Demir kaskatı olmuş yüzüyle Ceylan'a bakmaya devam ederken, ukala bir şekilde kaşlarını havaya kaldırdı ve başını eğerek Ceylan'a doğru yaklaştı.
'Peki bu hayatıma müdahale edebileceğin anlamına falan mı geliyor?' diye sordu. Ceylan, tam olarak gözlerinin hizasına gelen Demir'in dudaklarından çıkan kelimeri idrak etmeye çalışırken kaşlarını çattı. Aralarında ki mesafeden rahatsız olur bir şekilde kendisini biraz geriye doğru çekerken, gözlerini Demir'in dudaklarından ayırıp gözlerine dikti. Gerçekten sorduğu ilk soru bu muydu? Karşısında ki kız yüzünden vurulup, ölümden dönmüştü. Basit bir içki miydi tüm problem?
'Hayatına müdahale etmiyorum. Ben sadece, daha yaran iyileşmeden bu kadar alkol alırsan uzun süre iyileşmez o yara.' dedi Ceylan cümle kurmaya çalışırken. Teşekkür etmek isterken bir an kendini ufak çaplı bir tartışmanın içerisinde bulmuştu. Demir'in bu ukala halleri sinirini bozsa da, takılmadı. Ancak böyle bir adama çiçek götürdüğü aklına gelince dudakları yukarı kıvrılacak gibi oldu.
'Demek ki başka yaralara iyi geliyor küçük hanım.' dedikten sonra Ceylan'dan uzaklaşarak tekrar sandalyesinde rahat bir pozisyon aldı Demir. Ceylan'ın biraz önce önünden çektiği bardağa tekrar uzanırken, bakışlarını Ceylan'a çevirdi. Nispet yapar gibi bardağı dudağına yaklaştırıp büyük bir yudum aldığında, Ceylan hayretle kaşlarını çattı. Demir'in söylediklerine bir anlam yüklemeye bile fırsat bulamamıştı oysa. Adamın onu kurtarmış olması zerre umrunda değildi. Sanki her gün vuruluyormuş gibi sergilediği rahat tavırlar Ceylan'ın sinirini bozmuştu. Sebep olduğu şey dolayısıyla büyük bir vicdan azabı çekerken bir de oturmuş onun içki içmesine göz yumuyordu.
'Benim niyetim sadece teşekkür etmek ve benim sebep olduğum bir yaranın iyileşme sürecini hızlandırmaktı. Ancak siz bilirsiniz.' dedikten sonra sandalyeden kalktı. Demir'in bir şey söylemesine fırsat dahi vermeden bakışlarını çevirdi ve tekrar ilerlemek için bir kaç adım attı.
'Önemli değil.' dedi Demir alayla. Ceylan öfkeli bakışlarla omuzunun üzerinden Demir'e baktığında onun gayet eğlenir bir tarzda kendisine baktığını gördü. Dudakları arasında off nidası dökülürken, ayağını sinirle yere çarparak Elen'in yanına doğru ilerledi.
....
'Sen nereye gittin?' diye sordu Elen suratı sirke satan Ceylan'a bakıp. Yavaş yavaş sarhoş olmaya başlamıştı Elen'de. Ceylan derin bir nefes aldıktan sonra 'Demir burada.' dedi.
Elen etrafında bakışlarını gezdirdikten sonra 'Demir kim?' diye sordu. Ceylan gözlerini kocaman açarak Elen'e baktığında 'Kızım şaka yapıyorum. Daha o kadar içmedim.' dedi. Allahtan içmedin diye düşündü Ceylan.
'Bir dakika bir dakika... Sen onun yanına mı gittin?' diye sorduktan sonra başını Ceylan'ın biraz önce geldiği yöne çevirdi. 'Hangisi?' diye sordu bakışlarını kalabalıkta gezdirirken.
'Şurda tek başına oturan.' dedi Ceylan'da Demir'e doğru bakarken. Elen Demir'i şöyle bir süzdükten sonra tekrar Ceylan'a baktı. 'Yalnız iyi çocukmuş ha!' dedikten sonra Ceylan'ın omuzuna vurdu. 'Ne konuştunuz? Neden asıldı senin sıfatın?'
'Ona bu kadar içki içmemesini söyledim. O da bana kibar bir şekilde sanane dedi.' dedi. Elen Ceylan'ın sinirle söylediği cümle üzerine kahkaha atarken 'Kime konuşuyorum ki ben!' diye çıkıştı Ceylan. Tekrar Demir'e baktığında oturduğu sandalyeyi boş görmesiyle gittiğini düşündü. Ancak hangi ara gittiğini düşünmeye fırsat bulamadı.
'Dur kızım ya! Sinirlenme hemen. Ayrıca sanane yani gerçekten! İçer.' dedi Elen ciddileşirken. Ceylan cevap vermeden Elen'e bakmaya devam ederken 'Niye düşünüyorsun kızım sen bu çocuğu? İki haftadır zaten yedin başımın etini..' dedi imayla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERCAİ
FanfictionHercai: Hiçbir şeyde kararlı olmayan, bir dalda durmayan, bir işi sonuna değin götürmeyen, aşkta bağlılığı bulunmayan kimse.