"Nee-san, dizine yatabilir miyim?" Benden bir cevap bile beklemeden başını dizlerime koymuştu. Lector gülümseyerek üzerinde ki hırkayı ilikledi. "Frosch seni sevmiş gibi görünüyor, Lucy-san."
Gülümsedim. Mola vermemizin üstünden iki saat geçmişti. Hemen sonra da yola çıkmıştık. Carla derin bir nefes alarak dışarıya baktı. "Hava çoktan kararmış. Belki sabah olmaya bile yakındır." Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. Bunu her ne kadar istemesek de zaman, bizimle aynı fikirde değildi. Sabah olunca neler olacağını hepimiz biliyorduk. Bu belki de onlarla geçirdiğim son anlardı. Gülümseyerek üçüne de baktım.
Gözlerinden apaçık bir nefret yansıyordu. Sonra birdenbire Natsu ve diğerlerinin ne yaptığını merak ettim.
Ortalıkta olmadığımı fark etmişler miydi? Belki de beni bulmaya çıkmışlardı. Hatta belki beni kurtarmak için plan bile yapmışlardı. Sonra da bu fikre kendi kendime güldüm. Gray belki beni bir müddet aramıştı. Ama Natsu'nun fark etmediğine emindim.
Nasıl olsa ilk defa gördüğüm bir yabancıydı. Benden ona neydi ki? İçim birden merakla dolmuştu.Natsu.
Neden bu ismi her anışımda tuhaf hissediyordum? Bana neydi ki? Gözlerimi kapatarak başımı arkaya yasladım. Gözümün önüne Natsu'nun çekici gülümsemesi gelmişti. Ben de gülümsedim. Cidden çok güzel gülümsüyordu.
"Birileri aşıkkkkk," İrkilerek Carla ve Lector'a baktığımda muzip bir sırıtışla bana bakıyorlardı. "Şanslı kişiyi merak ettim doğrusu." Carla da kahkaha attı. "Abayı yakmışsın Lucy-san!"Tüm kanımın yanaklarıma hücum ettiğine yemin edebilirdim. Tanrım yanıyorum!
"Ya-yapmayın çocuklar! Yok öyle bir şey!"
Carla kahkaha atarak kollarını bağdaştırdı. "Yanakların çok güzel." Lector bunu dedikten sonra Carla ve ikisi kahkahalara boğulmuştu. Bende gülümsedim. Carla bir anda sessizleşerek arabanın kenarından gökyüzüne baktı.
"Sizce geri dönebilir miyiz?"
Lector Carla'nın omzuna elini koydu. "Mutlaka geri döneceğiz Carla. Ait olduğumuz yere geri döneceğiz."
Yıldızlara bakarak iç çektim. Sizde geri dönün, millet. Ait olduğunuz yere geri dönün. Size ihtiyacım var.
Bu isteğim, belki de herkes içindi.
•••
"Aqua bu taraftan!" Sinirden deliye dönmüş bir halde bana doğru gelmeye başladı.
Yanıma yaklaştığında sinirle soludu. "Umarım..." dedi dişlerinin arasından. "Umarım bu sefer yolu bulmuş olursun! Burada uzun süredir mahsuruz, geri dönemiyoruz ve hiçbir yere de gidemiyoruz CAPRICORN!"
İrkilerek boğazımı temizledim. Bir dakika...ben... titriyordum! Cidden bu kadının öfkesi çok korkutucuydu. O anda Lucy-san'a neler çektirdiği aklıma gelince içimden Lucy'e iyi şanslar diledim.
Geri döndüğümüz zaman gerçekten ihtiyacı olacaktı.
"Bu tarafa," Aqua'ya bulduğum küçük çatlağı işaret ettim. "Şu an tek çıkış yolumuz bu gibi görünüyor."
***
"Ne oldu Aries?" Pek uzak olmayan bir yeri işaret etti. "Bir çıkış yolu bulmuş olabilirim, Sumimasen." Ayaklanarak gösterdiği yere koşturdum. Uzun süredir bir çıkış yolu arıyorduk ve hiçbir şey bulamamıştık.Ne olmuştu da aniden bir yol bulmuştuk? Bu çok tuhaftı. Gösterdiği yerde küçük bir çatlak vardı. Tek çıkış yolumuz bu olduğu için denemeye değerdi. Çatlağın üstünde parmaklarımı gezdirince çatlak biraz daha büyüdü.
Aries'le birkaç saniye bakıştıktan sonra tüm gücümüzle çatlağı eşeledik.Bekleyin Lucy-san, Geliyoruz!
***
"Daha varmadık mı?"Gray derin bir nefes alıp gözlerini yumdu. "Susarsan çabuk bitecek alev beyinli!"
"Sen kime alev beyinli diyorsun ha! Bana ba...."
Arabayı durdurup aniden yanlarına fırladım. "KESİN SESİNİZİ ARTIK!" İkisi de sessizleşerek yerlerine dönmüştü. Sakince yerime dönerek yola devam ettim. Lucy-san'la aramızda neredeyse bir buçuk gün mesafe vardı. Oraya çabuk ulaşmak istediğimizden kasabanın en hızlı arabasını kiralamıştık. Araba arada ki mesafeyi bir buçuk günden daha az bir süre içinde aşacaktı. Aniden arabayı durdurunca ikisi de merakla bana döndü.
"Ne oldu Juvia?" Onlara doğru dönerek "Gerçekten hiç plan yapmadık," dedim.
-Bunu biliyoruz bakışları-
Cidden bu ikisi çok sinir bozucuydu! Derin bir nefes alarak devam ettim. "Hemen oraya gidip Lucy-san'ı kurtarmak istediğinizi biliyorum ama bir planımız olmadan kafamıza göre hareket etmemiz çok tehlikeli."
"Lucy'i onların elinden almak zorundayız!" Natsu aniden gaza gelince Gray'le birbirimize baktık. Bir süre sonra ikisi de susmuş ciddiyetle dinliyordu.
"Orada bulunan düşmanlar şehirlere korku salan Tacirler. Öyle sakince yenebileceğimiz tipler değiller. Bunu oturup ayrıntılı bir şekilde düşünmemiz lazım. Düşünmeliyiz ki başımıza daha fazla bela açmayalım."
Gray başını salladı.
"Uzun süredir bunu bende düşünüyorum. Ama aklıma gerçekten ise yarar bir şeyler gelmedi. Tam yerlerini bilmiyoruz, kaç kişiler onu da bilmiyoruz. İçlerinde büyücüler bile olabilir."
Gray bunu derken göz ucuyla Natsu'ya bakmıştı.
"Ne yapacağız?"
Gerçekten bilmiyordum.
"Elimizden geldiği kadar hızla şehre girelim. O zaman bakarız bir çaresine." Kabul etmekten başka bir seçeneğimiz yoktu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha ve Kitapkurdu (Fairy Tail GaLe/GajEvy FanFic)
Fiksi PenggemarBir metal gibi sert acımasız prens Gajeel. Bir melek gibi gittiği her yere şans getiren Levy. Hırsız bir gezgin ve büyük bir görevi olan Natsu. Ailesinde ki tek yıldız ruhu büyücüsü Lucy. Kralın korumalığını üstlenen Binbaşı Erza ve gizliden giz...