Kabullendim.
Yol boyunca gözümü dahi kırpmamıştım. Şehirlerin ışıkları muğazzam görünüyordu.
Sabaha karşı helikopter, havalimanına indi. Helikopterden dışarı adım attığım anda başım dönmüştü. Bu da neydi böyle! Yeri boylamadan komutan belimden yakalamıştı. "Ah teşekkür ederim. Benim sa-" sözümü keserek. "İlk defa mı biniyorsun? "helikoptere bakınarak" Evet hayatımda ilk defa bindim. "
Ona döndüğümde elini uzatıyordu."Hadi tanışalım benim ismim Yiğit. Komutan yerine Yiğit abi diyebilirsin." Olumlu anlamda başımı sallayarak" Peki olur. " Ardından gülümsedim. Cevap bekler gibi gözlerimin içine bakındı. Bende çok bekletmeyerek. " Bende Irmak! " Ardından kocaman bir gülümseme yerleştirdim suratıma. Elini uzatarak "Tanıştığıma memnun oldum. " Gülümseyerek "Bende! "
Sözlerine devam etti. " Bu arada İstanbul'a hoşgeldin. "
İstanbul mu? O hep ismini duyduğum şehir mi?
Geceleri soğuk eski, yıkık evde daha üzerimde kime ait olduğu belli olmayan battaniyenin altında sıcacık hayaller kurardım. Şimdi hayalini kurduğum şehirdeyim.
" Birşey sorabilir miyim? " Siyah lüks araba tam önümüzde durmuştu. Helikopterin pervanesi nedeniyle yaratılan hava akımı saçlarımı savuruyordu. Saçlarımı tutarak daha dikkatli bakındım. Resmen şu yaşıma kadar hiç birşey yaşamamışım. Kim bilir daha neler görecektim. Umarım bir yerde kalp krizinden düşüp kalmam.
Arabadan inen adam elindeki anahtarı komutana fırlattı. Komutan arabanın ön kapısını açarak "Tabi arabada devam edelim." Sorduğum soruyu hatırlayarak başımla onayladım. Çok bekletmeden arabaya bindim.
Şehirde seyir halindeyken bir türlü gözlerimi alamıyordum. Herşey bana o kadar farklı geliyordu ki benim yaşadığım hayat buradan çok çok farklıydı.
Bu hayatta bu şehirde bitmek bilmeyen umut vardı. Canlılık vardı. İyilik vardı. İnsanlık vardı. Peki benim yaşadığım hayatta...
Benim yaşadığım hayatın sonunda CEHENNEMİN DİBİ vardı.
"Birşey soracaktın? " Komutanın sesiyle irkilerek düşüncelerimi bir kenara ittim." Evet" diyerek devam ettim. "DNA testi ne zaman belli olur?"
"Açıkçası 1-2 haftada belli olur. Ama seninki ayrıcalıklı olduğu için 1 - 2 güne öğreniriz. " Hayal kırıklığıyla nefes verdim." Anladım" Bıkkın nefes verince "Ne oldu iyi misin?"
İçimi dökmem gerekiyordu. Neredeyse patlamak üzereydim. Cesaretimi toplayıp söze girdim. "Bilmiyorum sadece bazı şeyler bana fazlasıyla farklı geliyor kaldırabileceğimi düşünmüyorum. " Derin nefes aldım ve devam ettim." Peki onu ne zaman göreceğim? "Ahh ne oldu yoksa baba diyemiyor musun Irmak? Gözünü kırpmadan masum insanları öldüren adama ağzını yaya yaya baba diyordun. Sinirle dilimi ısırdım.
Ama farkettim de tanımadığım bir insana baba demek zor oluyormuş. Alışacaktım.
Daldığım düşünceler Yiğit Ağabeyin sesiyle irkildim" Bugün! " Anlamayarak"Efendim? "
"Şuan seni babanın yanına götürüyorum. "Stress ve heyecan vücuduma yavaş yavaş yayılıyordu. Şimdiden avuç içlerim terlemeye başlamıştı.Onunla karşı karşı geldiğimde ne yapacaktım? Ne söyleyecektim?Hiç bir fikrim yoktu. Ama artık karşılaşma zamanı geldi de geçiyordu. 17 seneyi nasıl telafi edecektik bilmiyordum ama kesin olarak bildiğim tek şey vardı.
Yıllardır baba diye tanıdığım adamdan, çok daha iyi baba olacağı kesindi.
Uzun bir süre boyunca ne o konuştu ne ben! Komutan bir ara konuşmak için nefes alıp hazırlanmıştı ama sonra benim buz gibi suratımı görünce vazgeçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN
AçãoSoğuk bir nefes kulağımdan esip geçti. "Sobe küçüğüm. "Hayır bu imkansız! Bu kadar erken olamaz. Ondan kilometrelerce uzaktaydım! Tiz bir kahkaha. Bu sesi nerde olsa tanırdım. Bu oydu bulmuştu beni.Boğazımı sıkarak "Hatırladın mı beni?"Küfür ede...