Hercai-16. Bölüm

2.6K 124 66
                                    

Demir elini saçlarından geçirdi hızla. Endişe ense kökünden bir zehir gibi tüm vücuduna yayılıyordu. Hangi ara atmıştı kendisini dışarıya o bile anlamamıştı henüz. Endişeliydi... Belki de ilk kez, istediklerine bu kadar yaklaşmışken başka bir duygu buna engel olmuştu.

Biraz önce onu arayan numarayı defalarca aramasına rağmen telefon açılmamıştı. Şimdi bir otoban kenarında elinde kaskıyla kitlenmiş bir halde yanından geçip giden arabalara bakıyordu. Bakıyordu da, bir şey görmüyordu. Öyle değil midir hep? Bakmak ile görmek arasında koca bir fark yok mudur? İnsan bazen sadece kalbiyle görmez mi?

Öyle ki, şu an gözünün önünde sadece melek gibi uyuyan Ceylan'ın bembeyaz yüzü vardı. Derin bir nefes aldı. Belki de koca bir oyundu her şey? Şimdi çıkıp gidecekti eve ve Ceylan onu karşılayacaktı? Olmaz mıydı? Kalbi küt küt çarparken olmaz diye fısıldayan iç sesiyle daha da sinirlendiğini hissetti. Kendineydi bu siniri. Kendineydi bu öfkesi. Bırakıp gitmemeliydi Ceylan'ı. Kim bilir ne kadar korkmuştur diye düşündü. Ve bu daha çok sinirlenmesinden başka hiçbir şeye sebep olmadı.

Bir şey yapmalıydı ama dakikalardır yanından hızla geçip giden arabaların rüzgarında aklına sadece Ceylan'ın dolmasına izin veriyordu. 'Aptal.' dedi bağırarak. 'Aptalsın sen! Aptal!' direyerek motorsiklete doğru güçlü bir tekme attı. 'Ahh!' diyerek elinde ki kaskı yere doğru firlattığında gözlerini kapattı. Şimdi gidecek, o Murat Saral denen adamdan bunun hesabını soracaktı. Geç kalabilirdi. Kendi canından olan birisini öldürmüştü bu adam. Emindi Demir buna, çünkü şu an hayatında ilk kez değer verdiği bir şey zarar görüyordu.

Tam motoruna bineceği sırada bir arabanın kornaya üst üste basmasıyla kaldırdığı bacağını yere daha güçlü basarak arabaya baktı. 'Ne bekliyorsun kardeşim! Yolun ortasında durulur mu!' diye çıkıştı arabanın içinde ki adam. Demir gözlerini kısarak baktı adama. 'Duruluyormuş işte!' dedi arabaya doğru yaklaşıp. Adam sabır çeker gibi yukarıya baktıktan sonra 'Kaza mı yaptırmak niyetin! Bas git işine!' diye konuşmaya devam etti. Demir bir elini açık olan cama yasladıktan sonra iyice eğilerek arabanın içinde ki adamla yüzlerini aynı hizaya getirdi. Elini adamın gömleğinin yakasına uzatırken iki yakayı avucunun içinde sıkıştırarak çevirdi. Gömleğinin yakası adem elmasına kadar sıkıştırarak çekilen adam nefes almaya çalışırken bir elini Demir'in koluna koyup ittirmeye çalıştı.

'Ne.. yapıyorsun...' dedi zar zor. Arkada bir kaç araba korna çalmaya başladığında Demir gözlerini daha da karartarak baktı adamın yüzüne. Dirseğiyle adamın çenesine sertçe vurduktan sonra kafasını eğerek kendisine sinirle bakan bir arkadaki arabanın şoförüne baktı. Eliyle bir dakika işareti yaptı ve diğer arabalar söylene söylene şerit değiştirmeye çalıştı.

'Bı..bırak' dedi adam güçlükle. Demir yavaşça elini çözdü adamın boynundan sonra daha sert bir şekilde çenesini tuttu. 'Ben yolun ortasında durmak istiyorsam, dururum. Öyle her şeye burnunu sokmaman gerektiğini öğrenirsin belki!' dedi tehlikeli bir ses tonuyla. Adam bir elini boğazına çıkarıp ovalamaya çalıştı ve Demir kolunu çeker çekmez kendine gelmeye çalışarak gaza bastı. Arabanın tekerleri çığlık atarak öne doğru atıldığında Demir yüzüne biraz önce ki ifadeyi yerleştirerek motorsikletine yaklaştı.

Cebinde ki telefonun titrediğini hissettiğinde kendinden beklemediği bir hızla telefonu eline aldı. Gizli Numara...

....

'Elen' diye seslendi Mert. 'Geliyorum.' dedikten sonra elinde ki iki kahve fincanıyla salona girdi Elen. 'Kahve yaptım sana.' dedi gülümserken. Mert'te ona tebessümle karşılık verdiğinde tekli koltuğa oturdu. 'Teşekkür ederim.' diye mırıldandı.

HERCAİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin