Merhaba arkadaşlar:)
Öncelikle 30 Ağustos Zafer bayramınız kutlu olsun. Bizim için canlarını ortaya koyarak savaşan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum. Yine gelecek Kurban Bayramınız da kutlu olsun. Bir sürü bayramlar geçirelim hep beraber :)
Bölüme gelirsek;
Yine her zamanki gibi sizin kısa olmuş diyeceğiniz fakat benim cidden çok içime sinen bir bölüm oldu. Umarım siz de beğenirsiniz :) Bu bölümü de her zaman olduğu gibi beğenen ve yorum yapan tüm okuyucularıma ithaf ediyorum :)
Bu arada, Yeni hikaye kapağımız nasıl olmuş? Yorumlarınızı bekliyorum :)
Hepinizi seviyorum, iyi okumalar :)
Ertesi sabah Oğuz uyandığında her şey sanki Deniz'in güzelliğinden kendilerine küçük paylar almış, ışıldıyordu. Kuşlar bile bir farklı ötüyordu sanki. Deniz resmen Oğuz'un içindeki aşk adamını ortaya çıkarmıştı. Ama Oğuz'un bundan en ufak bir şikayeti olmamıştı. Hatta iyi ki diyordu. Özellikle bu sabah... Yataktan kalkmak istemedi. Yanındaki güzellik buna izin vermiyormuşçasına dönüp ona sarılınca, Oğuz onu rahat ettirmek isteyerek bir kolunu başının altına koydu. Diğer eliyle de onu uyandırmamak için usulca yanağını okşadı. Dün gece bu kız onu nasıl da mutlu etmişti öyle, tek bir cümleyle... o cümleyi kendinin itirafından beri bekliyordu. Ve Deniz yine her zamanki gibi mükemmel zamanlamasını konuşturmuştu yine. Zaten doruktayken gelen bu itiraf, onu saatlerce orada tutmaya yetmişti. Hatta hala oradaydı sanki. Hala uyuyan Deniz'e dönerek sessizce:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENLERİN SEÇİMİ
Roman d'amourHayatı her zaman hafife alan, kadınları umursamayan, çapkın bir adam; yaşanabilecek en zor şeylerden birini yaşayan, aşka güveni kalmamış, kendini tek gecelik ilişkilerle avutan bir kadın, ve ikisinin de alışık olduğu bir gece... Bir kişi bir insanı...
