BEĞENMİYORSANIZO K U M A Y I N
BU KADAR BASİT
Beni çıldırtmayın SAKİN KENDİ HALİNDE SAÇMA BİR YAZARIM
Not: Gerçekten beğenmiyorsanız okumayın kimseyle uğraşacak ya da tatmin edecek değilim çocuk eğlendirmek için yazmıyorum
Dipnot: Üstünüze alınmayın
HERKESE İYİ OKUMALAR ABLAMLA BİR AYDIR AYNI EVDE OLDUĞUMDAN GERGİNİM NEFES ALSA SUS DİYORUM CORONA BİZİ BİTİRDİN BE
tamam sustum okumaya başlayın, öptüm 💋
"Hera resimi bu hafta bitirsen iyi olacak, haftaya son dokunuşları yaparsın ve göndeririz. Bu yarışmayı kazanman önemli." Resim öğretmenim konuştuğunda elimdeki fırçayı bırakıp onu onayladım.
Yarışmayı kazanırsam sanat okullarına girmede avantajlı olurdum,ilk üçe giren herkes ayrılayacaktı ama ilk üçe girmek de oldukça zordu. Resimin tamamen özgün olması gerekiyordu, kendi hayal ürünümüz olmalıydı ve büyük bir tuvale yapıyordum.
Benim haftalarca uğraştığım taslakların hiçbiri içime sinmemişti ama öğretmenin bana taslakları birleştirme fikrini verdi. Çizimin ana konusu aslında Harry ve onun gözleriydi. Detaylarda saklı bir erkek vardı ve onun Harry olduğunu onu tanıyan herkes kolaylıkla anlardı. Resim öğretmenim hariç kimse görmemişti tabii.
Tabi kazansam da bu sene üniversiteye gidebilecek miydim? New York'a gitme hayallerimi ertelemek zorunda mı kalacaktım ya da hiç mi gidemeyecektim bilmiyordum. Hannah anneme söylemem için beni zorluyordu. Annemin kızmayacağını biliyordum ve bana doğru yolu da gösterecekti. Ama sanırım ben göstereceği yoldan korkuyordum.
"Bugünlük yeter Hera. Kendini çok yorma, sabahtan beri buradasın ve hiçbir şey de yemedin. Sen çık ben ortalığı toparlarım." Kafamı sallayıp önlüğümü çıkardım ve ellerimi yıkadım. Ellerimde hep boya izleri oluyordu ama hoşuma gidiyordu.
"Teşekkürler Samantha, görüşürüz." Dedim öğretmenime sarılıp, o da bana sarılıp hoşçakal dedi.
Ona ismiyle seslenmemi o söylemişti. Zaten senelerdir öğretmenimdi ve onun yeri benim için ayrıydı. Yeteneğime çok önem verip beni her daim desteklemişti.Çantamı sırtıma atıp dalgın dalgın yürümeye başladım. Karnım acıkmıştı ama bir şeyler yiyince midem bulanıyordu. Okul da dağılmaya başlamıştı. Etraf çok dolmadan hızlı yürüdüm. Otoparka vardığımda bebeğimi görüp gülümsedim.
Arabamı yani.
Kapıyı açıp bindiğimde çantamı yana atmadan önce telefonumu çıkardım. Sabahtan beri bakmamıştım da, belki mesaj falan gelmişti.
Harry'den mesaj var mı diye merak etmiştim yani. Bugün maçı olduğunu biliyordum, ben sormasam da sürekli her şeyi anlatıyordu. Hâlâ ona mesafeliydim. Doğum günümün üstünden iki hafta geçmişti ve ben hâlâ düşüncelerle boğuşuyordum. Aldırmak istiyorsam bir an önce karar vermeliydim ama kendimde bu kararı verecek cesaret bulamıyordum. İç çekip mesajları açacaktım ki telefonum çaldı. Harry arıyordu.
"Bebeğim? Nerdesin? Maç biter bitmez resim odasın koştum ama seni bulamadım."
"Otoparktayım Harold."
"İyi bekle, geliyorum." Hemen kapattığında gözlerimi devirip telefonuma baktım. Gruptan bir sürü mesaj vardı ama bakmaya üşenmiştim. Bir dakika sonra arabamın kapısı açıldı ve Harry bindi. Yüzünde kocaman gülümsemesi vardı ve çantasını arka koltuğa atıp bana yanaştı. Öpecek gibi dudaklarını büktüğünde elimle onu engelledim. Suratı düşse de bir şey demedi ve kemerini bağladı.