Yazardan
Elinde ki sigaradan bir duman daha çekerken içine, dağınık saçları da sigaranın dumanı gibi savrulmuştu rüzgarın etkisiyle. Başında ki o uğursuz ağrı zonklarcasına belli ediyordu kendisini saatlerdir. Sigaradan derin bir nefes daha çekti içine, henüz bitmeden yere fırlattı hala yanan izmariti. Ayağının ucuyla yerde yanmaya çalışan izmariti ezdikten sonra bir eliyle kapüşonlusunu başına geçirdi. Önünde ki fermuarı boğazına kadar çektikten sonra, ellerini cebine attı ve karanlık sokakta ilerlemeye devam etti.
Bahar yeni gelmiş olsa da, gece gündüze nazaran bir o kadar soğuktu bu akşam. Demir en çok böyle havaları severdi. Karışık... Kendisi gibi. Ne sağı belli, ne solu belli. Bir esen, bir gürleyen bir bakmışsın çiçek acan. Bir nevi hercai. Cebinde titreyen telefona aldırmadan yürümeye devam etti. Ancak inatla çalan telefonu bir küfür savurarak eline aldı.
'Söyle.' dedi dişlerini birbirine bastırarak. 'Gelmiyor musun kardeşim?' diye sordu telefonun diğer ucunda ki Mert. 'Geleceğim dedim ya! Arayıp durmayın yeter.' diye söylenerek kapattı telefonu.
Issız sokakta yürümeye devam ederken ağır ağır çiselemeye başlayan yağmur, Demir'in kapüşonlusunu ıslatmaya başlamıştı. Gece kulubünün yanıp sönen ışıkları gözüne iliştiğinde hangi ara buraya kadar yürümüş olduğunu düşündü. Telefonu tekrar çalmaya başlarken arayanın Mert olması durumunda yanına gittiğinde ağzını burnunu kıracağını söyleyecekti telefonu açar açmaz. Ancak ekranda beliren Dedem yazısı tepkisiz kalmasına sebep oldu.
Dedesini severdi Demir, annesi ve babasını kaybettikten sonra ona sahip çıkan tek insan olmuştu dedesi. Ancak dedesinin ondan babasının yerini almasını istediğinde Demir'in o sularda yüzmeye pek niyeti olmadığı için ayrılmıştı dedesinin yanından. Ona kızgın ya da kırgın değildi. Sadece hem istediğini yapmayıp hemde onun yanında kalmak Demir'e göre değildi. O da uzak durmayı seçmişti. Uzun zamandır Dedesini görmemişti, büyük ihtimalle buna sitem edecekti adam. Telefonu açtıktan sonra biraz önce ki ses tonundan çok uzak bir ses tonuyla 'Efendim.' dedi.
'Nerelerdesin oğlum? Özlettin kendini gelsene ara sıra yanıma.' dedi dedesi. Demir adımlarını yavaşlattı ve gece kulübünün tam karşısında durdu. 'Evdeyim. Geleceğim de bir türlü fırsat bulamadım.' dedi dedesini evde olduğuna inandırmak ister gibi. 'Bekliyorum evladım.' dedikten sonra iyi geceler diyerek kapattı telefonu yaşlı adam. Demir son bir kez telefonuna baktıktan sonra cebine sıkıştırdı ve alan trafiğin arasından karşıya geçerek gece kulübünün önüne geldi. Kapıda bulunan güvenliğin omuzuna selam vermek amaçlı dokunduğunda güvenlikte başını eğerek geçmesi için yol verdi Demir'e.
Yüksek sesle yankılanan müzik Demir'i zerre etkilemezsen aşina olduğu gece kulübün içerisinde her zaman ki masalarına doğru ilerledi.
'Sonunda!' dedi Buse Demir'i görür görmez ayağa kalkarken.
'Sanki her gün görmüyoruz birbirimizi.' diyerek söylendi Demir. Buse Demir'e doğru yaklaştığında elini omuzuna koyarak Mert'e döndü. 'Demir yine formunda..' dedikten sonra, Demir'e biraz daha yaklaşarak yanağına bir öpücük kondurdu. Gözlerini devirme isteğiyle dolup taşsa da Demir, Buse'den uzaklaşarak köşedeki sandalyeye oturdu.
'Hoşgeldin abicim.' dedikten sonra hızlı bir şekilde sıktı Demir'in elini Mert. 'Hoşbuldum. Boş boş mu oturuyorsunuz? Hadi söyleyin bir şeylerde içelim.' dedikten sonra yağmurda ıslanan kapüşonlusunu çıkardı yavaşça. Sandalyenin arkasına gelişi güzel bir şekilde astıktan sonra Mert'in yanına garson çağırarak sipariş vermesini bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERCAİ
Fiksi PenggemarHercai: Hiçbir şeyde kararlı olmayan, bir dalda durmayan, bir işi sonuna değin götürmeyen, aşkta bağlılığı bulunmayan kimse.