Göğsünün sol alt köşesindeki derin dikiş izini daha önce hiç görmemiştim. Yeni bir yara, yeni bir dikiş... Parmaklarımı hala siyah ipliklerinin durduğu yere değdirdiğimde benim bile içimden bir şeyler kopmuştu. Korkunç görünüyordu.
"Ne oldu Harry?" dedim ağlamaklı sesimle.
Gözleri karanlık bir ifadeyle koyulaştı.
"Acıyordu... Bende çıkarıp atmak istedim."
Ah Tanrım... Kalbini sökmeye çalışması kesinlikle hiç normal değildi.
"Harry... Lütfen bunun doğru olmadığını söyle."
Dudağının kenarı alaylı bir gülümsemeyle kıvrıldı.
"Merak etme sevgili Louis, kalbim hala yerinde. Ve hala tümüyle sana ait."
Doğrulup oturur pozisyona geçtiğimde tıpkı normal bir ergen gibi gözlerini devirdi. Karşıma oturduğunda saçlarını sıkıntıyla geriye itti. Ona vereceğim tepkiyi bekliyor gibiydi.
"Fiziksel bir acı hissetmiyorum."
"Biliyorum!" dedim sesimin yüksek çıkmasına engel olamayarak.
"Konu bu değil Harry. Fiziksel acı hissetmemen kendine istediğin gibi zarar verebilmen anlamına gelmiyor."
Başını eğdi ve sessizce mırıldandı. Kelimelerini seçememiştim.
"Ne?"
"Ölümden bahsediyorsan," dedi gözlerini benimkilere dikerek.
"Bu umrumda değildi. Sen hayatıma girmeden önce amaçsızca yaşıyor, insanların canını yakmaktan zevk alıyor, istediğim kadınla istediğim şekilde birlikte oluyordum! Sonra sen geldin ve sefil hayatımı yaşanılabilir kıldın."
Elini yanağıma koyup ıslak yeşillerini acıyla kapattı. Alnını iki saniyeliğine benimkine yaslayıp geri çekildikten sonra derin bir nefes aldı ve bu kez gözleri öfkeyle açıldı.
"O anda... Seni, onunla..." yüzünü buruşturup başını eğdi. Bu düşünceyi aklından def etmeye çalışıyor gibiydi.
Diğer elini de diğer yanağıma koyduktan sonra yüzünü bana yaklaştırdı. İfadesi sertti.
"Bunu silemedim! Fahişelerin kendini sattığı pis bir otel odasında kalbimi sökmeye çalışırken bile hala tek düşündüğüm şey sendin! Eğer Gemma gelip beni oradan götürmeseydi sana ait olan bu şeyden kurtulacaktım."
Hıçkırıkları boğazımdan çıkmadan durdurdum. Yaşlar onun ellerini ıslatıyordu. Boğazımdaki yumruyu yok edemiyordum. Bana hala kızgındı.
Elimi yeniden göğsündeki yaraya koydum.
"Ah Harry, eğer hissedebilseydin bunun ne büyük bir acı olduğunu bilirdin."
Bu, umrunda değilmiş gibi boş gözlerle baktı.
"Lütfen bir daha bana bunu yapma." diye fısıldadı gözünden bir damla yaş yanağına doğru süzülürken.
"Biz de onlar gibi olmayalım."
Başımı salladım. Kafasını çıplak göğsüme yaslayıp sessizce ağladı. Elleri belime sıkıca sarılmıştı ve çok hoşlandığını bildiğim için uzun saçlarını yavaşça okşamaya başladım.
"Bana söz ver. Onlar gibi olmayacağımıza söz ver."
"Söz veriyorum Harry. Biz zamanın hiçbir yerinde, hiçbir anında onlara benzemeyeceğiz."
Başını kaldırıp kollarını omzuma doladı ve sıkıca sarıldı.
Ellerimi saçlarına geçirip dudaklarımı boynunda gezdirdim. Ona ihtiyacım vardı. Tüm gözeneklerine, tüm hücrelerine... Ona ait olan her şeye ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cipa | larry ✓
Fanfiction"o giderse ölürüm baba! onu götürme..." hıçkırıklarının arasında babasının önünde çökerek yalvardı. bu hali kalbimi parçalara ayırmıştı. baron harry'den uzaklaşıp onu adamların arasında bırakırken yüzündeki gülümsemeyi görebiliyordum. beni tutan ad...