Duyduklarıyla Deniz'in dili tutulmuştu. Ne diyeceğini bilemez halde öylece Oğuz'un yüzüne bakıyordu. Oğuz da şaşkındı. Bunları bir anda nasıl söyleyebildiğine inanamamıştı ama artık içinde tutamazdı."Çok hoşlanıyorum Deniz. Yaşadıklarımızdan dolayı inanmayacaksın belki ama senden sonra kimseyle hiç bir şey yaşayamaz oldum. Bir tek sen ol istiyorum çünkü. Sadece sen ol istiyorum. Biliyorum bana güvenemezsin, biliyorum hocanım senin. Her şeyi biliyorum ama içimdeki sesi susturamıyorum. Yanlış olduğunu bile bile tutuldum sana. Hiç mi şansımız Yok?" Dedi tekrar içindeki her şeyi dökmek istercesine...
Deniz duyduklarına inanamıyordu. Oğuz'un yaşadığı her şeyi Deniz de yaşıyordu evet, ama bunu nasıl söyleyebilirdi ki? Karşısında hocası oturuyordu. Aşka inanmıyorken böyle bir ilişkiye başlayamazdı. Hayatı zaten yeterince zorken, böyle bir karmaşanın ortasına atamazdı kendini. Başlasalar bile nereye gidecekti ki? Daha önce yaşadıklarının acısı onu bu hale getirmişti. Bir kez daha böyle bir şey yaşarsa ne hale geleceğini bilmiyordu. Bir şeyler söylemek istiyordu, ama bunun yanlış olduğunu belirten bir çok kanıt sunan mantığının, onun boynuna atılıp saatlerce ayrılmamak isteyen kalbine yenilmesinden korkuyordu.
"Bir şey söylemeyecek misin Deniz?"
"Ben... Ben ne diyeceğimi bilmiyorum hocam."
Oğuz bir anlığına rahatlamıştı. Deniz ilk cümlesiyle korktuğu gibi olumsuz bir tepki vermemişti. Ama bu vermeyeceği anlamına gelmiyordu. Zorlamamaya çalışarak konuştu:
"Haklısın çok ani oldu farkındayım ama daha fazla tutamadım işte. Bak Deniz, kesinlikle bir şeylere zorlamayacağım seni. Hocan olduğumu unut. Çok doğru bir şey yapmıyorum şu anda etik olarak. O yüzden istediğin tepkiyi verebilirsin. Bu gün bu odadan nasıl çıkarsak çıkalım içeride konuştuğumuz her şey içeride kalacak benim açımdan. Bunları söyledim diye benimle birlikte olmak zorunda da değilsin. İçin rahat olsun seninle yaşayacağım hiçbir şey zorla olsun istemiyorum. Bu okuldaki konumumu asla üzerinde kullanmayacağım. Bunu asla yapmam. "
"Bunları biliyorum hocam. "
"Deniz, en azından bu gün bana hocam demesen olmaz mı? Bunları konuşurken? Bu sadece kendimi daha kötü hissetmemi sağlıyor da."
"Ben şu an ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum."
"Şimdi cevap vermek zorunda değilsin bana. Ben beklerim. Ne zaman istersen. Ama tek bir cevap istiyorum senden. Böyle bir durum olmasaydı, benimle denemek ister miydin? "
"İsterdim... Ya da istemezdim... Ah, bilmiyorum. Bak Oğuz, ben böyle ilişkidir, hoşlanmaktır, aşk falan, inanmıyorum bunlara. Ben sadece yaşadıklarımı biliyorum ve yaşadıklarım bana bunların gerçek olmadığını öğretti. Ama senin yanında mutlu oluyorum. Bu da gerçek. Denemek isterdim muhtemelen ama şu an durum çok farklı. Ve ben böyle bir durumla nasıl başa çıkarım bilmiyorum. "
"Ben de inanmıyordum. Seninle tanışana kadar. Daha önce ne yaşadın bilmiyorum. Ama öncekilere bakarak geleceğini belirleyemezsin. Sana seni üzmeyeceğim, sadece seni seveceğim gibi sözler vermek istemiyorum. Hayatın ne getireceğini bilemiyorum çünkü. Ama şunu kesin olarak söyleyebilirim ki okulla ilgili hiç bir şey yaşamayacaksın. Yaşarsan da arkanda olacağım. Durumumuz farklı değil. Hayatımızda hiç bir şey değişmeyecek, söz veriyorum. Senden bir hafta istiyorum Deniz. Bir hafta, ve ben sana kendimi kanıtlayacağım. Sonunda yine istediğin kararı vermekte özgür olacaksın. Anlaştık mı? "
Oğuz çok ikna edici konuşuyordu. Deniz korkuyordu. Ama bu korku, verdiği cevap üzerinde Oğuz kadar etkili olamayacaktı:
"Anlaştık. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENLERİN SEÇİMİ
RomanceHayatı her zaman hafife alan, kadınları umursamayan, çapkın bir adam; yaşanabilecek en zor şeylerden birini yaşayan, aşka güveni kalmamış, kendini tek gecelik ilişkilerle avutan bir kadın, ve ikisinin de alışık olduğu bir gece... Bir kişi bir insanı...