Demirin amcası Murat, elinde ki viskiden birkaç yudum aldıktan sonra sandalyesinin kenarında oturan Ayşen'e doğru uzattı elini. Ayşen Murat'ın elini tuttuktan sonra çıplak bacağının üzerine yerleştirdi. 'Demir Kenan Duman'dan emin değil mi?' diye sordu. Ayşen dişlerini gösterecek şekilde gülümsedikten sonra bir elini Murat'ın omuzuna koydu ve parmaklarıyla yavaşça ovdu.
'Tabi ki hayatım.' dedi gülümsemeye devam ederken. 'Hatta videodan sonra o kadar emin olmuş ki, geçen gün verdiğim zarfı açma zahmetine bile girmedi.' Murat memnun olmuş bir ifadeyle gülümsedikten sonra Ayşen'in bacaklarında ki elini yavaşça hareket ettirdi. 'Videoyu izlediğini bilmiyormuş gibi davrandın değil mi?' diye sordu.
'Evet hayatım. Hiçbir şey belli etmedim merak etme.' dedi gülümseyerek.
....
Ceylan gözlerini kocaman açarak Demir'in yüzüne bakmaya devam etti. 'Sen...' dedi şaşırarak. 'Biliyorsun o zarfın içinde ne yazdığını?' Demir bakışlarını Ceylan'ın gözlerinden çekmeden 'Hayır' dedi.
'Açmayacağım o zaman. Hatta biliyor musun? Bir süre daha senin de açmana izin vermeyeceğim. Sanırım ben bu Demir'i tanımaktan çok memnunum.' dedi gülümseyerek. Demir ne diyeceğini bilemez bir halde Ceylan'ın yüzüne bakarken, ağzının ucuna gelen cümleleri yok saymaya çalıştı.
Ceylan ben senin hayatına bilerek girdim.
Benim tek amacım senin sayende babana ulaşmak.
Hatta o kadar kötü bir insanım ki, senin bir suçun olmadığını bile bile senin canını bile yakmak istiyorum.Yutkunarak kendini dizginlemeye çalıştı Demir. Konuşmamalıydı. Hiçbir şey söylememeliydi. 'İzgi.' dedi derin bir nefes alıp. 'Benim böyle bir adam olmadığımı az çok anlamış olman lazımdı. Ben bu değilim.' dedi başını sağa sola sallayarak. 'Ben yapmayacağım şeyleri yapıyorum.'
'Neden bu dünyanın en kötü şeyiymiş gibi bahsediyorsun? Değişmek kötü bir şey değil Demir.' dedi Ceylan bakışlarını Demir'in üzerinde gezdirirken. 'Hem benim için değişmiş bile sayılmazsın. Ben seni böyle tanıdım o kadar. ' dedi gülümseyip.
'Değişmedim zaten. Bunun adı değişmek değil bu farklı bir şey. Ama her neyse ben bunun devam etmesine izin vermeyeceğim.' dedi kendini inandırmak ister gibi. Ceylan Demir'in söylediklerini anlamadığı için kaşlarını çattı. 'Gidelim artık.' dedi ve Ceylan'a bakmadan yürümeye başladı. Ceylan derin bir nefes alırken aslında Demir'le uğraşmanın ne kadar zor bir şey olduğunu düşündü. Bir öyleydi bir böyleydi. Bir iyiydi bir kötüydü. Yine de sesini çıkarmadan arabaya doğru ilerledi.
....
'Ben geldim!' dedi Elen gülümseyerek. Salonda açık televizyona boş boş Ceylan'ı görünce ona doğru ilerledi. Televizyonun önüne geçip Ceylan'ın görüş açısına girdiğinde Ceylan başını kaldırarak Elen'e baktı. 'Aaa. Sen ne zaman geldin?' diye sordu şaşırarak. 'Biraz önce. Ama sen nasıl daldıysan duymadın sesimi.' elinde ki çantayı tekli koltuğa fırlattıktan sonra, Ceylan'ın hemen önünde ki sehpaya oturdu.
'Ne oldu Demir'le kavga falan mı ettiniz?' diye sordu Elen. Ceylan gözlerini devirerek Elen'e baktıktan sonra uzandığı yerden kalktı ve bağdaş kurdu. 'Kavga etmedik.' dedi derin bir nefes alıp. 'Elen ben sana bir şey söyleyeceğim.'
Elen tek kaşını kaldırıp imayla Ceylan'ın yüzüne baktıktan sonra 'Söyle tabi ki.' dedi.'Sen haklıydın Elen. Bizim Demir'le aramızda bir şeyler var ve bunun adını ben dahi bilmiyorum.' Elen gülümseyerek Ceylan'ın yüzüne baktıktan sonra 'Biliyordum.' dedi. 'Ama bu çok tuhaf bir şey. Hiçbir şey yapmamasına rağmen, hatta çoğu zaman tartışmamıza rağmen ben fark ettim ki en çok onun yanında mutluyum.' Ceylan konuşurken bakışları karşıdaki boş duvara dalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERCAİ
FanfictionHercai: Hiçbir şeyde kararlı olmayan, bir dalda durmayan, bir işi sonuna değin götürmeyen, aşkta bağlılığı bulunmayan kimse.