Liseyi bilirsiniz, kimileri için zordur. Kimilerine göre de hayatının en güzel dönemidir. Lisenin kolay ve güzel geçtiğini söyleyen kişiler kim dersek tabi ki popüler kısım. Tartışmaya gerek bile yok.
Bir de lise hayatı cehennemden farksız olan kişiler var. Popülerlerin ezik diye adlandırdığı kısım. Eğer popülerler tarafından sürekli eziliyorsanız lise hayatı sizin için boktandır.
Eh, liseden nefret ediyorum. Popüler olmadığımı buradan anlayabilirsiniz. Ama ezik kısımdan da değilim.
Ben ortalama biriyim işte.
Lisenin üçüncü yılının ilk gününde dolabıma eğilmiş kitabımı arayan normal biriyim. Normal biri kısmı abim için tartışılırdı. Orası ayrı. Orayı karıştırmayalım.
Bu senenin sakin ve kavgasız geçmesini istiyordum. O lanet olası çocuğun bu sene büyümesini ve benimle uğraşmamasını umuyordum. Ta ki kitabım düştüğünde onu almak için eğilene dek.
Tamam, eteğim kısaydı. Baya kısaydı. Mini etek giymeyi seviyordum ve buna kimse karışamazdı. Fiziğimin güzel olduğunu düşünüyordum. 1.75 boyumun kullanılması gerekiyordu. Anlayacağınız sorun bende değildi.
Sorun eğildiğimde elini kalçamla buluşturan kişideydi.
Kalçamda hissettiğim acı ile anında doğrulup bana 'şaplak' atan kişiye döndüğümde neredeyse ağlayacaktım.
Harika, büyümemişti.
"Güzel kalçalar Çakma Tanrıça."
İki senedir benim söylemekten bıktığım ama onun duymaktan bıkmadığı cümleleri yüzüne söylemek için tam zamanıydı.
"Siktir git Styles."
Harold Edward Styles. Liseyi benim için cehenneme çeviren çocukta diyebilirsiniz.
Eteğimi aşağı çekip dolabımı kapattım ve sınıfıma doğru gitmeyi amaçladım. Kolumda hissettiğim baskı ile gözlerimi devirdim.
Bu sene onunla uğraşmak istemiyordum. Benden uzak durmasını istiyordum. Ama sikik Styles bunu zorlaştırıyordu.
"Beni özlemedin mi Çakma Tanrıça?"
Yüzüme yapabildiğim en sahte gülümseyi yerleştirdim ve kulağına doğru yaklaştım.
"O kadar özledim ki sana sarılarak seni öldürebilirim. Şimdi bırak kolumu kıvırcık."
Kolumdaki elini gevşettiğinde kolumu ondan kurtarıp hızlı adımlarla sınıfa gitmeye çalıştım. Bu sefer başarıyla sonuçlanmıştı. Sınıftaki tanıdık yüzle beraber sırıttım.
"Aman Tanrım. Bu seksi kız kim?" Diyen aptal sarışınıma seksi bir gülümseme attım. Hannah kollarını açıp bana sarıldığında ona karşılık verdim.
"Bütün yaz Amerika'da olmasaydın bu seksi kızı daha çok görebilirdin." Diye çemkirdim.
En yakın arkadaşınız bütün yaz başka yerde olunca huysuz olan kişiliğiniz iyice huysuzlaşıyordu. Yazın çekilmez biri olmuştum.
"Hera, Hera, Hera..." Diye kafasını iki yana salladı. Yüzünde ki sinsi sırıtış bir şey olduğunu gösteriyordu.
"Ne?"
Kaşlarını kaldırıp kötü kız gülüşünü yaparken omzuna vurdum.
"Ne sikim?"
"Amerika'da neler yaptığımı bir bilsen."
"Has-"
Ağzıma gelen küfürleri sayacakken içeriye giren hiç özlemediğim ter kokulu fizik öğretmenimiz ile yüzümüzü buruşturup sıraya yerleştik.