Nefes nefese kalmış bir şekilde yere çöktüm. Taurus' da oturmuş bana bakıyordu. Konuşmayı başarabildiğimde başımı salladım.
"Etrafı biraz dağıttık mı ne?"
Güldü.
"Gerçekten biraz aşırıya kaçtık sanırım."
Karşıda ki iki evin çatısı çökmüş, iki çınar ağacı devrilmiş ve yanıyordu. Yendiğimiz birkaç tacir oraya buraya savrulmuştu. "Gray ve Lucy'i arasak iyi olacak."
Taurus yavaşça doğruldu. "Benim geri dönmem gerekiyor, Natsu-san. Daha fazla kapımı zorlayamam."
Baş parmağımı kaldırıp sırıttım. "Bunu tekrar yapalım ortak!" O da parmağını kaldırdı. "Anlaştık!"
Taurus gittiğinde, Lucy'lerin evine doğru koşmaya başladım. İçimde çok kötü bir his vardı.
***
Açıklığa vardığımda, Jude-san endişe içinde ordan oraya koşuşturuyor, mavi saçlı bir kız ise peşinden ayrılmıyordu.Aceleyle yanlarına koştum. İkisi de hemen yanıma geldi. "Natsu-san! Lucy ve Gray'den haber alabildiniz mi!"
Korkuyla onlara baktım. "Neden? Neredeler? Lucy'e bir şey mi oldu?!"
Mavi saçlı kız sitemle baktı. "Ayrıca Gray-sama da kayıp!" "O Lucy'le değil miydi!" Her geçen saniye daha çok telaşlanıyordum.
Gözlerini sinirle pörtletti. "Aşk Rakibi! Neyse! Gray-samam kayıp ve onu bulmanız gerekiyor." "Jude-san Lucy'i bulup sağ salim sana geri getireceğim."
Mavi saçlı kız ağzını açtı. Aceleyle ekledim. "Ve Gray'i de." Memnuniyetle başını sallayarak önümde eğildi.
"Teşekkür ederim...Eh?"
Elimi uzattım. "Ben Natsu." Hala merakla bana bakıyordu. "Sadece Natsu."
Ufak bir kahkaha atıp o da elini uzattı. "Juvia Lockser. Bu kasabaya su getirmekle görevliyim." Hızla etrafıma bakındım. "En son Loke'yi aramak için gitmişlerdi." Karanlığın çökmesine dakikalar kalmıştı. "Şu an tahminen nerede olabilirler?" Jude-san üzüntüyle iç çekti. "Bilmiyorum."
O sırada Happy'de içeriden fırlayarak üstüme atladı. "Natsu!" Bende ona sarıldım. Juvia ikimize anlamayarak bakıyordu. "Çocuğun mu var! Bir dakika yoksa Lucy?!"
Yanakları hızla kızardı.
O an dediği şey kafama dank etmişti. "Oha!" Happy'de kıkırdıyordu. Yanaklarımın yandığını hissettim.
"NATSU-SAN!" Sıçrayarak sese döndüğümde, Taurus korkuyla bize koşuyordu. Telaşla o tarafa koşturdum. "Ne oldu! Senin geri dönmen gerekmiyor muydu!"
Başını belli belirsiz sallayarak soluklandı. "Gidemiyorum! Geri dönemiyorum!" Gözlerim sonuna kadar açılmıştı. "L-lucy?!" Gözlerini kapatarak başını salladı.
"Lucy-san'a ne oldu bilmiyorum ama Yıldız Ruhu Dünyası'na gidemiyorum!" Buna anlam veremiyordum. Lucy'nin başına bir şey mi gelmişti? Korkunun içimde büyümeye başladığını hissetmiştim.
"NATSU! JUDE-SAN! Gray karşı yoldan bağırarak geliyordu. Ayağa fırlayarak onun gelmesini bekledim. Yanımıza vardığında, gitgide artan bir telaşla hepimizi süzdü. "Çocuklar, bu haliniz de ne!"
