Hercai-12. Bölüm

2.2K 163 219
                                    

Sizden hiç gittiler mi? Bir daha gelmemeye yemin ederek terkettiler mi sizide? Bu sefer oldu dediğinizde kalbinizide alıp gittikleri oldu mu hiç? Canınız yandı, nefesiniz kesiliyormuş gibi hissettiniz mi sizde? Peki elleriniz, her fırsatta ona dokunmak için can atarken üşüdü mü yokluğunda? Kalbiniz... Kalbiniz peki? Hissedebildiniz mi kalbinizi ondan sonra?

Ceylan titreyen elleriyle telefonu kulağında sabit tutmaya çalışırken dolan gözleri Elen'i korkutmuştu. Yutkunmaya çalıştı ama sanki dünyanın en acı şeyi ağzının içindeymiş gibi hissetti. 'Nereye?' diye fısıldadı titreyen sesiyle. Korku tüm bedenini sarmıştı. Ense kökünden uğursuz bir ağrı kendini göstermeye başlamış, Ceylan titreyen elleriyle telefonu tutmaya zorlanmıştı. Başını sağa sola salladı hissettiği acıyla. 'Bilmiyorum.' dedi Mert. 'Nasıl bilmiyorum? Gelecek ama değil mi? Hem nereye gitmiş olabilir ki?' diye sordu Ceylan umutla. 'Ceylan, gelmez. Demir bir daha gelmez.' diyen  Mert'in başka bir şey söylemesine fırsat vermeden kapattı telefonu.

'Ceylan ne oldu?' dedi Elen panikle. Ceylan bembeyaz olmuş yüzüyle bakışlarını masadan kaldırmadan yavaşça ayağa kalktı. Zemin ayağının altından kayıyormuş gibi hissettiğinde tutunacak bir şey aradı ve sandalyenin kenarından destek aldı. 'Ceylan!' diye bağırdı Elen panikle. Yerinden hışımla kalktıktan sonra Ceylan'a yaklaştı.  'Ceylan ne oluyor ?' diye sordu. Ceylan tepkisiz bir şekilde başını Elen'e çevirdiğinde 'Gitmiş.' diye fısıldadı. Elen anlam veremeyerek kaşlarını çattığında 'Demir gitmiş Elen.' diye fısıldadı. Sanki o an farketmiş gittiğini gibi gözlerini dolmaya başladı tekrardan. 'Nasıl? Nereye gitmiş?' diye soran Elen'e bir cevap vermeden bir kaç adım attı Ceylan. Ağladığını şimdi farketmiş gibi yavaşça elinin tersiyle göz yaşlarını sildi. 'Ceylan gel otur şöyle.' dedi Elen korkuyla. 'Ceylan otur şöyle. Kireç gibi oldu yüzün.' dedi o da dolmuş gözleriyle. 'Bak belki yanlış anlamışsındır. Nereye gitmiş olabilir ki Demir?' diye sordu.

Ceylan başını sağa sola sallayarak dudakları arasından bir hıçkırık kaçmasına izin verdi. 'Dün...' dedi çatallaşan sesiyle. 'Gideceğini resmen söylemişti ama ben...' derin bir iç çekti. 'O kadar aptalım ki...' ard arda dudakları arasından kaçan hıçkırıklar konuşmasına engel oluyordu. Elen Ceylan'a birkaç adım daha attığında Ceylan dizlerinin onu taşımayacağını düşünerek kendini yere bıraktı.

'Elen gitmiş. Ben duygularımın farkına vardığım an, o gitmiş.' dedi inanamayarak. Elen dolu gözleriyle ne yapacağını bilemez bir halde Ceylan'a doğru yaklaştı. Arkadaşının yanına diz çöktüğünde bir elini omuzuna koyarak 'Ceylan...' diye fısıldadı.

'Elen...' dedi tüm çaresizliğiyle. Ne gelirdi ki elinden? Ne yapabilirdi? Gideni geri getirebilir miydi ağlaması?

'Ağlama yalvarırım.' dedi Elen üzüntüyle. Hissettiği vicdan azabi yerli miydi, yersiz miydi şu anda?  'Ceylan bak işin aslını öğrenmeden bırakma kendini böyle.' dedi Elen. Kendine kızmadan duramıyordu. Her fırsatta o söylemişti Ceylan'a Demir'in ondan hoşlandığını. Şayet şimdi Demir gitmişse, kendini affedemezdi.

Ceylan sarsılarak ağlamaya başladığında Elen Ceylan'ı kendine doğru çekip başını omuzuna yasladı. 'Ağla... Ama bırakma kendini.' dedi Elen titreyen sesiyle. Ceylan başını Elen'in omuzuna daha da gömerken, hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti.

.....

'Daha iyi misin?' diye sordu Elen. Hala mutfağın halısının üzerinde hareket dahi etmeden oturuyorlardı. Ceylan başını Elen'in omuzundan çekmemiş hıçkırıkları iç çekişlere dönmüştü. 'İyiyim.' dedi Ceylan. Başını yavaşça Elen'in omuzundan ayırdıktan sonra ayağa kalktı. Elen masada duran telefonunu eline aldıktan sonra Mert'e buraya gelmesine dair bir mesaj attı ve Ceylan'ın peşinden ilerlemeye başladı.

HERCAİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin