Bölüm 14: İşbirliği

268 33 14
                                    

"Onu nasıl elinden kaçırırsın!"

Aniden bağırdığında yerimden sıçrayarak korkuyla yutkundum. "B-ben üzgünüm! Onu gerçekten yenebilirdim. Ama olaya birdenbire başka biri dahil oldu."

"Başka biri mi vardı? Büyü kullanan başka biri daha mı var!"

Hızla kafamı salladım. "Evet Master Jiemma." (Jiemma için kısa bir hatırlatma: Minerva'nın babası. Sabertooth'un eski ustasıydı.)

"Gücü neydi?"

"Buz."

Alaycı kısa bir kahkaha attı. "Seni nasıl yendi peki?"

"Son anda atağa geçip yıldız ruhum Lybra'yı dondurdu." Sinirle yumruğumu sıkmıştım. "Eğer ondan önce davranıp bir açığını yakalamaya başarsaydım!.."

Gözlerini kısıp öfkeyle ayağa fırladı. "Yapabilecekken yapmadın mı! Ezik ve güçsüzlerin benim yanımda işi yok!"

Yutkunarak başımı sallamıştım. "Ben üzgünüm."

"Artık buraya ait değilsin Yukino! Defol!"

Duyduklarım beni şok etmişti. "S-siz?! Ama..!" Nereden çıktığını bilmediğim Rogue kolumu tuttu. "Gidelim Yukino." Olduğum mesafeden bile kendini zor tuttuğunu görebiliyordum.

Başımı salladım.

Çadırdan güç bela çıktığımızda, ellerini sıkarak derin bir nefes aldı. Ben ise birkaç saniye olduğum yerde durarak sessizce yere baktım. "Sana böyle davranmasına katlanamıyorum!" Öfkeyle duvara bir yumruk geçirdi.

"Eğer Sting ve diğerlerinin hayatı söz konusu olmasaydı onu gözümü kırpmadan oracıkta öldürürdüm!" Omzumu silktim. Jiemma'nın bize böyle davranmasına ister istemez alışmıştık.

"Sting nasıl?"

Sinirle saçlarını karıştırdı. "Neredeyse dört gündür ona ulaşamıyorum. Nerede, ne durumda olduğunu bilememek beni deli ediyor!'' Derin bir nefes alıp başını yere eğdi. ''Usta'nın onlara zorla insan toplattırdığını biliyorsun." Başımı yavaşça salladım.

"Yakıp yıktıkları köylerden topladıkları insanları satıyormuş. Sanırım bazı kötü kişilerle iş birliği içinde."

"Bu çok korkunç!"

Yavaşça tebessüm etti. "Birkaç gündür gizlice bir plan yapıyoruz. Eğer o kız buraya gelirse onunla da iş birliği yapacağız. Ayrıca senin de yardımın gerek." ''Benim yardımım mı?'' dedim şaşırarak. ''Az önce kovuldum!''

"Buradan kovulmuş olabilirsin Yukino.'' dedi gülümseyerek. ''Bir saatlik bir mesafede Sting'le tuttuğumuz ev var. Ayrıca planları konuşmak için her gece orada toplanıyoruz. Kapımız herkese, her zaman açık." O an da o kızı buraya getirmemekle çok büyük bir hata yaptığımı anlamıştım. Gözyaşları yanaklarımdan süzülmeye başladığında, burnumu çekerek Rogue'a baktım.

''Ü-üzgünüm! O kızı buraya getirmeliydim! Benim yüzümden tüm planınız bozulabilir!'' Rogue birkaç saniye şaşırarak yüzüme baktı. ''Y-yukino?!'' Başımı hızla sallayıp gözyaşlarımı sildim. ''Bütün bunlara sebep olduğum için üzgünüm!''

Rogue aniden bana sarıldı. "Hiçbir şey senin suçun değil. Bundan sonra sana ve diğerlerine destek olmak için elimden geleni yapacağım.''

Ağlamam daha da artmıştı. ''T-teşekkür ederim Rogue."

"Eğer ailemden birinin başı dertteyse onun için elimden geleni yaparım. Aile olmakta bu değil midir zaten?" gözyaşlarımı sildi. Yanaklarım yanıyordu. Başımı sallayıp, bende ona sarıldım. ''Biz bir aileyiz, Yukino,'' dedi gülümseyerek. ''Ne kadar kötü bir aile olsak da, biz bir aileyiz.''

•••
''Ben biraz dolaşacağım.'' dedim olabildiğince normal bir sesle. Uyklulu Flare esneyerek el sallamıştı. ''İyi eğlenceler Sting-kun.'' Ultear ve Meldy, ortalıklar da görünmüyordu zaten. Büyük ihtimalle Hades'le planların son ayrıntılarını konuşuyorlardı.

