Yanımdan geçip gittiğinde hayretle ona döndüm. Orada olduğunu yeni gördüğüm kapıyı açıp girdi ve ıslık çalarak kapattı. Ah harika(!) Okuldaki tek ruh hastası insan beni bulmuştu. Yine! Üstelik o çok büyük bir siyasî güce sahipti.
Hala olduğum yerde dikilmemin gereksiz olduğuna karar verip odada gezinmeye başladım. Burası kesinlikle çok büyüktü. Burada kalmak en çok geniş yatakları açısından işime yarayacak gibi görünüyordu. Ah ne diyorum ben? Burada kalmayacağım.
Kesinlikle ilgi çekici olan çalışma masasına ilerleyip parmaklarımı üstünde gezdirirken etrafında yürüyerek inceledim. Banyodan gelen su sesini duyduğumda gözlerimi devirmiştim. Beni bu odaya kilitledi ve şimdi bu hiçbir şeymiş gibi öylesine duş alıyordu. Masadaki fotoğraflara baktığımda onu ve kız kardeşini tanımıştım. Gemma Styles. Anne-babasının yolundan giden uslu kız.
Christopher Styles'ın, Harry'i dizginlemek için bu okula gönderdiği söyleniyor. Bana kalırsa onu kendi rahatını ve işini bozacak bir saçmalık yapmaması için buraya rüşvet vererek yazdırmış ve zorla yurtta kalmasını sağlamıştı. Bu bir bakıma hapishane gibi bir şeydi. Eğer onu hapse atabilmek gibi yetkileri olsa bir saniye bile dışarıda tutulmazdı.
"Eşyalarını yerleştirmeye başlayabilirsin Louis."
Sesiyle irkilmiştim. Arkama döndüğümde belinde havlu olan Bay Ukala Styles ile karşılaşmıştım. Su damlaları göğsünden karın kaslarına doğru iniyordu. Tanrım... Pencereden vuran güneş ışığı vücudunu adeta Edward Cullen gibi parlatıyordu. Saçları ıslakken oldukça komik görünse de vücudunun kalan seksi kısımlarıyla birleşince komik kavramından çok uzaklaşıyordu.
"Burada kalmayacağım."
Boynunu bıkkın bir ifadeyle oynatarak başını sağa sola yatırdı ve vücudunu gerdi. Derin bir nefes alıp elindeki küçük havluyu saçlarının arasından geçirdi.
"Eşyalarını yerleştir." diye emretti sert bir tavırla.
Yüzümü buruşturup kollarımı göğsümün üstünde birleştirdim. Ağırlığımı tek ayağımın üstüne verirken ona karşı çıkmıştım.
"Sana hayır denmesine pek alışık olmadığın bariz. Ancak her şeyin bir ilki vardır."
Sinirlenmeye başladığı hareketlerindeki keskinlikten anlaşılıyordu. Hızlı adımlarla bana doğru gelirken arkamdaki çalışma masasına daha çok yaslandım. Tanrım! Deli gibi korkuyordum.
"Eşyalarını. Yerleştir."
Tam önümde durduğunda gözleri benimkileri delip geçiyordu. Sanki beni o masum gibi görünen yeşilleriyle öldürebilecek kadar sertti.
"Gidip kendine, seninle oda arkadaşı olmak için can atanlardan birini bulsana. Çok fazla olduğundan eminim."
Bakışlarından korkmuyormuş gibi davranıyordum ve bu onu daha çok kızdırıyordu. Eğildi ve yüzünü benimkine yaklaştırdı.
"Ben seni istiyorum Louis. Ve eğer asi davranmaya devam edersen sana ciddi zararlar verebilirim."
Yüzü o kadar tehditkârdı ki ona cevap vermek şu an için yapacağım en son şeydi. Nihayet geri çekildiğinde rahat bir nefes almıştım. Hala omzumda asılı olan çantayı çıkarıp masanın üstüne koydum.
Onunla oda arkadaşı olacağımız gerçeği kaçınılmaz olduğuna göre bu konuda daha fazla uğraşmaya gerek yok sanırım. Zaten odaya çok gelmem diye düşünüyorum. Günümü ya okulda yada kütüphanede geçiririm. Evet. Akşam, sosyal eğlencelere katılırım ve sadece uyumak için gelirim. Ah... Buraya gelirken kesinlikle bunu hayal etmemiştim. Kendi odama gelmekten kaçacağımı asla tahmin etmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cipa | larry ✓
Fanfiction"o giderse ölürüm baba! onu götürme..." hıçkırıklarının arasında babasının önünde çökerek yalvardı. bu hali kalbimi parçalara ayırmıştı. baron harry'den uzaklaşıp onu adamların arasında bırakırken yüzündeki gülümsemeyi görebiliyordum. beni tutan ad...