doçent yaptırmadık seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENLERİN SEÇİMİ
Storie d'amoreHayatı her zaman hafife alan, kadınları umursamayan, çapkın bir adam; yaşanabilecek en zor şeylerden birini yaşayan, aşka güveni kalmamış, kendini tek gecelik ilişkilerle avutan bir kadın, ve ikisinin de alışık olduğu bir gece... Bir kişi bir insanı...