Hercai-7. Bölüm

2.7K 141 247
                                    

Ceylan'dan

Dudaklarımın üzerinde ki baskı gitgide artarken, hareket etmeden kalakalmıştım. Demir beni öpüyordu. Demir, iki gün önce tanıdığı kızı öpüyordu. Demir, Ayşen'i öpmüştü. Bu gerçek bir an irkilmeme sebep olurken, kendini hareket etmeye zorladım ve titreyen ellerimi beceriksizce Demir'in omuzlarına yerleştirdim. Kendimden beklemediğim bir güçle Demir'i ittirdiğimde bir kaç adım geri gitti. Dudaklarım hala aralık bir şekilde dururken, kalbim göğüs kafesimi dövüyordu. Ciğerlerime ulaşan oksijen, yeterli gelmiyordu.

Benden uzaklaşan Demir'in bakışları birkaç saniye dudaklarımda takılı kaldı. Şu an nasıl göründüğümü bilmiyordum ancak kendimi biraz önce hissettiğimden daha kötü hissediyordum. Özel bir an olarak hayal ettiğim ilk öpücük, Demir gibi bir şerefsiz yüzünden benden çalınmıştı. Canımı daha çok yakan şey ise beni Ayşen'le aynı kefeye koymasıydı. Demir Ayşen'i öpmüştü. Belki daha ilerisinide yaşamışlardı. Benim hakkımda ne düşünüyordu bilmiyordum ancak, ilk öpücüğümü böyle hayal etmemiştim.

'Sen iğrenç bir insansın.' dedim titreyen sesimle. 'Bana bir daha dokunursan..! desemde cümlenin devamını getiremedim. Dizlerim tir tir titriyordu. Demir hala kopkoyu olmuş gözlerle yüzüme bakarken, bir kaç adım geriledim. Burnumdan silinen kokusu çoktan canımı acıtmıştı.

'Izgi, ben.' dedi Demir. O da kendisini konuşmaya zorluyor gibi görünüyordu. Cevap vermedim. Dudakları arasından ismim tekrar döküldü ama arkamı döndüm hızla. Bir elim kalbimin varlığını yoklarcasına göğüs kafesimin üzerine gitti. Yürümeye başladığımda nerede olduğumuzu bile bilmiyordum. Demir'in peşimden gelip gelmediğini bile anlamamıştım. Ayrıca bu benim için önemli miydi onu da bilmiyordum. Hava soğuktu ve benim elbisem yeterince açıktı. Ancak soğuğu hissedemeyecek kadar derin duygular içerisindeydim. Bu saçmaydı. Demir'in bir kaç dakikalık zevki için beni kullanmaya çalışması kendimi hiç hissetmediğim kadar kötü hissettiriyordu. Bir an içinde onun içinde saklı olan iyi bir adam olduğunu düşünmüştüm. Ancak çok geçmeden gerçek bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Demir, sadece kendisini düşünen bencil herifin tekiydi.

'Nereye gidiyorsun bu saatte?' dedi Demir. Sesi yakından geldiğinde yüzümü buruşturdum. Bir kaç dakika yalnız kalma hakkım yok muydu? Ya da bundan sonra ki bütün hayatımda? Şu an tek ihtiyacım olan şey yalnız kalmak ve saatlerce ağlamaktı. Kendimi tanırdım. Göz yaşlarım çoktan göz pinarlarıma doğru ilerlemeye başlamıştı. Bir el sanki boğazımı nefes alamamam adına sıkıyordu. Ve ben, hissettiğim bu berbat duyguyla başa çıkamıyordum.

'İzgi özür dilerim.' şu an kendimi biraz dahi iyi hissediyor olsaydım, koca bir kahkaha patlatabilirdim. Şu hayatta özür dilemek, en çok yaptığım şey olsa da aslında ne kadar saçma bir şey olduğunu yeni anlıyordum. Birinin kalbini paramparça edip, üzerinde tepindikten sonra özür dilemenin bir faydası olur muydu? Şu an anlıyordum ki olmazdı. Canımı daha fazla yakmaktan başka bir şey hissettirmemişti.

Dudaklarımda hala Demir'in dudaklarının tadını hissediyordum. Bu his içimde bir yerlerimde karıncalandırma oluştursa da, onu yok sayabiliyordum. Başımı yavaşça sağa sola sallayarak bu histen kurtulmaya çalıştım. Adımlarını hızlandırıp onu tamamen yok saydığımda 'Konuşabilir miyiz?' diye sordu. Hala bir tepki vermeden hızla yürümeye devam ediyordum. Konuşacak hiçbir şeyim yoktu. Hele Demir gibi bir adamla hiç yoktu.

Kolumda yine bir el hissettiğimde hemen sonra Demir'r dönmem uzun sürmedi. Ancak bu sefer diğer seferler gibi sert bir şekilde çekmemişti beni. Sadece kendine çevirmişti ve ben zaten vücut hakimiyetimi zor sağlandığım için bir bez bebek gibi ona dönmüştüm. Vücuduma ateş değer gibi kolumu çekiştirirken, Demir başını biraz yana eğerek yapma der gibi baktı. Derin bir nefes aldığımda onu umursamam gerektiğini biliyordum ancak neden böyle hissettiğimi çözemiyordum.

HERCAİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin