Tanıdık bir çift kuzguni harelerle karşılaşmıştım. Bu yüzü ve bu gözleri nerde olsa tanırdım.
Şokla dona kalırken zihnimde tek bir soru dönüp duruyordu.
Burada ne işi var?
Baran...
Bir hışımla arabadan indim. Şimdi karşı karşıyayız. Sert tepkimi ortaya koyacakken duraksadım. Çünkü o pürüzsüz ve keskin çene hatları bu kez yara bere içindeydi. Üstelik üstü başı da pek düzgün olduğu söylenemezdi. Kollarını dolayarak titremesini durdurmaya çalıştı. Korkmuşa benziyordu.
Dayanamayıp"Sen kafayı mı yedin? Niye arabanın önüne atlıyorsun?" Şaşkınca ağzını açarak söze girdi. "Deli gibi süren sensin?"
İkide bir ormana bakıp durması beni fazlasıyla germişti. "Neden ikide bir ormana bakıp duruyorsun?" Cevap vermeyip öylece yüzüme bakındı.
O bilindik kötü hissiyat yayıldı bedenime. Neler oluyor? Bir şeyler döndüğü kesin! Bir şeylerden kaçıyordu. Ya da birilerinden...
Gerisin geri kaçmaya çalışırken" Dur! Nereye? " Geri dönüp yüzüme bakındı. Söylemek söylememek arasında gidip geliyordu." Be - Benim gitmem lazım. "
Ona doğru yürüyerek" Neler olduğunu söylemeden gidemezsin! " Bu kez başını iki yana sallayarak" Benimle güvende değilsin! Şimdi burada olurlar. "Daha da yaklaşarak" Kimler? "
Şimdi daha da yakındık. Patlamış dudağını aralayarak" Beni sevmeyen bir kaç adam. "
Ormanda kopan tufanla beraber başlarımızı çevirmiştik. Birileri geliyor. Başımı Baran'a çevirerek" Benimle gel! "Anlamayan bakışlarla beni süzdü." Hayır olmaz ! "
" İyi sen bilirsin! Nadir de olsa insafıma denk gelmiştin. Üzücü... " Sözlerimi bitirip arabaya yöneldim. Bindiğimde ise gözden kaybolmak üzereydi.
Ağaçların arasında bir hareketlilik belirince ister istemez bütün dikkatimi oraya verdim. Görüntü biraz daha netleşince neler olduğunu daha iyi kavramıştım. Öylece onları izlemeye koyuldum.
Üç kişiydiler. Baştan aşağı siyah giyimlilerdi ve epey de iri yarıydılar. Baran acaba neden onlardan kaçıyordu?
Adamlar, Baran'ın kaçtığı yöne doğru koşmaya başlamışlardı. Doğru tahmin... Şuan yardım etmek, etmemek arasında gidip geliyordu bünyem. Hacer Teyze geldi o an aklıma. Baran'ın oğlu gibi seviyordu. Bunu ona yapamazdım. Kararımı vermiştim. Bu duruma el koyuyorum.
Ayağım gaz pedalına abandı istemsizce. Görünürüme giren adamlar Baran'ın yakalamak üzereydi. Ayağımı gazdan çekmeden direk üzerlerine sürdüm. Beni fark etmişlerdi, son anda kurtuldular. "Bu son kaçışınız!"
Çantama uzanıp silahımı elime almıştım. Arabayı geriye sürüp onları görüş alanıma soktum. Karar değişikliği ile bir hışımla dışarıya çıktım. Silahımı doğrulttuğumda üçü de şaşkındı.
"Bu piçin sevgilisi varmış. Baksana kurtarmaya geldi."
Baran yerden doğrulup yanıma ulaşmıştı. Gözlerimi adamlardan ayırmadan "Hemen arabaya bin!"
Birden adamlar kahkahalara boğuldu. Bu beklediğim bir şey değildi. Karşımda korkmuş üç adam bekliyordum. En sağda yaşlı olan söze girdi. "Borcunu ödemeden arabaya binemez!" Belli oldu meğer tefecilerden kaçıyormuş.
"Çocuklar! Parayı verin öyle gidin!" Bu kez en soldaki konuşmuştu, sözlerine devam etti. "Hey küçük kız! O oyuncağı yere bırak.!" Daha adamın söylediklerini sindiremeden Baran eğildi kulağıma. "Sen delirdin mi? Bu adamlar kasıklarının patlattığın o sarhoş adama benzemez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN
ActionSoğuk bir nefes kulağımdan esip geçti. "Sobe küçüğüm. "Hayır bu imkansız! Bu kadar erken olamaz. Ondan kilometrelerce uzaktaydım! Tiz bir kahkaha. Bu sesi nerde olsa tanırdım. Bu oydu bulmuştu beni.Boğazımı sıkarak "Hatırladın mı beni?"Küfür ede...