Hera'nın bana karşılık vermesine şaşırmayı bırakmam gerekiyordu. Şuan onunla nasıl öpüştüğümün farkında bile değildim. Dudaklarım onunlaydı evet ama sanki ruhum da onunla birleşmiş gibiydi. Bu his tarifsizdi. İki elimle de ince belini kavrayıp iyice kendime çektiğimde ben yerle bütünleşmiştim o ise benimle.
Hera ellerini kollarıma götürüp sıktığında bunun bile beni etkilemesi beni daha çok heyecanlandırmıştı. Dudakları arasından çıkan mırıltılı sesler, ıslak ve dolgun dudaklarının benimkilerle uyumu ve üstümde hareket etmesi beni şimdiden bitirmişti.
Aniden hareketlenip dudaklarımızı ayırdım ve Hera'yı nazikçe tutup altıma aldım. Bacaklarını benim için araladı ve yerleşmemi sağladı. Konuşmak istiyordum ama bu anı bozmak asla istemezdim. O yüzden sustum ve onu öpmeye devam ettim. Dudaklarımız uyum içinde dans ederken nefessiz kaldığımızdan dolayı kendimi geri çektim ve çenesine ufak bir öpücük bırakarak boynuna eğildim.
Kokusu o kadar güzeldi ki kıyaslayacağım hiçbir şey yoktu.
Boynundaki o hassas noktayı bulduğumda Hera inledi. Bu gülümsememi sağladı. Elimi belinden yukarıya doğru çıkarıp büyük göğsünü kavradığımda Hera dudağını ısırdı. Göğüsleri o kadar büyüktü ki elime sığmıyordu ve daha önce hiç bu kadar büyük göğüslü kızla sevişmemiştim.
"Tişörtünü çıkart." Dediğimde çok kaba olduğumu düşündüm.
"Lütfen." Diye ekledim.
Hera derin bir nefes aldı ve yüzüme baktı. Mavi gözleri ışıltılıydı ve onu deli gibi öpmek istememe sebep oluyordu.
"Neden hep normal başlayıp sonra öpüşüyoruz?" Diye mırıldandı Hera.
Üstünde hafifçe doğrulunca o da doğruldu ve beni itip altımdan kalktı. Yerde öylece oturup kaldık. Ellerimi saçlarımdan geçirirken o an söylemek istedim.
Sana mesaj atan platonik benim demek istedim.
Ama diyemedim.
"Bilmiyorum. Sen çok seksisin ve kendimi tutamıyorum. Ayrıca ben de seksiyim ve sen de kendini tutamıyorsun. Hormanlar işte."
Vay be. Çok iyi yalan söylüyorum. Hera gözlerini devirdi.
"Sürekli pişman olacağım şeyler yapıyorum." Dedi başını ellerinin arasına alarak. Dizlerimin üstünde yanına ilerledim ve elimi çenesine koyup kafasını kaldırdım. Gözlerinin dolduğunu görünce içimde bir şeyler koptu. Ağlamasından nefret ediyordum.
"Özür dilerim."
"Senin bir suçun yok." Gözlerinden akmaya başlayan yaşlar ile dayanamayıp kollarımı ona sardım. İtiraz etmeyip kafasını göğsüme koydu.
"Bir daha seni öpmeyeceğim. Özür dilerim. Seni üzmek istemiyorum ama lütfen işimi kolaylaştır." Diye mırıldandım ona sarılırken.
Hera cevap vermedi ve bir süre daha ağladı. Umarım demek istediğim şeyi anlardı.
Hera'nın ağlaması geçince masanın başına oturup ödev yapmaya geçtik ve ders dışında tek kelime etmedik. O bilgisayarda proje için uygun fotoğraf arıyordu.
"Off. Düzgün bir şey bulamıyorum."
"Dur bir de ben bakayım."
Elinden mouseyi aldım ve biraz da ben baktım ama cidden hiçbir şey yoktu. Oflayıp masaya baktığımda gözüme Hera'nın renkli kalemleri çarptı.
"Buldum!" Diye bağırdım birden. Bağırmam Hera'nın sıçramasına sebep olduğunda güldüm.
"Resimleri sen çizsen? Yeteneklisin ve hücre modelleri senin için oldukça kolay olmalı. Hem renklendirip fazladan puan alabiliriz." Diye önerdiğimde yüzünün güldüğünü gördüm.