Okula girmiş bizim çocuklarla bahçede otururken gözüm güzel Tanrıçamı arıyordu. Sabahları pek zamanında gelemezdi. Bazen geç kalırdı. Sanırım bugün de o günlerden biriydi.
Okulun dış kapısına bakmaya devam ederken görüş alanıma giren sarışın bir kız ile kaşlarımı çattım ve kafamı kaldırdım.
Avery.
Bu kız cidden başıma bela olmuştu. Telefonuma deli gibi mesajlar atıyor, beni sürekli arıyor ve yanıma gelip duruyordu. Onu istemediğimi söylediğim halde asla anlamıyordu.
"Ne istiyorsun Avery?" Dedim oldukça kaba bir şekilde.
"Biraz konuşabilir miyiz Harry?" Dedi sesini iyice incelterek tatlı kız olma çabasıyla. Bir ton makyaj yaptığı yüzüne bakıp yüz buruşturdum. Babası boyacı falan olmalıydı.
"Hayır." Dedim net bir şekilde.
"Ama Harry-"
"Sana hayır dedi duymadın mı?"
Tanıdık o güzel sesi duyduğumda Avery'nin arkasında durmuş kötü bakışlar atan Hera olduğunu anladım. Hemen ayaklanıp Hera'nın yanına gittim ve elini tuttum. Hera bana bakıp gülümsedi ve tekrar sertçe Avery'e döndü. Avery'nin sinirden kızaran yüzünden her şey anlaşılıyordu.
"Sen kendini ne sanıyorsun? Harry'nin seni sevdiğini falan mı düşünüyorsun gerçekten? Seni gibi bir sür-"
"Sözünü devam ettirirsen daha önce hiçbir kıza yapmadığım şeyleri yapmak zorunda kalacağım Avery. Hera'yı seviyorum ve sikik düşüncelerini kendine sakla. Benden artık uzar dur."
Avery donup kaldığında diğer herkesin de bizi izlediğini fark ettim. Herkes bize bakıyor ve aralarında fısıldaşıyordu. Avery sinirle ayağını yere çarpıp dönüp gittiğinde Hera'nın güzel gözlerine baktım ve ona sarıldım. Etrafımdaki kişiler umrumda değildi.
"Özür dilerim." Dedim üzüleceğini düşünüp.
"Neden benden özür diliyorsun ki? Özürü kendinden dilemen gerekiyor. Böyle bir salak kıza nasıl katlandın aklım almıyor." Dedi konuştuktan sonra kusar gibi yapıp. Komik haline gülüp tekrar elini tuttum ve bu sefer yürümeye başladık. Okulun içine gelip ortak dersliğimize ilerledik. Bugün dört dersimiz ortaktı. O yüzden bugünü çok seviyordum.
En arka sıraya geçip oturduğumuzda biyoloji hocasını beklerken Hera kitabını çıkardı. Ben de kitabımı çıkardım ama açıkcası o yanımdayken pek ders dinleyemiyordum. Kitabını sırara koyduktan sonra üstündeki montunu çıkardı ve dar beyaz kazağı ile kaldı.
Dekoltesi olmamasına rağmen göğüsleri çok dikkat çekiyordu çünkü bu dar kazakta o büyük göğüslerin belli olmamasınıa imkan yoktu. Altında ki kot eteği ve dizlerine kadar olan çoraplarını yeni fark etmiştim. Çok mu etek giyordu bu kız?
"Neden öyle bakıyorsun?" Dedi elini saçıma koyup okşarken. Saçımı okşaması çok harikaydı.
"Çok güzelsin. Nasıl bakmayayım?"
Kafasını yana yatırıp şirince sırıttığında ona eğilip tam öpecektim ki hocanın girmesi ile beraber öpemedim.
Dersin ortalarına doğru her şey iyi gidiyorken Hera'nın sıraya doğru uzanması ile bütün dikkatim dağılmıştı. Eteği yukarı çıkmıştı ve o bunu umuramaksızın bacakları aralık oturuyordu. Hocaya baktığımda tahtaya dönük soru yazdığını gördüm. Bundan yararlanıp elimi Hera'nın çıplak bacağına koyduğumda birden bana döndü.
Gözlerinin içine bakıp elimi eteğinin içine ilerlettiğimde kafasını olumsuz anlamda salladı. Aslında yapmamı istiyordu ama derste olduğumuz için etrafımızdakilerden ve hocadan çekiniyordu. Doğal olarak.