Hala aklım çanta meselesindeydi ve düşündükçe bu konu beni daha da endişelendiriyordu. Hala açamadığımız arka kapının yanında oturuyor ve gidip almadığımız çantaya bakıyorduk.
Ange derin bir nefes aldı. "O çantaya olan şey aklıma geldikçe tüylerim ürperiyor. Ama bir şeyler yapmak istiyorsak gidip onu oradan almak zorundayız, Levy."Kilisenin ön tarafına bir süre baktıktan sonra derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Haklıydı. Gittikçe geç kalıyorduk ve elimizde ki soruların arttığını hissediyordum. Ve bir yerden başlamak gerekiyordu.
"Bundan hiç hoşlanmıyorum." Ben çantayı almak için küçük adımlar atarken Ange beni izliyordu. Ciddiyim. O çantanın kenarından geçmek bile beni ürkütüyordu. Hele Ange'ye yaptığı şey aklıma gelince tüylerim ürpermişti.
Dönüp Ange'ye baktım. Kahkaha attı. "Yolu yarıladın bile, haydi! Yapabilirsin!"
Beş adım önümde ki çantaya kararsızca baktım. Sonra derin bir nefes alıp, deli cesaretiyle çantanın yanına gelip başında durdum.Ben ona, o da bana bakıyordu.
Aniden başımı kaldırarak Ange'ye baktım. İçinde olduğumuz durum öyle komikti ki başka zaman olsa buna kahkahalarla gülerdim. Çantaya bir süre daha bakıp, onu almak için askısına uzandım. Elim havada kaldı. Bir nedenden ötürü birdenbire tereddüt etmiştim.
Ange'ye düz bir bakış atıp, çantayı ayağımla Ange'nin yanına kadar itekledim. Sonra da ayağımın ucuyla kucağına doğru ittim.
"Sen alsan daha iyi. Hem bak, sana benden daha yakın."
Bana tuhaf bir bakış attı. "Onu oradan kaldırmak, hatta elimi bile sürmek istemiyorum. Bana ne yaptığını gördün!"
Omuzlarından tutarak onu ayağa kaldırmaya çalıştım. "Hadi ama Ange! Sen benim koruyucumsun! Böyle şeylerden beni korumak için onu sen taşımalısın."Bana kötü bir bakış fırlattı. Sonra da oflayarak eğilip çantayı yerden aldı. Ve donup kalmdı. "Hala çok ağır. Lanet olsun, hayal görmüyormuşum!"
Gözlerim korkuyla açılmıştı. Çünkü bu şeyin bir hayal olmasını diliyordum. Burada ne döndüğünü hemen öğrenmeliydik. Buna neden olacak seyleri düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum.
Aniden gözüme ileride, yerde duran çekiç gibi bir şey ilişince, hemen onu almak için koştum. Ange de beni merakla izliyordu. "Ange! Bununla kapıyı açmayı deneyebiliriz!" Hemen kapıya doğru koşmaya başlayınca peşimden gelmişti.
***
"Koşun! Koşun!" Jellal arkamızdan gelirken önünde Gajeel, arkasında Crunch'la ben Jellal'in sözünü ettiği kapıyı bulmaya çalışıyorduk. Birkaç saniye sonra Gajeel durup ileride ki siyah küçük kapıyı işaret ederek bağırdı. "Kapıyı buldum!"Crunch Gajeel'in önüne geçmiş kapıyı açmaya çalışıyordu Ama lanet olası kapı açılmıyordu. Kullanılmadığından iyice yerine oturarak sıkışmış olmalıydı.
Crunch açmak için birkaç kez başarısızlıkla sonuçlanan sarsma işlemine girişince Gajeel dayanamayarak öne geçti."Bana bırak, Crunch. Kapıya omuz atacağım."
***
Aynı anda kapının diğer tarafından kilidi kırmaya çalışan ufak tefek kız, kapıdan gelen kırılma sesiyle küçük bir çığlık atmıştı. Daha ne olduğunu anlayamadan kapıyı kırıp geçen iri bir omuz ona tüm gücüyle çarpınca kendini hızlıca yerde bulmuştu. Yerde dümdüz bir şekilde yatarken etrafa tuhaf bir sessizlik çöktü.***
Çığlığı duyduğumuz anda daha ne olduğunu anlamadan Gajeel'in kolu kapıyı yarıp geçmişti. Ne olduğunu görmek için tam zamanında ileri atılmıştım.Gajeel-san'ın kapıya orantısız bir güçle savurduğu omzu, kapıyı yarıp geçince hızını alamayıp arkasında ne aradığını bilmediğim ufak tefek bir kıza tüm gücüyle çarpmıştı. Ve kız bu darbeyle anında yere savrulmuştu.
