Ceylan''dan
Bakışlarımı önümde ki zarftan çekmeden derin bir nefes aldım. Neydi, Demir'in eline nasıl geçmişti bilmiyordum ama, içinde önemli bir şey olduğu belliydi. Ve Demir'in bu zarfı benim önüme koyup kısa yolla kötü bir adam olmama izin verme demesi beni şaşırtmıştı. Ne düşünüyordu bilmiyordum, elimden ne gelirdi onuda bilmiyordum. Bana neden güvendiğiyse tam bir muammaydı. Daha beni tanımıyordu, bende onu tanımıyordum ancak bana güvendiğini belli ederek bu zarfı önüme doğru itiklemişti.
Demir'in yüzüne tekrar baktığımda anlam veremediğim bir şekilde yüzüme bakmaya devam ediyordu. Saniyeler dakikalara dönüşüyor, ben edecek tek kelime dahi bulamıyordum. Demir'e bir yardımım dokunur muydu bilmiyordum. Ne kadar kötü birisi olduğunu düşünsem de, benden böyle bir şey istemesi içimde bir yerlere dokunmuştu. İyi bir adam olmak için benden yardım istemişti. Neden onu iyi bir adam olarak görmek istediğimi dahi bilmiyordum.
'Ne var bu zarfın içinde?' diye sordum kendimi konuşmaya zorlarken. Sanki dünyanın en zor cümlesini kurmuştum.
'Annem ve babamın katilinin ismi.' dedi gözlerimin içine bakıp. Birkaç saniye daha baksam gözlerinin içine orada yanan intikam ateşi benide yakardı. Üzüldüğünü görüyordum ama, üzüntüsünün onunde çok daha derin bir duygu duruyordu. İntikam. Demir'in bu zarfın içinde yazan isme ne yapacağını merak dahi edemiyordum korkudan. Az çok tanıdıysam Demir'in sınırı yoktu.
'Bu zarfa nasıl ulaştın peki?' diye sordum yutkunduktan sonra. Demir bir kaç saniye gözlerimin içine baktı ve başını balkonun demirlikleri arasından gözüken karanlık sokağa çevirdi. Sanki bende zorundaymışım gibi dışarıya bakmaya başladığımda 'Ayşen'den.' dedi. 'Amcamın bu işte parmağı olduğunu biliyorum. Ama orda tetiğe basan kişinin ismi yazıyor İzgi.' sonra gözlerini tekrar bana çevirdi. Bakışları garipti, ya da bana öyle geliyordu bilmiyordum. Ayşen'in ismini duymamla tüm vücudum uyuşmuş gibi hissetmiştim yine. Yine de takılmadım. Belli ki her şey karşılıklıydı. Demir'de bu zarfa ulaşmak için Ayşen'i kendi silahıyla vurmuştu.
'Demir. İtiraz etmek istemiyorum ama bu zarfı neden bana veriyorsun? Neden bu kadar eminsin sana yardım edeceğimden? Ya da neden bu zarfı bir polise falan teslim etmiyorsun?' diye sordum tüm merakımı gidermek adına. Kaşlarını kaldırıp burnundan derin bir nefes çekti içine. Paketinden bir sigara daha çıkarıp masanın üzerinde duran çakmağı çakarak sigarayı tutuşturdu. Derin bir duman çekti içine ve tekrar öfke dolu bakışlarını üzerime dikti.
'İtiraz etmek istersen edebilirsin. Ayrıca bana yardım edeceğinden falan da emin değilim. Hem, ne demek bu zarfı polise teslim etmek? Resmen bana hiçbir şey yapmadan bekle diyorsun.' dedi kaşlarını kaldırarak. İnanamıyormuş gibi yüzüne baktım. Adamı polise teslim etmek bir şey değil miydi Demir'in gözünde?
'Sana bir şey yapma demiyorum. Polise teslim et diyorum. Müebbet yer ve cezasını çekmiş olur.' dedim inatla. Sigara dumanını hızlıca yüzüme doğru üflediğinde bir an nefes alamayacağımı hissettim.
'Hayır. Ve bu konu tartışmaya kapalı anlıyor musun?' diye tane tane sordu. 'Ayrıca düşündüm de gerçekten bana yardım etmek zorunda değilsin. Belkide hemen şimdi bu zarfı açmalıyım' dedi gözlerini karartarak. Zarfı almak için elini uzattığında ondan önce davranarak zarfın üzerine elimi koydum. 'Hayır' dedim. 'Bırak bende kalsın.'
Yüzünde bir tebessüm oluşurken 'Sen bilirsin güzelim.' dedi. Bana güzelim dedi. Kalbim yine az önceki ritmine dönüp göğüs kafesimi döverken 'On dakika doldu.' dedim Demir'in yüzüne bakıp. Demir anlayışla başını sallayıp ayağa kalktı. Elinde ki sigarayı çay tabağına bastırdıktan sonra ceketini aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERCAİ
FanfictionHercai: Hiçbir şeyde kararlı olmayan, bir dalda durmayan, bir işi sonuna değin götürmeyen, aşkta bağlılığı bulunmayan kimse.