Ben düşüncelerimle boğuşurken büyük yemek salonu konuyla ilgisi olan Styles'larla kalabıklaştı. Erkek kardeşler, kız kardeşler, birkaç yakın kuzen- Ben'de dahil -ve Ben'in annesi Bayan Catherine. Kadın tüm bunların sorumlusu oymuş gibi bir köşede dikkat çekmeden sessizce oturuyordu. Styles ailesi her şeyiyle tuhaftı. Ancak aralarındaki bu aşk entrikalarını bildikleri halde hiçbir sorun yokmuş gibi davranmaları bana oldukça zıt bir durumdu.
Ben, odanın ortasına geçip herkesi tek tek incelerken kollarını iki yana açmıştı.
"Sevgili ailem." diye başladığında çok devam edemeden aptal gülme krizlerinden birine daha girdi.
"Amcamın yokluğunu aratmayayım dedim."
Başını Harry ve benim olduğum tarafa çevirip bizi işaret etti.
"Bu arada kendisi üst katta serumlarla ve hemşirelerle dolu odasında ölmeye çalışıyor. Bu ayrıntıyı yalnızca siz bilmediğiniz için söylüyorum. Rica ederim."
Gözlerimi devirip başımı bıkkınca sağa sola salladım. Ve bir anlığına Harry'nin yüzünde kaçamak bir gülümseme yakalamıştım. Bu habere sevinmiş olmalıydı.
"Pekala. Bu kadar densizlik yeter. Ben devam etsem daha iyi."
En küçük amca Travis Styles ayaklanıp Ben'in omzuna hafifçe vurarak yerine geçmesini işaret etti. Ben omuz silkerek koltuğa yerleşirken Travis Styles konuşmayı devraldı.
"Hepimiz neden burada olduğumuzu biliyoruz. Sırlarımızın medyada yayınlanması hepimiz için büyük bir felaket. Ama avukatlarımı devreye soktum. Bu haberleri büyük bir basın toplantısıyla yalanlayacağız..."
Başımı Harry'e çevirip amcasını izleyen gözlerine baktım. Ona kelimenin tam anlamıyla tiksinerek bakıyordu. Derin bir nefes alarak alayla kaşlarını kaldırıp indirdi ve bana döndü.
"Her şeyin bir çözümü vardır. Styles aile sözü, sevgili Louis." diye fısıldadı.
Gülümsedim. Onun da dudağı sağa doğru kaymıştı.
"Sorunları siktir et. Hadi sevişelim."
Nefes alışı hızlanırken gözleri dudaklarımı izliyordu. Elini bacağıma yerleştirdi ve en uç köşede herkesten uzak oturmamızdan faydalanarak parmaklarını yukarı kaydırdı. Tam o anda karnım kasılmaya ve nefesimin düzenini kaybetmeye başladığımda adımın seslenilmesiyle elini durdurdu.
"Bay Tomlinson, ne yazık ki çıkan haberlerle sizin ilginiz olduğunu düşünüyoruz. Bu konudaki savunmanız nedir?"
Bu benim için bir tür staj olacaktı. Tam ayağa kalkıp konuşmaya başlayacağım sırada Harry benden önce davranıp omzumdan tutarak oturmamı emretti.
"Sen kim oluyorsun da sevgilimi böyle bir şeyle suçluyorsun?"
Harry adama yaklaşıp tam önünde durduğunda ellerini arkasında birleştirip güzel kalçalarına bakmama sebep olarak dikkatimi dağıttı.
Toparlandım ve az önce sevişelim derken ki ses tonunu ve surat ifadesini aklımdan çıkarmaya çalıştım.
"Ben sadece bunu yapanı bulmaya çalışıyorum. Bu benim fikrim değil..."
"Senin fikrin bu değilse neden söylüyorsun? Neden vaktimizi boşa harcıyorsun?"
Adam şaşkın ve biraz da ürkmüş bir halde kekelemeye başladı. Harry, tüm ailenin kendisinden çekinmesi gerçeğini kullanıyordu. Ben, ayaklandı ve suratındaki laubali sırtımasıyla Harry ve Bay Travis'in yanına yaklaştı.
"Kardeşim. Sakin ol. Burada bir şeyi çözmeye çalışıyoruz. Tabiki bunu Okyanusların Tanrıçası yapmış olamaz." dedi bana dönüp göz kırparken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cipa | larry ✓
Fanfiction"o giderse ölürüm baba! onu götürme..." hıçkırıklarının arasında babasının önünde çökerek yalvardı. bu hali kalbimi parçalara ayırmıştı. baron harry'den uzaklaşıp onu adamların arasında bırakırken yüzündeki gülümsemeyi görebiliyordum. beni tutan ad...