Ceylan elinde ki zarfı Demir'e firlattıktan hemen sonra Demir'in yüzünde oluşan ifadeye bir anlam vermeye çalıştı. Yapmamalıydı belki ama engel olamamıştı kendisine. Dönen başıyla bir an düşecek gibi oldu ve kütüphaneye tutunmaya çalıştı. Demir yaşadığı şoktan Ceylan'ın bir anda gözünün önünde sendelemesiyle çıkarken ona doğru hızla adım attı.
'İyi misin?' diye sordu kendi şaşkınlığını unutup. Ceylan gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Gözlerini tekrar araladığında doğrudan Demir'in gözlerinin içine baktı ve ona bir cevap vermeden bir kaç adım uzaklaştı. Demir o kadar şaşırmıştı ki Ceylan'ın ondan uzaklaşmasını bile umursayamamıştı.
Eğer şimdi zarfta Ceylan'ın babasının isminin yazması gerektiğini söylerse Demir, Ceylan içinde kendi içinde bu konu çıkılmaz bir hal alırdı. Susması gerekiyordu, kendine engel olması gerekiyordu. Ne tür bir oyun döndüğünü öğrenmesi gerekiyordu. Tüm bunları yapması içinde sakin olması gerekliydi. Önce Ayşen'i bulması gerekirdi.
Başını sağa sola salladı ve Ceylan'ın vereceği tepkiyi önemsemeden hızla ona yaklaşıp ellerini omuzuna koydu. Ceylan başını dikleştirip Demir'in gözlerinin içine baktığında bir an düşüp bayılacağını düşündü. 'Ceylan.' dedi fısıltı gibi. 'Özür dilerim.'
Ceylan bir kaç dakika anlam veremeyerek Demir'in yüzüne baktıktan sonra boğazını temizledi. Sanki, Demir'in omuzlarında ki elinden vücuduna bir zehir yayılıyormuş gibi hissediyordu. Dokunuşuyla yine kendini kaybetmekten korksada, hareket etmeden öylece kalmıştı.
'Ortada dönen bir oyun var.' dedi Demir ciddileşirken. Ceylan kaşlarını çattı Demir'in bu cümlesi üzerine. 'Ve eğer, ben yok yere senden ayrı kaldıysam bunun cezası çok ağır olur.' dedi sesinde ki kararlılık gitgide artarken. 'Bunun cezası çok ağır olur.' diye tekrarladı.
'Ayrı kalmak...' dedi Ceylan alayla. 'Daha öncesinde bir miydik ki ayrı kalalım?' diye sordu. Demir'in gözleri koyulaşmıştı bu cümleyi duyduğunda... 'Sen istediğin zaman yanında oldum senin. Sen gitmek istedin, gittin ve ben sana gelemedim. Sana gelebileceğim tüm yolları kapatıp gittin. Bu yüzden biz ayrı kalmadık Demir. Biz sadece sen istemediğin için görüşmedik.'
Demir ellerini Ceylan'ın omuzundan hızla çektikten sonra, bir elini saçının arasından geçirdi ve sinirle kendi vücudu ekseninde bir tür döndükten sonra tekrardan Ceylan'ın gözlerinin içine baktı. 'Ceylan!' dedi Demir derin bir nefes alıp. 'Neden beni anlamayı denemiyorsun?' diye sordu. 'Neden gideninde üzülebileceği gelmiyor hiç aklına?' diye sordu.
Ceylan dolan gözleriyle Demir'in yüzüne bakmaya devam ederken yavaşça yutkundu 'Neden öyle mi? Sence neden Demir? Sence neden düşünmedim ben senin üzüldüğünü? Bir gece önce bana hayatımda yaşadığım en güzel günlerden birisini yaşatıyorsun, daha sonra defolup gidiyorsun!' sesini yükselttiğinde Demir gözlerini daha çok açarak baktı Ceylan'ın yüzüne. Hayatının en güzel günü... 'Şimdi de gelmiş üzüldüğünden mi bahsediyorsun? Yemin ederim hastasın sen!'
'Hastayım öyle mi?' diye sordu Demir. 'Tamam kabul hastayım! Ailem öldürüldü benim ailem!' sesini yükselttiğinde Ceylan gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Bu konuda Demir'e söyleyebileceği hiçbir şey yoktu ama çekip gitmesinin bununla bir alakası olduğunu düşünmüyordu. Böyle düşündüğü için sinirlenmesine engel olamıyordu. Yine de bu konu açıldığında Demir'e duyduğu anlam veremediği şefkat ortaya çıkıyordu. 'Şimdi gelmiş bu zarfta benim amcamın isminin yazdığını söylüyorsun! Nasıl normal olabilirim ki !' diye bağırmaya devam etti. 'Güçlü olduğumu düşünüyordum ama değilmişim işte. Benimde altından kalkamadığım şeyler varmış!' biraz daha konuşursa Ceylan'ın babasına kadar gideceğini biliyordu Demir işin ama kendine engel olamıyordu. 'Suçluyum kabul ediyorum ama birkez olsun düşündünüz mü siz? Hepiniz arkamdan her zamanki Demir işte demediniz mi? Hanginiz benimde artık gücümün kalmadığını farketti!' diye bağırmaya devam etti. Ceylan'a karşı hissettiği suçluluk duygusu çok büyüktü ancak artık nefes alamıyordu. Bir oyunun içinde daha bulmuştu kendini ve o artık buna gücünün kaldığını düşünmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERCAİ
FanfictionHercai: Hiçbir şeyde kararlı olmayan, bir dalda durmayan, bir işi sonuna değin götürmeyen, aşkta bağlılığı bulunmayan kimse.