Kapıda öylece kalakalmıştık. Az önce ne olup bittiğini idrak edemiyordum. Birkaç saniye öylece durup az önce neler olduğunu anlamaya çalıştık. Kız yere yığılmıştı. Burnu kanıyordu ve hepimiz sus pus kesilmiş, önümüzde ki manzaraya bakıyorduk. Gajeel bile şokla büyüyen gözlerle kapının dışındaki kıza bakarken, kendini en önce toplayan Crunch olmuştu. Öne çıkarak kızın başına diz çöktü.
Hemen sonra da çantalı bir kız sinirle bir kahkaha atarak kızın yanına gelip çömeldi. Elleri titriyordu.
"Lan. Bayıldı galiba."
Saçlarını titremesini engelleyemediği elleriyle arkaya atıp kocaman gözlerle yere baktı.
"LEVY! Uyan! Hey!"
Sonra da sinirle ayağa kalkıp doğrudan Gajeel'e baktı. "Az yavaş olsana! Öyle bir vurdun ki bayıldı!"
Crunch'da kızın mavi saçlarını toplamış, uyanırsa diye hava alması için elleriyle rüzgar yaratıyordu. Diğer kızın Gajeel-sama'ya hiç kimsenin yapamadığı gibi bağırmasına mı, Gajeel'in buna bir tepki verememesine mi yoksa yerde yatan kıza mı gülsem bilememiştim.
Kendimi tutamayıp kahkaha attığımda, Jellal destek olmak istermişcesine sırtımı sıvazlamıştı. Bir gün için bu kadar panik, endişe ve adrenalin benim için bile yeterliydi. Sinir boşalması yaşıyordum.
Birkaç saniye sonra gerçek kafama dank edince telaşla kızın yanına fırladım. Nabzı normal atıyordu. Ama Gajeel-san'ın omzunu kullanarak tüm gücüyle çarptığı dudağının kenarı çok kötü morarmıştı ve burnu kanıyordu.
Pelerinimden birkaç parça yırtıp dudağına ve burnuna fazla kanatmadan bastırdım. Artık nasıl bir darbe aldıysa kumaş parçaları anında kan olmuştu.
Kızın narin bedenini ve Gajeel'in kapıyı kırmak için attığı güçlü darbeyi düşünürsek bence birkaç yerinin kırılmaması ya da hayatta olması şanstı."Burnu kanıyor, Crunch-san. Onu acilen Porlyusica-san'a götürmemiz gerekiyor."
Jellal omzumu hafifçe itekleyerek yanıma geçmişti "Bir de ben bakabilir miyim, Crunch-san?"
Crunch-san yavaşça doğrulup iyice bakabilsin diye alanı Jellal'e bırakmıştı.
Kötü bir şey çıkmaması için dua ediyordum.
Jellal, kızın başka yerinde kırık çıkık var mı diye kontrol ederken dönüp Gajeel-san'a bakmıştım.
Hala kocaman gözlerle şok olmuşcasına kıza bakıyordu.
Neden bu kadar şaşırmıştı ki? Sonuçta bir sürü insanı dayaktan hastanelik eden birinin bu durumu normal karşılaşmasını beklerdim. Ama o hala şaşkınlıkla kıza bakıyordu.
"Gajeel-san? İyi misiniz?" İrkilerek bana döndü. "Ha? Ne var Erza!" Niye bu kadar öfkeli bir tepki vermişti ki bu şimdi?
Sinirle iç çektim. Sakin ol, Erza. Herkes hala az önce yaşanan şeyin şokunu yaşıyor. Elbet Gajeel-san'a sağlam bir azar çekeceğin vakit gelir.
Onun yerine sessizce ona bakmıştım. "Yok bir şey." Kızın yanına döndüm. "Durum ne Jellal? Başka yerinde bir sorun var mı sence?"
Başını salladı. "Uzman değilim ama bu gözle bakınca bile bir kırığa rastlamadım. Ama aldığı darbeden bayılmasına bakacak olursak daha ciddi bir şeyler yaşıyor ya da yaşayacak olabilir. Vakit kaybetmeden kaleye, Porlyusica-san'a götürmeliyiz. Bir de o kontrol etmeli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha ve Kitapkurdu (Fairy Tail GaLe/GajEvy FanFic)
FanfictionBir metal gibi sert acımasız prens Gajeel. Bir melek gibi gittiği her yere şans getiren Levy. Hırsız bir gezgin ve büyük bir görevi olan Natsu. Ailesinde ki tek yıldız ruhu büyücüsü Lucy. Kralın korumalığını üstlenen Binbaşı Erza ve gizliden giz...