Büyüyen gözlerle Taurus'a sorgularcasına baktı. "Sen Lucy'nin yıldız ruhlarından biri değil misin? Ne işin var burada? Lucy'nin yanın..."
Korkuyla etrafına bakındı. "LUCY NEREDE!" Yumruklarımı sıkarak, "Bilmiyorum," dedim sinirle. "Ben ona Loke'yi bulup, sizin yanınıza geri dönmesini söylemiştim!"
"Sen ne?! GRAY!" Aniden kükrediğimde, Juvia Happy'i alarak geri çekilmişti. Gray'de ciddileşmiş dimdik bana bakıyordu. "Onu tek başına nasıl gönderirsin! Yalnız gitmesini istemeyen sensin! Ama duruma bak ki onu yalnız yollamışsın!"
"Kendi başına halledebilir sandım Natsu! Ayrıca kendini çok fazla hırpalamıştı. Loke'yi bulunca güvende olacağını zannettim hepsi bu! Nasıl olsa bir ruh sahibini korur!" Taurus baltasını sımsıkı tutarak kaldırdı. "Loke, içimizde Lucy'e en değer veren kişi. Onu ölümü pahasına korur!"
Donup kalmıştım. Gray'de kaşlarını çatmış anlamaya çalışıyordu. "Eğer Loke'yi bulduysa burada olmaları gerekmez miydi?"
***
"B-biz neredeyiz?" Aries kalkmama yardım ediyordu. Yırtılmış kıyafetlerine telaşla göz attım. "Aries, ne oldu sana? Ne bu halin?"İç çekerek, aglamaktan kızarmış gözlerini sildi. "Bilmiyorum, Virgo. Nerede olduğumuzu bile bilmiyorum. Buraya nasıl geldiğimizi de bilmiyorum. Bildiğim tek şey,"
İç çekerek, parmaklarıyla oynadı.
"Bildiğim tek şey çok yalnız hissettiğim, sumimasen." Başımı tutarak etrafıma göz attım. "Aslına bakarsan ben de öyle hissediyorum. Bir şey eksikmiş gibi."
Başını hızla salladı.
"Bu arada diğerleri nerede?" Kollarını birbirine sararak titredi. Üşümüş olmalıydı. "Uyandığımda, sen ve ben vardık Virgo. Yıldız Ruhu Dünyası'na geri dönmeye çalıştım. Ama dönemiyorum. Sumimasen!" Etrafa bakarak bir iki adım attım. Bulunduğumuz yer boş bir araziydi. Sağ ve solda küçük otlar bitmişti. İleride de ufak evler vardı.
"Lucy-san'a ait olmayan Yıldız Ruhları'nın duvarları yok ettiğini söylemiştin! Geri gidemememizin sebebi bu olmalı." "Capri, Aqua ve diğerlerini bulmalıyız, Aries. Lucy-san'ın yanına ne yapıp edip gitmemiz gerekiyor. Onu korumamız gerek."
***
"Capri! Hey neredesin?" Sağ taraftan büyük bir gürültü gelmişti. Hemen oraya giderek yere baktım. Capricorn başını acıyla tutarak yavaşça kalktı. "Aqua? Neden buradasın?"Gözlerimi devirdim. "Lucy bizi bıraktı. Şu an nerede olduğumuzu bilmiyorum."
Aptal kız! Hele bir geri döneyim! Telaşla etrafına bakındı. "Diğerleri nerede peki?"Omuz silktim. "Bilmiyorum. Kendime geldiğimde sen ve ben vardık." Sıkıntıyla iç çekti. "Lucy'i bulmak istiyorsak önce diğerlerini bulmalıyız. Buradan ancak birlikte çıkabiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha ve Kitapkurdu (Fairy Tail GaLe/GajEvy FanFic)
FanficBir metal gibi sert acımasız prens Gajeel. Bir melek gibi gittiği her yere şans getiren Levy. Hırsız bir gezgin ve büyük bir görevi olan Natsu. Ailesinde ki tek yıldız ruhu büyücüsü Lucy. Kralın korumalığını üstlenen Binbaşı Erza ve gizliden giz...