Lisenin bitmesini istiyordum. Bunu bütün kalbimle istiyordum çünkü etrafımdaki insanlardan çok sıkılmıştım. Herkes o kadar iki yüzlü ve sahteydi ki buna artık dayanmaz hale gelmiştim. Bu kanıya nereden vardın derseniz öğle arasında kafeteryada oturup insanları izlemeye başladığımda vardım.
"Herkesten nefret ediyor gibi bakıyorsun." Diyen Hannah'a kafamı çevirdiğimde hızlıca kafamı salladım. Bu kız beni anlıyordu.
"Çünkü herkesten nefret ediyorum." Bunu o kadar ciddi bir şekilde söylemiştim ki bir kötü kadın kahkaham eksikti. Ted'in dudağını büktüğünü gördüğümde ona gülümsedim.
"Senden nefret etmiyorum. Üzülme."
"Oww Hera Boo." Ted aniden ayağa kalkıp yanıma geldi ve bana sıkıca sarılmaya başladı. Beni kaldırıp kucağında bir tur döndürdü ve sonra tekrar oturduğum yere bıraktı. Sonra aynısını Hannah'a da uyguladı.
Neden bu kadar mutluydu?
"Bu mutluluğun sebebini öğrenebilir miyiz?" Diye merakla sorduğumda yarım ağız sırıttı.
"Max ile seviştik."
Hannah ile aynı anda gözlerimizi büyütüp masada duran su şişlerini aldık ve içip püskürttük. Ted'in suratı su ile kaplanırken bile gülüyordu.
Bunu neden yaptınız derseniz Hannah ile alışkanlığımız gibi bir şeydi.
"Ne zaman?" Dedik Hannah ile aynı anda. Ted peçeteyle yüzünü silip tekrar sırıttı.
"Dün gece."
"Ah Max o yüzden kafeden erken çıktı." Dedi Hannah sanki bir cinayeti çözmüş ajan havasında. Sonra bana döndü.
"Ve sen Hera. Dün neden yoktun?"
Sıçtım.
Açıkla şimdi Hera. Şey Harry ile odamın zemininde yiyişmekle meşguldüm? Aklıma o anlar geldiğinde yine yanaklarıma kan hücum etti. Kafamı kaldırıp karşı masada olan Harry'e baktım. Yanında sürtük Avery'i gördüğümde kaşlarım çatıldı. Dün benimle öpüşmüştü ve bugün Avery ile miydi?
Gerçi pek onunla ilgileniyor gibi durmuyordu. Avery ona bir şeyler anlatıyor gibiydi ama Harry yemeği ile oynuyor ve ona bakmıyordu. Ona baktığımı hissetmiş gibi kafasını kaldırıp benimle göz göze geldiğinde gözlerimi kaçırdım.
"Hera?" Ellerini önümde sallayan Hannah'ya dönüp kafamı salladım.
"Harry Styles'a dalmanı normal mı karşılamalıyız?"
"Ne? Ona dalmadım ben. Sadece gözüm daldı ve o da gözümün daldığı yerdeydi. Neden ona bakayım ki hem? Bana ne? Dün onunla öpüşmüş olabilirim ama-"
Ne dediğimin farkına varıp ağzımı kapadığımda Hannah ve Ted ağızlarını sonuna kadar açmış bana bakarken gözlerimi onlardan kaçırdım ve aniden ayağa kalktım.
"Şey benim dersim beden ve ben gidiyorum."
Çantamı sırtıma atıp atağa geçtiğimde arkadan bana bağıran Hannah'ı duyabilmiştim.
"Kaçabilirsin ama saklanamazsın."
Soyunma odasına girip dolabıma ilerlerken yanaklarımın hala kırmızı olduğuna emindim. Hannah ve Ted'in vereceği tepki beni korkutmuştu. O yüzden çareyi kaçmakta bulmuştum. Harry ile neden öpüştüğümü ben de bilmiyordum. Harry kafamı karıştırıyordu ve bana garip davranıyordu. Oflayıp dolabımın kilidini açtım ve pantolonumu sıyırdım. Kapı açıldığında içeri giren Bella'ya gülümsedim.