Melek uyandığında diğerlerinin sesiyle kendini güvende hissetti. Görmediği için zaten boşlukta gibiydi.
"İyi misin?"
"İyiyim... Siz nasılsınız?"
"Biz iyiyiz canım kızım. Kenan sarhoş olduğu için sana zarar verdi özür dilerim onun adına"
"Anne neden özür diliyorsun sonucta o benim babam... Yapması yanlış tabi ama babam sonuçta"
"Neyse geçti artık. Kolunda derin bir yara yok sargıyı bir hafta sonra çıkarabilirsin. Melek bu arada bugün şehirdeki hastaneye gideceksin kontrol için haberin olsun"
"Ben iyiyim böyle"
"Senin iyiliğin için... Neyse istersen sen uyu biz çıkalım"
"Daha yeni uyandım. Can sen eve gidip ders çalış haftaya sınavın var"
"Beni düşünme kendini düşün. Haluk ile sana kendinizi nasıl savunacağızı öğreteceğim hazırlıklı ol"
"Haluk sen de git sonucta hafta sonu durma boş boşuna"
"Can gitsin ben burada iyiyim"
"Oğlum hadi sen git. Sınavına az kaldı"
"Tamam gidiyorum ama 3 saat sonra gelirim"
Can eve gittiğinde Ahmet yanlarına geldi. Bir yandan hastalarıyla ilgilenirken diğer yandan Melek ile özel olarak ilgileniyordu.
" 2 saat sonra şehirdeki hastaneye gideriz. Melek uyusan iyi olur arabada uyumakta zorlanıyorsun çünkü"
"Tamam Ahmet abi"
Dilek ile Haluk hastane bahçesinde oturup sohbet ettiler. Melek ise uyuyamamiştı. Bunca zaman hatırladıklarını düşünüyordu.
Başı ilk defa bu kadar çok ağrımıştı. Aniden giren bu ağrıyla daha net hatırlamaya başlamıştı.
Beyaz villadan içeri girdiğinde karşısında saçları beyazlamış yaşlı bir adam girişte duruyordu. Kollarını açıp ' güzel torunum Zülal'im' diyordu. Çantasını yere bırakıp dedesine sarıldı. Odadan yaşlı bir kadın çıktı ve o da ' Zülal'im' diyerek sarıldı. Odasına çıktığında Kahverengi saçlı orta boylu bir bayan içeri girdi. ' kızım Zülal'im' diye sesleniyordu.
Melek gördüklerine engel olamıyordu. Durmaya çalışsada hatırlamaya başlamıştı.
Okulda sırada otururken hocalar yoklama alıyordu. ' Zülal Çalışkan' ellini kaldırıp 'buradayım ' demişti.
Diğer gördüğü anılarda ki sarı saçlı kızı tekrar görmüştü ve o da Melek'e bakıp Zülal diye sesleniyordu.
Başının ağrısının yüzünden gözünden yaşlar akmıştı. Hatırlatması bitirdiğinde kendini boşlukta hissetti. Buradaki hayatı yalandan ibaretti. Onun adı Melek değil Zülal di...
Ayağa kalkıp odadan çıktı. Sinirli ve üzgündü. Yürürken bir yandan da düşünüyordu. Bahçeye çıktığında Haluk ile Dilek yanına gittiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLEĞİM MELEĞİM HER ŞEYİM SENSİN
Roman pour AdolescentsYaşadığı kaza onu sonsuz karanlığa sürüklemişti. Kimsesiz, yapayalnız ve korkmuştu. Hiç kimseyi hatırlamıyordu, hatırlasada görmedikten sonra onlar olup olmadığını nasıl anlayacaktı...