Gerinerek çadırdan aceleyle çıktım. Eğer durumu çakarlarsa, hepimiz ölürdük. Arkamda hızla kaybolan çadıra baka baka, çocuklarla buluşacağımız yere koşturdum. Sonunda oraya varmıştım. Her zaman oturduğumuz yere yaklaşırken, kulağıma belli belirsiz fısıltılar çalındı.

Bir tehlike ihtimaline karşı, ağacın arkasına saklanarak oturdukları yere göz attım. Daha önce görmediğim sarışın bir kız, Frosch'u dizine yatırmış, saçlarıyla oynuyordu. Diğer ikisiyle de fısıldayarak sohbet ediyordu.

Gülümsemeden edememiştim. Karşımda ki manzara huzur vericiydi. Burada yaşanılan olaylara bakılırsa, bu gerçekten inanılmazdı. Etrafta tehlike olmadığına kanaat getirince onlara yaklaştım. Geldiğimi anlasınlar diye de ''Lector!'' diye fısıldadım. Sarışın korkuyla kaskatı kesildi. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Lector bana doğru gelirken, Carla'da sarışına gülümsemişti.

''Hoş geldin Sting-kun!'' Lector'un saçlarını karıştırdım. Otururken de sarışına selam vermiştim. ''Yo millet!'' Uyuklayan Frosch hariç herkes selam vermişti. Merakla bir sarışına bir de Lector'a baktım.

''Lector? Yeni arkadaşımızı benimle tanıştırmayacak mısın?''

"Bu Lucy," dedi gülümseyerek. ''Buraya sabaha karşı getirildi. Anlarsın. Biraz fazla hırpalanmış. Onun için yerinden kıpırdatmamaya çalışıyoruz.'' Dediklerini duyunca endişeyle yüzünde ki yaraları inceledim. Gerçekten de çok kötü gürünüyordu.

''Flare,'' dedi Carla tiksinircesine. Ne dediğini anladığımda dehşetle açılmış gözlerle, başını eğmiş Lucy'e bakakaldım. Flare daha önce bu kadar ileriye gitmemişti! Rahatsız bir nefes vererek, saçlarımı karıştırdım.

''Üzgünüm,''

Lucy merakla bana baktı. ''Ne için?''

Elimle yüzünü işaret ettim. ''Flare adına üzgünüm. Daha önce hiç bu kadar ileri gittiğini görmemiştim.'' Gülümseyerek acıyla yüzünü buruşturdu. ''Planınız ne?'' diye ekledi sonra da. Carla ve diğerlerine merakla bakmıştım. Carla ''O da bizden.'' dedi gülümseyerek. Rahatlayarak nefesimi bıraktım.

''Ben diyorum ki, şehirde satılmak için indirildiğinizde karmaşa çıkarın. Orası zaten yeterince kalabalık olacaktır. Sizi yakalamadan önce biraz zaman kazanmış olursunuz. Doğruca en yakındaki bir yere gidin. Olabildiğince saklanın. Eğer saraya yakınsanız, muhakkak oraya sığının. Oradaki birkaç kişiyle irtibata geçmeye çalışıyorum, eğer başarılı olursam sabah size bir şekilde işaret göndereceğim.'' Carla ve diğerlerinin yüzü umutla aydınlanmıştı. Lector'a döndüm. Beni can kulağıyla dinliyordu.

''Lector, dördünüz beraber birlikte kaçın. Diğerleriyle de detaylıca konuşursunuz. Ne olursa olsun birbirinizi kaybetmeyin. Özellikle de Lucy'i fazla sarsmamaya özen gösterin.''
Lucy bana minnetle gülümsemişti. Tebessüm ederek karşılık verdim.

''Tacirleri el birliğiyle indirdikten sonra bir şekilde buluşacağız. Ana bölgede erkek kardeşime haber vermeye çalışacağım. Onun da bunun içinde olduğunu biliyorum. Ellerinden geldiği kadar yardım etmeye çalışacaklar. Olur da şehirde ona rastlarsanız, sizi tanımaları için bu işareti gösterin.''

Sol elinin işaret ve orta parmağını çaprazlayıp birbirine kenetledi. ''Diğerleri bu işareti bilmiyor. Sadece Rufus ve Rogue. Düşmanların yanında olsanız bile sizi bir şekilde saklayacaklardır.'' Dönmeye hazırlanırken, dördüne de teker teker baktım. Gözlerinden umut yansıyordu. Ama deli gibi korktuklarından da emindim.

''Umarım sağ salim, hiçbir sorun yaşamadan kurtulabiliriz.'' Lucy Carla'nın elini sıkmıştı. ''Şans sizinle olsun.''

''Seninle de, Sting-kun.''

Ejderha ve Kitapkurdu (Fairy Tail GaLe/GajEvy FanFic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin