6. Bölüm-Kanatlanıp Uçsak Ya

1.6K 174 46
                                    

|6. Bölüm- Kanatlanıp Uçsak Ya

Ölüm nerden ve nasıl gelirse gelsin..
Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa
Ve silahlarımız elden ele geçecekse
Ve de başkaları savaş ve zafer naralarıyla
Cenazelerimize ağıt yakacaklarsa
Ölüm Hoş Geldi Sefa Geldi.
|Ernesto Che Guevara|

Şarkı önerisi: Aforizmadam-Kırık Dökük

°°°

Son dersin de bitmesiyle derin bir nefes alırken çantamı koluma taktım ve telefon rehberinden Dilek'in numarasını tuşladım. Telefon çalarken sınıftan çıktım ve Büşra'nın sınıfına doğru ilerlemeye başladım.

Saçlarımı gözümün önünden çekip kulağımın arkasına sıkıştırdım. İlk gün biraz yorulmuştum sanki?

Ama bu günün yoruculuğundan değil, kesinlikle benim hamlaşmamdan kaynaklanıyordu.

Dilek telefonu açarken "Efendim" dediği ses dalgaları ulaştı kulağıma.

Biraz daha bekleseydi?

"Nerdesin?"

"Sağol ben de iyiyim. Dersim bitmişti şimdi. Sen napıyorsun?"

Gözlerimi devirirken "Eve gidince zaten saatlerce anlatacaksın bir de telefondan dinleyemem. Arabayı park ettiğimiz yere gel" dememle kıkırdayıp "Nasıl da biliyor... Tamam geliyorum bebeğim" dedi.

"Görüşürüz" dedikten sonra o da aynı cümleyi tekrarlarken telefonu kapattım ve Büşra'yı görmek amaçlı, bakışlarımı çevremde gezdirdim.

Ofladıktan sonra karşıdan Büşra'nın geldiğini görmemle derin bir nefes alıp 'oh' dedim.

Gelip koluma girerken "Neler oldu neler bir bilsen" diye başladı heyecanlı bir şekilde. Kampüsün dışına çıktığımız da Dilek'le karşılaştık ve o da koşarak yanımıza gelip "Varya, neler neler oldu..." diye başladı.

"Kızlar" diyerek araya girdim.

"Sanırım bugün kızlar gecesi yapmamız gerekecek"

İkisi de gözlerini pörtletirken aynı anda "Oha, sen de mi?" diye sordular. Kafamı yukarı aşşağı sallarken Büş eğlendiği belli olan bir tavırla tek elini yumruk şeklinde havaya kaldırıp "Sonunda be!" diye cırladı. "Uzun zamandır yapmıyorduk"

Dilek gülümserken "Markete gitmemiz gerekecek" diye ekledi. Arabaya doğru ilerlerken "Gideriz" diye yanıt verdim ve şöför koltuğuna geçtim. Kızlar da koltukta ki yerlerini alırken sürmeye başladım.

5 dakika sonra Büşra'nın "Tamam tamam dur şu markete girelim işte" demesiyle kafamı eğip markete baktım. 'DİM' yazısını görünce arabayı sağa çektim ve indik hepimiz. Gerçi 'BİM' olsa yine durdururdum sonuçta o öğrencilerin gururuydu ama Büş burayı seçmişti.

Marketten içeri girmemizle Dilek benim elime arabayı verirken Büşra'yla beraber önden ilerleyip market arabasını doldurmaya ve bana taşıttırmaya başladılar. Şeytan diyor ki 'Alma arabana ikisini de eşyalarla bırak yolun ortasına, çek git.' Ama ben iyi bir kızım. Bu yüzden market arabasını sürmeye devam ettim.

"Dilek, evde eksik varsa onları da koyun" dedim. Ve yan tarafımda ki raftan 2 lavia alıp arabaya attım. 5 saniye sonra Dilek arabaya 3 kilogramlık un ve 2 kavanoz turşu koyunca ona öpücük atıp raflara bakmaya devam ettim. Turşu önemliydi, azizim.

Nutella,cips, şeker gibi abur cuburları sepete atarken son anda abartmamaya karar verip, sakince alışverişimizi bitirdik. Elimde tutmakta olduğum tek poşetle -içinde 2 adet lavia çikolata vardı- arabaya doğru ilerlerken Büşra ve Dilek'e gıcıklık yaptığımı düşünüyordum ve bu tabiiki de hoşuma gidiyordu.

Gökyüzü Ve DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin