Zülal sabah erken kalkıp Pelini aradı. Kaza yaptığı gün neler olmuştu öğrenmeliydi. Annesi ve babasıyla tartıştığını hatırlıyordu ama nedenini bilmiyordu.
"Alo Pelin"
"Alo... Zu..lal sen...misin?"
"Seninle konuşmam gerek bize gelsene annem gitmeme izin vermiyor şimdi ondan izin almak için uğraşmaya çalışmak istemiyorum"
"Bu saatte... mi?... Birkaç saat sonra... Gelirim"
"Pelin hadi seni bekliyorum"
"Off tamam geliyorum"
"Saat 8... 9 da burada olsan iyi olur... Kahvaltıyı bizde yaparsın"
"Tamam"
Zülal dolabından açık mavi gömleğini ve altına pudra rengi pantalonunu alıp giydi. Dolabı kapatırken çantasını görünce yine Can ile Haluk ile geçirdiği zamanları düşündü. Çantanın içinde ona aldıkları elbiseler vardı. Dilek onları yıkayıp ütülemişti. Elbiseleri askilara asıp biraz baktı. Gözleri görmediği için ne giydiğini bilmiyordu. Çantanın içindeki kitabı da masasındaki çekmeceye koyduktan sonra dolabı kapatıp aşağı indi. Pelini beklerken yanına Bora geldi.
"Sen erken kalkmazdın önemli bir şey mi var?"
"Yok... Yani hafızam geri gelse yok sorun"
"Bazı şeyleri hatirlamamak daha iyi bence... Kendini çok yorma bu konuda"
"Hatırlamak zorundayım"
"Bence hatırlama ama yine de sen bilirsin"
Bora neden böyle diyordu anlamamıştı bu sırada Pelin de yanına gelmişti. Uykulu olduğu gözlerinden belliydi.
"Geldim ne diyeceksin"
"Odama çıkalım... Çok önemli olmasa çağırmazdım"
"Canım tabi beni cagiracaksin"
Odaya geçtikten sonra Pelin yatağına oturdu. Zülal ise yanına oturup soracağı soruları düşünüyordu.
"Pelin benim kaza yapıp ortadan kaybolduğum gün ne oldu? "
"Bir şey olmadı aslında"
"En ince ayrıntısına kadar anlatman lazım"
"Tamam... O gün sabah okula erken geldik. Sen bana bir şey diyecektin ama sonra seni biri aradı yanımdan uzaklaşıp konuştun. Yanıma gelince konuşmadin. Moralin bozuk gibiydi ben de üstüne gitmedim. Sınıfa geçince sürekli elindeki telefona bakıp durdun. Hoca seni uyardı ama sen gizli gizli bakmaya devam ettin. Sonra Burak ile arka bahçede bir şeyler konuştunuz diye duydum. Koridorda seni öpünce ben konuştunuz sandım ama sen endişeliydin. "
"Burak ile kavga ettim diye evden ayrılacak biri değilim"
"Tabi ki canım sen benim en yakın arkadaşımsın seni senden daha iyi bilirim. Ama sen bana bir şey anlatmamaya başladın gerçekten beni çok üzdün o zamanlar"
"Neyse devam et... Eğer bir şeyler hatırlamama yardım edersen sana kimseye anlatmadığım şeyleri anlatırım. Mesela 2 ay nerede kaldığımı falan"
"Gerçekten mi... Off uzun zaman oldu birbirimize sır vermeyeli... Tamam hemen devam ediyorum anlatmaya"
"Hadi annem gelmeden"
"Öğle arasına gelince çok mutluydun. Elindeki telefonla mesajlasip durdun. En sonunda gelen mesajla bana sarılıp öptün. Şok oldum ben bi an sonra sen 'sonunda buldum onu' deyip çantanı toplayıp sınıftan çıktın ben de tabi doğal olarak dostumu yalnız bırakmamak için çantamı alıp arkandan koştum. Taksiyle evinize geldik. Odana geçip çantanın içine mesajdaki adresi yazdin. Ben de okulda unuttuğun kitabi verdim sen elindeki kağıdı içine koyup çantana koydun. Kitap ne alaka diye düşündüm ama senin onu koydugundan bile haberin yok gibiydi. Çok mutluydun. Sana kimi buldun dediğimde cevap vermek yerine gülüp durdun. Evden çıkarken annen ve baban bizi görünce odaya geçtiniz birlikte. Ben biraz bekledim seni, tartışmaya başladınız. Amcanda yanımdaydı. Tek duyduğum 'onu uzun zamandır biz bulamadık' buydu. Sen sonra sinirle odadan çıkıp arabayla gittin. Beni bile gözün görmedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLEĞİM MELEĞİM HER ŞEYİM SENSİN
Teen FictionYaşadığı kaza onu sonsuz karanlığa sürüklemişti. Kimsesiz, yapayalnız ve korkmuştu. Hiç kimseyi hatırlamıyordu, hatırlasada görmedikten sonra onlar olup olmadığını nasıl anlayacaktı...