Bölüm 24: Kilise

68 7 0
                                    

Erza ve Jellal kilisenin ağır kapısını açmak için omuzlarıyla abanmak zorunda kalmışlardı. Arkalarından kendi adamlarından seçtikleri iki kişi geliyordu. Erza dikkatle etrafına baktı. Yoldan geçen birkaç kişiden ödünç aldıkları pelerinlerin dikkat çekmemesini umuyordu.

Onların girdiklerini fark eden birkaç kişi dönüp o tarafa bakmış, dua etmeye gelen birkaç kişi olduklarını görünce işlerine geri dönmüşlerdi. Bu sırada Erza ve Jellal gördükleri her şeyi not ediyor, buraya yabancı bir şeyler arıyorlardı.

"Dua etmeye gelmiş iki insan," kimliklerini korumak adına Jellal öne fazla yakın olmayan sıraya geçtiğinde, Erza tek kelime etmeden hemen onun yanına oturdu. Başlarına geçirdikleri pelerinlerin şapkaları, yüzlerinin görünmesine engel oluyordu. Jellal oyunu daha da inandırıcı kılmak için ellerini birleştirip birkaç anlamsız söz mırıldandı. Erza ona tuhaf tuhaf battıktan sonra o da birkaç kelime söylemeye başlamıştı.

Kilisenin camlarını çaktırmadan incelerken Jellal aninden onu hafifçe dürterek başıyla ön tarafı işaret etti. Erza dua eden kişi konumunu bozmadan yavaşça o tarafa döndü. Köşe bucak takip ettikleri kırmızı saçlı kadın, kapı gibi bir yerden çıkıp onların birkaç sandalye önüne oturmuştu.

Onlarınkine benzer bir pelerin giyiyordu ve elinde tuhaf birkaç şey vardı.

Erza, bir şey söylemek istermişcesine Jellal'e baktığında, Jellal tek kelime etmeden kadına bakıyordu. Yavaşça yaklaşıp, kulağına fısıldadı. ''Ne yaptıklarını öğrenmeliyiz.''

Jellal anladığını belirtmek için hızlıca bir baş hareketi yapmıştı. Tam o sırada kadın öne çıkmış, elinde ki kitabın birkaç sayfasını açarak ortaya koymuştu. ''Lanet olsun.''

***
Tanrım! Gözümü kadın ve okumaya hazırlandığı ağır kitaptan bir an bile ayırmıyordum. Derin bir iç geçirip Jellal'e baktığımda bana rahatsız bir bakış yolladı.  Burada ne dönüyorsa umarım hiçbir şey için geç kalmamıştık.

Kadın kitabı telaşla karıştırıp yüzünde tuhaf bir ifadeyle geldiği yöne koşarak girince Jellal'i dürtükledim.

"Bir şey oldu!"

O da merakla oturduğu yerde biraz doğrulmuştu. Biz dikkatle izlerken tam o sırada kadın yanında birkaç tekinsiz adamla gelmişti. Hepsi telaşla kitabın etrafına toplandı. Jellal'e göz attığımda, bembeyaz yüzüyle yutkundu.

"İçimde çok kötü bir his var, Erza. Hem de çok kötü."

Burada ki uğursuzluğu ta damarlarımda bile hissetmiştim. Birden bir ürperti geldiğinde pelerine daha fazla sarındım. Lanet olsun burada neler dönüyordu?!

***
Levy aniden önüme geçip kolunu bana siper ettiğinde, şaşırarak ona baktım. "Ne old..."

"Dur!"

Elleriyle kolumu sımsıkı kavramıştı. Temkinle etrafına bakıyordu. Nazik eli kendinden beklemeyeceğim bir şekilde güçlüydü. Kaşlarını çatmış, kararlı bir ifadeyle dümdüz kiliseye bakıyordu.

Ne olmuştu ki?

Elimi, kolumu sımsıkı tutan eline götürdüğümde irkilerek bana döndü.
"Levy? İyi misin?"

Gözleri büyümüştü ve hızlı hızlı nefes alıyordu. Bana tekrar bakıp başını salladı. "Bir şey hissettim." Aniden dönüp kiliseye baktı. "Bir şey hissediyorum, Ange. Bir şey var."

Ben de dönüp kiliseyi merakla inceledim. O ise daha dikkatli bir şekilde oraya bakıyordu. "Kiliseden mi söz ediyorsun?"

Başını salladı.

Ejderha ve Kitapkurdu (Fairy Tail GaLe/GajEvy FanFic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin