Artık hazırım.
En son Pete Wentz ile konuştuğumuz günden beri,hayatımız bambaşka bir şekil aldı.Yemin ederim ki bu işe başladığımızda bu noktaya varacağını düşünmemiştim
Ama gidiyorduk
Bu inanılmazdı,artık bu saçma şehirden gidiyorduk,Vegas'ın soluk ışıklarından sıkılmıştık,bizi sarmalayan spot ışıklarının keyfini çıkarıyorduk
Bu güne gelmemiz o kadar da kolay olmamıştı,lanet Wentz bizi beğensin ve imzalasın diye yapılan bitmek bilmez çalışmalar,uykusuz geçirilen geceler ve tamamlanmaya çalışılan bir albüm...
Üzerinde akıl almaz şekilde çalıştığımız ilk albümün adını belirlemiştin: "a fever you can't sweat out"
Bu bizim bulamayacağımız kadar yaratıcı bir isimdi,ayrıca albümdeki şarkıların neredeyse tamamını sen yazdığın için albümün adını vermeye sonuna kadar hakkın vardı.
Albüm tamamlanmak üzereydi ama bu noktaya gerçekten kolay gelmemiştik.Okulu tamamen bırakmış gibiydik,mezuniyetimize bile gidemedik,açıkçası buna biraz üzülmüştüm çünkü o mezuniyetin okul hayatımdaki en güzel gün olacağına inanıyordum,artık aklımda okula dair bir tane bile güzel anı yoktu.
Mezuniyet kutlaması yapılırken biz kayıt çalışması yapıyorduk ve ben gerçek anlamda üzgündüm,ne kadar mutsuz olduğumu anlayıp yanıma geldin
"Hey,saçma bir mezuniyet için üzülmeyi bırak.Biz ileride o mezuniyette dans edenlerden çok daha iyi yerlerde olacağız.Hayalimiz bize yeter" dedin ve ben buna tüm kalbimle inandım,'hayalimiz' kelimesini dudaklarından duymak her daim o hayal peşinde koşmamı bile sağlardı.
Kahverengi büyük valizimi yatağımın üzerinden aldım ve evin dış kapısına sürüklemeye başladım,kapının eşiğine bıraktıktan sonra anneme ve babama döndüm.Vedalaşmak için bekliyorlardı ve kendimi biraz üzgün hissetmeye başlamıştım.Önce anneme sarıldım,bana sıkıca karşılık verdi ve yolumun açık olmasını diledi.Aslında yaptığım işe pek inanmıyor,saçma bir heves olarak görüyordu içten içe lakin benim için en iyisinin olmasını diledi.
Babam,kollarını kocaman açtı ve bana uzun zamandır sarılamadığımız kadar güçlü sarıldı.Beni sevdiğini söyledi ve ben bu his karşısında boşluğa düştüm,evet onlar benim ebeveynlerimdi ve beni her anne babanın evladını sevdiği kadar seviyorlardı ama ilk defa bu kadar açık davranmışlardı.Benim o an canım yandı Ryan.Bu güne kadar yanımdalardı ama bunu bana hissettirmemişlerdi.Babamın kolları arasından çıkınca boşluğa düştüm,geri çekildiğimde ikisinin de gözleri hafif buğulanmıştı.Onlara bir daha geri dönmeyeceğimi,kalıcı olarak gittiğimi ve ara sıra uğrayacağımı söyledim.Hiçbir şey demediler,hüzünlü bakışlarla uğurladılar beni.
Otobüse bineceğimiz otogara vardım.Yeni bir hayata başlamak korkutuyordu beni.Yalnız kalmaktan ve ayrı düşmekten korkuyordum.
Oturmam gereken koltuğa oturdum,yaklaşık 2-3 dakika sonra Spencer geldi ve öne oturdu,sonrasında Brent ve en son sen geldin.
Geldin ve beklediğimin aksine benim yanıma oturdun.Benim yanıma.
Şaşkın bakışlarımı engelleyememiş olmalıyım ki buruk bir gülümseme ile baktın bir anlığına,sonrasında başını önüne çevirdin
Sen,çok üzgün duruyordun.Gerçekten.
Tüm dikkatimle sana döndüğümde başını daha da eğdin.Yüzün kızarıktı,yanakların pembeydi ve gözlerin kırmızıydı.Saklamaya çalışıyordun ama gördüm.
"Ryan iyi misin?"
cevap vermedin
"Ryan iyi hissediyor musun? Senin için yapabileceğim bir şey var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hold Me Until I Die (Ryden) (+)
Fiksi PenggemarÖlürsem lütfen güzel bir yere göm beni,arkamdan ağlamayacağını biliyorum.