Çimenleri üzerine uzanıp parlak güneşten dolayı acıyan gözlerimi kapadım. Bugün güzel güneşli bir gündü, benim aklımdan yine bin türlü düşünce dolaşıyordu. Kafamı çevirip benim gibi sırt üstü uzanmış Shawn'a baktım.
Onun zaten bana bakan gözleri benimle buluştuğunda gülümsedi. Gülümsemeye çalıştım ama içim buruktu. Onun kalbini kırmak hiç istemiyordum ama yapmak zorundaydım. Hamileydim ve Harry'i affetmesem de onu seviyordum.
"Beni neden buraya çağırdığını biliyorum." Dedi Shawn sakin bir sesle. Kafasını çevirip gözlerini kapatmıştı.
"Kararını verdin." Diye ekledi yine. Sustum ve kafamı gökyüzüne çevirdim. Neden bu kadar zordu?
"Onu seçtin."
Gözyaşlarım akmaya başladı. Bu aralar tek yaptığım ağlamaktı zaten.
"Hamileyim." Dedim kırık çıkan sesimle. Shawn'ın doğruluğunu hissettim. Gözümü açıp ona baktığımda oturur pozisyonda küçük göle baktığını gördüm.
"Hamile olmasan da onu seçecektin. Bana hiç ona baktığın gibi bakmadın zaten."
Doğrulup onun gibi oturdum.
"Shawn-"
"Daha fazla konuşma Hera. Sadece susalım ve yanımda birkaç saat daha dur."
Susup dediğini yaptım. Güneş batana kadar yanında oturdum ve güneş battıktan sonra kalkıp gidişini izledim. Kendimi iğrenç hissediyordum ama Harry'i sevdiğim için suçlayacak kimsem yoktu. Belki lanet olası kalbimi suçlardım ama o halinden memnun gibiydi.
Kalkıp bisikletime bindim ve eve doğru sürdüm.
Bir haftadır okula gitmemiştim ve annemlere kötü hissettiğimi söylemiştim. Bugün ise kadın doğum kliniğe gidecektim. Harry benim için bölgenin en iyi doktorunu bulmuş ve randevu almıştı. Gerek olmadığını söylediğim halde. Harry okuldan çıkar çıkmaz yanıma geldi ve beni aldı. Arabada sessizdik. Üstüme gelmemek için çok konuşmuyordu ama her gün mesaj atıp durumumu soruyordu. Bir kaç defa evimin önüne gelmişti ama yanına gitmemiştim. Onu kolayca affedebileceğimi de sanmıyordum.
Kliniğe geldiğimizde bekleme salonuna girdik ve oturduk. Birazdan hamileliğimin kesinliğini öğrenecektim. Belki değildim ve her şey normale dönecekti. Üniversiteye hazırlanan normal bir genç kız olmaya devam edecektim. Ama bebeğimin olması düşünecesi de bazen güzel geliyordu. Bebekleri oldum olası sevmiştim ve hep istemiştim. Bu kadar erken olmasını beklemiyordum tabii.
"Hera Parrish?" Adımı söyleyen sekretere bakıp kafamı salladım ve ayağa kalktım. Harry de hemen kalkıp peşimden geldi.
"Girmemde sakınca yok değil mi?" Dedi Harry sekretere.
"Yok efendim. Eşler beraber girebilir."
"O benim eşi-"
"Tamam, teşekkürler." Harry sözümü yarıda kesip elimden tuttu ve kapıyı çaldı. Ona tip tip bakıp elimi çektim ve içeriden gelen 'gel' sesiyle kapıyı açtım.
Kadın bize gülümseyerek sandalyeleri işaret etti.
"Merhaba. Ben Doktor Jennifer Freu. Şikayetinizi öğrenebilir miyim?"
Derin bir nefes aldım ve kadının yüzüne bakmaya çalışarak konuştum.
"Merhaba, ee, bir hafta önce hamilelik testi yaptım ve pozitif çıktı."
Kadın kaşlarını kaldırıp bilgisayarına bir şeyler yazdı.
"Kaç yaşındasın Hera?"
"Yarın 18 olacağım."