"Ne zaman uyanacak?"
"Dilek Abla gerçekten bilmiyorum."
"Bir haftadır hastanede ve ne yakınını bulabildim ne de kaza yerini. Kız hakkında hiçbir şey bilmiyorum ve şu an... Ahmet sen bu kasabanın doktorusun lütfen onu uyandırmaya çalış"
"Dilek abla merak etme ben elimden geldiği kadar onu uyandırmak için uğraşıyorum. Yakında uyanacak eminim.
"Onun hakkında tek bildiğim 11.sınıfa gittiği. Çantasından sadece bir kitap çıktı. Ne kimlik ne cüzdan hiçbir şey yok. Kitabın her sayfasını inceledim 11 sınıf olduğunu bilmekten başka işe yaramadı.
"Kaza yerinden uzaklaşırken çantası dökülmüştür ve sadece bu kitap kalmıştır. Uyandığı zaman anlarız kim olduğunu. "
"Ahmet bir saat sonra geleceğim şimdi eve gidip yemek yapmam lazım. Kenan geldiğinde sinirlenmesin"
"Dilek abla şu adamı çekmek zorunda olduğun için çok sinirleniyorum. Onun kötü alışkanlıklarını gördükçe-"
"Ahmet sakin ol. Çocuklarım için dayanıyorum. Hem gidecek yerim de yok. Hadi kendine dikkat et ben gideyim"
Dilek evine gittiğinde hızla yemekleri hazırladı. İki oğlu kızın durumuyla ilgili sorular sorarken içeri Kenan girdi. Herkes susmak zorunda kaldı. Yemeğini yedikten sonra tekrar dışarı çıktı.
"Çocuklar siz buraları toplayın. Babanız gelmeden hemen gidip geleceğim"
"Ona babanız demesen"
"Haluk ne olursa olsun o sizin babanız"
Dilek evden çıktıktan sonra koşarak hastaneye gitti. Kapıda Ahmet onu bekliyordu. Başını eğmiş derin derin düşünüyordu. Dilek onu böyle gördüğünde kıza bir şey olduğunu düşünüp tüm gücüyle koşarak yanına gitti.
"Kıza bir şey mi oldu!"
"Hayır... Yani evet... Dilek abla kız uyandı"
"Eee... Ne güzel işte neden üzülüyorsun?"
"Hafızasını kaybetmiş ve..."
"Ve?"
"Görmüyor."
"Bu... Şimdi ne yapacağız?"
"Kızın yaşadıklarını unutmak istediğine eminim bu yüzden hafızasını kaybetmiş. Psikolojik olarak hem hafızasını hem de gözünü kaybettiğini düşünüyorum ama yine de şehirdeki hastaneye götürmemiz gerek"
"Ahmet sen götür... Beni biliyorsun yani Kenan"
"Sen merak etme Dilek abla ben yarın götürürüm. Peki ona gerçekleri anlatayım mi?"
"Hayır... Hafızası geri gelene kadar ona kızım gibi bakacağım. Ona annesi olduğumu söyleyeceğim"
"Kenan?"
"Kabul etmek zorunda... Bir kaç gün sorun olur ama sonra alışır... Nasıl korkuyordur şimdi onu nasıl yanlız bırakayım? Karanlıkta,yanlız ve adını bile bilmiyorken..."
"Çok iyi birisin Dilek abla. Kenan denen adam senin kıymetini bilseydi daha güzel bir hayatın olurdu"
"Sen beni düşünme. Yarın akşam tekrar uğrarım. "
Dilek eve gittiğinde çocuklar dışarıda onu bekliyordu. En büyük oğlu Can, sari saçlı mavi gözlü ve uzun boyluydu. Sabırlı olmakta başarılı olsada ailesi ve özellikle annesi olduğunda kendini daha da zor tutuyordu. Bahçedeki kum torbasiyla her gün sinirini atıyordu. Babasının annesine yaptıklarına göz yummaya devam etmemek için güçlenmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLEĞİM MELEĞİM HER ŞEYİM SENSİN
Ficção AdolescenteYaşadığı kaza onu sonsuz karanlığa sürüklemişti. Kimsesiz, yapayalnız ve korkmuştu. Hiç kimseyi hatırlamıyordu, hatırlasada görmedikten sonra onlar olup olmadığını nasıl anlayacaktı...