Haluk ellerinde boyalar ile bahçeye geldi. Melek ise ne yapacağını merak ediyordu. Dünden beri yüzlerindeki tebessüm eksik olmamıştı. Okuldan sonra Haluk'un kimseye söylemediği planını gerçekleştirmeye çalışması Can ve Melek'i meraklandırdı. Can da bahçeye çıktıktan sonra arka bahçedeki boş duvara gittiler.
"Haluk boyalarla ne yapacaksın?"
"Hatıra... Can şehirde okumaya gidecek ve sen de."
"Ben ?"
"Gözlerin açılacak bu yüzden bu duvarı susleyelim istedim. Ne zaman birbirimizi özlesek buraya gelip birbirimizi hatırlayalım olur mu?"
"Abin olarak seni tebrik ediyorum. Böyle bir hatıra asla unutulmaz"
"Hadi boyaları alalim"
Melek'e de bir fırça verdikten sonra duvarı boyamaya başladılar. Boyama yaparken bir yandan da birbirlerini boyuyorlardi. Melek Can'ı boyanmıştı Haluk da Melek'i. Boyalar havada uçuşuyordu.
Yüzleri boya olduktan sonra Can siyah boya ile isimlerini yazdı. En üste de 'sonsuza kadar birlikte' yazmıştı. Haluk Melek'in elini boyayıp duvara bastırdı. Ellerinin izi isimlerinin altındaydı. Melek görmesede duygulanmıştı. İkisine sarıldı.
"Sizin gibi kardeşlerim olduğu için çok mutluyum"
Can ve Haluk suçluluk duygusuyla kıza bakıyordu. Her şeyi hatırladığında onlardan nefret edecekti.
Boyaları yerleştirdikten sonra Dilek yanlarına geldi. Onları boyalı halde görünce şaşırdı. Yerlerde boya olmuştu.
"Siz ne yaptınız!"
"Anne biz... Eğlenmek istedik. Can annemi yazmadın mı?"
Haluk, Dilek'i de yazdıktan sonra zorla elini boyadı ve elinin duvara bastırdı. Hep birlikte sarilmislardi.
Dilek, Melek'in yıkanmasına yardım ettikten sonra bahçede oturup meyve yediler. Haluk evin neşe kaynağıydı. Yaşadıkları, hayallerini anlatırken ister istemez gülüyorlardı. Eskiye dair yalanlar ile Melek'i kandırmak istemedikleri için onunla ilgili hiç anı anlatmamaya çalışıyordu.
Sohbet bittikten sonra Dilek mutfa gidip bulaşıkları yıkadı. Can odasından kitaplarını getirmeye gidince Halukta peşinden koştu. Melek bahçede onları beklerken zihninde bir şeyler canlandı. Elliyle başını tutsada hatırlamaya çalıştı.
Siyah bir araba ve arabadan bir kız iniyordu. Kendisi olduğuna emindi. Kırmızı ve siyah çantası sırtında. Beyaz lakos ve asker yeşili bir etek vardı üzerinde. Beyaz bir villaya giriyordu. Karşısında beyaz saçlı güler yüzlü bir kadın.
Daha fazla hatırlayacakken Can ve Haluk gelmişti. Ona dokunup kendine getirince devamını hatırlayamadı. Çok garip hissetmişti. Gördüğü kadın kimdi ve beyaz bir villaya neden girmişti.
"Melek iyi misin?"
"Ben... Biraz yorgunum. Uyusam iyi olur"
"Bu saatte mi? Akşam yemeğine az kaldı"
"Yatmak istiyorum. Ben giderim"
Melek odasına gidince direk yattı. Gördüklerini anlayamıyordu. Kasabada doğup büyümüştü ve bu gördüklerini yaşamış olması imkansızdı. Gördüklerini düşünürken uyuya kalmıştı.
Dilek yanına gelip onu uyandırdığında aklında hala gördükleri vardı Melek'in. Konuşmadan akşam yemeği için bahçedeki masaya oturdu. Herkes kendi yemeğiyle uğraşsada Dilek, Melek'in düşünceli halini görünce yemeğini bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLEĞİM MELEĞİM HER ŞEYİM SENSİN
Teen FictionYaşadığı kaza onu sonsuz karanlığa sürüklemişti. Kimsesiz, yapayalnız ve korkmuştu. Hiç kimseyi hatırlamıyordu, hatırlasada görmedikten sonra onlar olup olmadığını nasıl anlayacaktı...