Kadının gözleri bana dehşetle bakarken Harry'nin iri eli boğazını sarıp onu sertçe sol taraftaki duvara itti.
"Defolun buradan!"
Ben şaşkınca kardeşini öldürdüğüyle ilgili söylenenleri düşünüyordum. Bir an Ben'den bahsedip bahsetmediğini anlayamayıp sonradan 'on altı yaşındayken' dediğini hatırladım. Tüm bunlar çok anlamsızdı. Kardeşini öldürmüş olsaydı bu haberlerde yayınlanırdı. Tabi, eğer gizlenmediyse... Konu Styles'lar olunca bu tür şeyler doğal.
Kadın savrulmanın etkisiyle düştüğü yerden nefes nefese kalktı.
"Bunu ödeyeceksin seni ruh hastası!"
Amcası ona bağırarak merdivenlerden inerken diğerleri de onu takip etti.
Az önce ne haltım oldu burada? Onlar gidince Harry yanıma geldi ve telaşlı ifadesini gizleyerek başını eğdi. Tek eli belinde diğeri saçlarını çekiştiriyordu. Başına defalarca vururken tepkisizce onu izliyordum. Benden bir şeyler gizlediği için şu an böyle harabe gibiydi.
"Neler oldu Harry? Bu sabah neredeydin?" dedim soğuk sesimin tonuna engel olamayarak.
Arkasını döndü ve elleriyle yüzünü kapattı.
"Christopher Styles'ın lanet karnını deşiyordum."
Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.
"Hayaller kuruyorum Harry... Senin ve benim normal çiftler gibi yaşadığımız hayaller. Neden öyle olamıyoruz?"
Tekrar bana döndü ve hüzünlü, ıslak gözlerini istekle benimkilere dikti.
"Gidecek misin?"
Korkuyla bana bakıyordu. Ona yaklaştım ve ellerimi yanaklarına sardım.
"Bana neler olduğunu anlat Harry... O kadının söylediklerini... Bilmediğim şeyler var ve öğrenmek istiyorum."
Yanakları yeni gözyaşlarıyla ıslanırken Harry hıçkırarak ağlamaya başladı ve bana sıkıca sarıldı.
"Beni bırakma. Sana yalvarırım bırakma Louis. Sen yokken bok gibiyim ve bundan nefret ediyorum."
Yaptığı şey her ne ise duyduktan sonra onu bırakacağıma emindi. Ve bu daha çok meraklanmama sebep oluyordu. Kardeşini öldürdü sözleri hala beynimde yankılanırken belki de gerçekleri öğrenmememin daha iyi olacağını düşündüm.
"Seni bırakmayacağım. Ne olursa olsun..."
Ona güven vermek istedim. Çok zor biriydi ve onun yanındaki tek kişi ben olduğumdan gitmemden korkuyordu.
"Çok üzgünüm. Kıskanmıştım Louis. Onlar beni yıllarca o zindan gibi eve hapsettikten sonra bir çocukları olmuştu ve o minik şeyin onları anlamamasına rağmen sürekli onu ne kadar çok sevdiklerini söylüyorlardı."
İçimi huzursuz eden sözleri, onun onaltı yaşında bir ergenken küçük bir çocuğu öldürürken ki görüntüsünü gözlerimin önüne getirdi. Tüylerim ürperdi. Onu ilk tanıdığım zamanı ne çabuk unutmuştum? Şu anda bana uzak gelen bu olay oysaki ilk tanıdığım Harry'e birebir uyuyordu. İçinde bir yerlerde hala bastırılmış olan öfkesi onun hiçbir zaman zararsız biri olmasına izin vermeyecekti. Midem bulandı. Ciddi anlamda kusmak ihtiyacı hissettim. Birkaç adım geri gidip yatağın ucuna oturdum.
"Ve sende onu öldürdün."
Gözlerini kapatıp ellerini artık oldukça uzayan saçlarına geçirerek çekiştirdi.
"Özür dilerim..."
Yerimden hızla kalktım.
"Benden mi özür diliyorsun? Bunun benimle hiçbir ilgisi yok. Bu tamamen seninle ilgili. Benden özür dilemenin bir anlamı yok Harry."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cipa | larry ✓
Fanfiction"o giderse ölürüm baba! onu götürme..." hıçkırıklarının arasında babasının önünde çökerek yalvardı. bu hali kalbimi parçalara ayırmıştı. baron harry'den uzaklaşıp onu adamların arasında bırakırken yüzündeki gülümsemeyi görebiliyordum. beni tutan ad...