Ceylan bakışlarını gezdirdi Demir'in yüzünde. Ciddiydi... Hiç olmadığı kadar ciddi ve kararlıydı. Ne demişti? Ne yapmıştı? Ne yapmıştı da Ceylan tüm olanı biteni unutmuştu...
Elini çekti yavaşça Demir'in göğüsünün üzerinden. Gözlerinin buğulandığını hissetti ancak Demir'in gözlerinden çekmedi. 'Ceylan...' diye mırıldandı Demir, Ceylan'ın dolan gözlerini gördüğünde. Yanlış bir şey yaptığını düşündü, yanlış bir şey dediğini. Belki de hata yapmıştı... Engel olamadığı bu duyguları Ceylan'a açıklamakla hata yapmıştı...
Ceylan hala hiçbir şey söylemeden bakmaya devam etti Demir'in yüzüne. Gerçekti değil mi? Gerçekti evet... Duruyordu işte Demir canlı kanlı karşısında. Buradaydı... Ve biraz önce duygularını açmıştı Ceylan'a. Dolan gözlerine rağmen yüzünde bir tebessüm oluşurken kollarını kaldırdı hızla ve Demir'in boynuna doladı. Demir birden bire Ceylan'ın boynuna sarılmasıyla birkaç adım geriye doğru sendelese de dengesini sağladı ve o da sardı Ceylan'ı. Sımsıkı... Kollarını beline doladı ve sanki yapbozun son parçası yerine oturdu. Eksik olan kısım, doldu... Tablo tamamlandı...
Başını Ceylan'ın boynuna gömdü derin bir nefes alırken, Ceylan hala gerçekliğinden şüphe etsede, başını daha çok gömdü Demir'in boynuna. Kokusunu çekti içine, dakikalarca durdular öyle sımsıkı sarılı bir şekilde.
Birbirlerinden ayrıldılar sonra yavaşça. Demir izin vermedi Ceylan'ın ondan uzaklaşmasına, ellerini yanaklarına yerleştirdi ve yüzünü yüzüne yakınlaştırdı. 'Herşey güzel olacak diyemem sana. Belki daha kötü olacak ama ben her zaman yanında olacağım.' diye fısıldadı.
'Ben' dedi Ceylan. 'Ne yapacağımı bilmiyorum Demir.' başını sağa sola salladı ve bu Demir'in ellerini çekmesine sebep oldu. 'Sana güvenmeli miyim bilmiyorum? Ne yapacağız? Nasıl yapacağız?' diye sordu. Haklıydı. Demir Ceylan'ın babasından şüpheleniyordu ve bu durumdayken onların bir olması hiç olmadığı kadar zordu. Demir Ceylan'ın sözleriyle geldi kendine. Doğru söylüyordu, kaçıp giden kendisi değil miydi Ceylan'dan? Şimdi gerçekliğinden bile emin olmadığı bir zarf yüzünden unutabilecek miydi her şeyi? Derin bir nefes aldı ve başını onaylar tarzda sağladı. Yüzünde ki o keyifli ifade yok oldu, gerçek hayatın acımasızlığıyla karşı karşıya geldiğinde.'Bu işin peşini bırakmayacağım' dedi. 'Bu işin peşini bırakmayacağım ve gerçeklere tek tek ulaşacağım.' diye fısıldadı. Ceylan'ın kaşları çatıldı bir an. Demir'in sınırı yoktu. Eğer ailesinin katili gerçekten Ceylan'ın babasıysa en çok yara alacaklardan biriside Ceylan'dı. Kim olduğunun önemi yoktu Demir için, yanan intikam ateşini söndürecekti ve çok can yakacağı belliydi. Ne yapardı Ceylan'ın babasına? Öldürürdü belki de. Ceylan bir an tüm vücuduna iğne batıyormuş gibi hissetti ve birkaç adım daha uzaklaştı Demir'den. 'Benim babam, asla öyle bir şey yapmaz.' dedi kendinden emin bir şekilde. 'Benim babam kimseye zarar vermez ki.'
....
Birlikte odadan çıkıp salona geçmişlerdi. Demir açık olan balkon kapısının önünde sigara içerken Ceylan'ın ortalığı toparlamasına baktı. Sigaradan derin bir nefes daha çekip önünde ki çay tabağına bastırdıktan sonra Ceylan'a yaklaştı. Elen ortalarda görünmüyordu büyük ihtimalle Demir ve Ceylan'ın çıktığını gördüğünde odadan çıkmak istememişti.
Ceylan'ın telefonu çaldığında Demir bakışlarını Ceylan'ın üzerinden çekip çalan telefonu gözleriyle salonun içinde aradı.Biraz ilerisinde ki konsolun üzerinde duran cep telefonuna uzanıp arayanın kim olduğuna dahi bakmadan telefonu açtı Ceylan. Demir'in gözlerini üzerinde hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERCAİ
FanfictionHercai: Hiçbir şeyde kararlı olmayan, bir dalda durmayan, bir işi sonuna değin götürmeyen, aşkta bağlılığı bulunmayan kimse.