Hafta sonu sonunda gelmişti. İki gün tatilin tadını çıkarmaya kararlı olsalarda Can için bu pek mümkün değildi. Masa başında uyuduğu günden beri boynu ağrıyordu ve bir yandan da sınava hazırlanıyordu. Bu sıralar siniri tavan yapmıştı. Kenan ise eve doğru düzgün gelmemeye başlamıştı. Melek ise soru sormayı bırakmamıştı. Haluk ise onunla ilgilenmekten zevk almaya başlamıştı. Onu bir parçası gibi hissediyordu ama hangi açıdan bir parça onu anlayamamıştı.
Kenan kahvede bir köşede Sinan'ı bekliyordu. Sinan onun dert ortağı ve geceleri kafa bulmak için buluştuğu kişiydi. Evli olduğu halde evi otel gibi kullaniyordu. Karısıyla konuşmak yerine dinliyor ve cevap vermeden gidiyordu. Çocuklarının olmaması karısı için üzücü olsada onun açısından iyiydi. Sorumluluk istemiyordu.
"Sinan birinden para bulmam lazım"
"Ben de olsa veririm ama yok. Kasabada herkes sana para vermekten bıktı. Kumar borcunu ödemek için bir şey bulmalıyız"
"Her şeyi düşündüm ama yok bulamıyorum"
"Aslında var ama tehlikeli bir yol. Bunu göze alırsan seni Lütfü ile tanıştırırım"
"Nasıl bir yol?"
"Son zamanlarda şehirde organ satmak popüler oldu yani bi çocuk bulursan borcunu kapatırsın hatta sana da para kalır. "
"Bu çok tehlikeli Sinan. Küçük kasaba ve kimin çocuğunu kaçırıp... Bir dakika sahipsiz biri olursa işler karışmadan hallederim"
"Sizin evdeki kızdan mı bahsediyorsun?"
"Evet. Onu evden çıkarmak zor olacak. Yardımın lazım"
"Ben Lütfü ile konuşurum kızı şehire yollarız başka bir şey yapmaya gerek kalmaz. Sadece kızı bizim depoya getirmen gerek yanlız sen getirme bizimkilerden biri getirsin. Kurtulursa başın derde girer"
"Sen her şeyi ayarla ben evin önünde bekleyim. Oğlanlar olmadan yakalarsam işi olmuş bil"
Kenan eve doğru giderken Sinan, Lütfü ile konuşuyordu. Planın sorunsuz ilerlemesi için Melek'in evden çıkması gerekiyordu.
Kahvaltı sonrası Haluk televizyon izliyordu. Melek ise sadece sesiyle bir şeyler anlamaya çalışıyordu. Can ise odasında ders çalışıyordu. Dilek işe gidiyordu. Kenan da olmayınca daha da rahatlatlardı.
"Melek televizyonu birazdan kapatacağım. Ne yapmak istersin?"
"Bilmem. Oturmak istiyorum sanırım"
"Emin misin? Hafta sonu oturmak istemen garip"
"Sen ne yapmak istiyorsan yapabilirsin benimle bağlı değilsin sonuçta"
"Cidden mi? Bende ikizim var diyorum. Saçmalama da ne yapmak istersin söyle"
"Neden kızıyorsun ki. Görmüyorum diye benim yanımda durmak zorunda değilsin. Git arkadaşlarınla futbol oyna"
"Kız kardeşe bakmak neden bu kadar zor. Melek ben su içip geliyorum bir şeye karar versen iyi olur. Bugün senin dediğin olsun yarın benim"
Su içmeye gittiğinde bahçede Derya'yi gördü. Melek ile konuşmasına engel olmak zorunda olduğu için koşarak yanına gitti. Kolundan tuttup bahçeden çıkardı.
"Ne işin var burada !"
"Sana iki seçenek sunuyorum. Ya benimle takıl ya da kıza her şeyi söyleyim"
"Derya! Seninle takılmak falan istemiyorum"
"Biliyorsun ben iki sene sonra burada olmayacağım babamın tayini çıkacak ve ben de üniversiteye gideceğim. Sevdiğim oğlanı kaybetmek istemiyorum. Benimle sevgili olmanı istiyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLEĞİM MELEĞİM HER ŞEYİM SENSİN
Ficção AdolescenteYaşadığı kaza onu sonsuz karanlığa sürüklemişti. Kimsesiz, yapayalnız ve korkmuştu. Hiç kimseyi hatırlamıyordu, hatırlasada görmedikten sonra onlar olup olmadığını nasıl anlayacaktı...