"Biraz hızlı ol Sehun, eve geç kaldım. Bayan Park bugün oğlunun yanına gidecekti. Aquamarine yalnız kalmıştır."
Ders biteli yirmi yedi dakika oluyordu ama biz daha yeni çıkıyorduk çünkü dün gece Sehun ile beraber yaptığım ödevi teslim etmem gerekiyordu ama hocayı hiçbir yerde bulamamış ve ödevimi verememiştim. En son okuldan çıkarken hocayı arabasına binerken görmüş, sesimin çıktığı en yüksek desibelde seslenmiştim.
"Daha ne kadar hızlı yürümem gerekiyor Jungkook? Yürüyorum ya işte."
"Bacakların benimkilerden uzun Sehun. Benden daha hızlı yürümen gerekiyor."
"Benim acelem yok."
"Ama benim var," diyerek itiraz ettim. Söylene söylene otobüs durağına geldiğimizde otobüs yeni gelmişti. Hızlıca binerek Sehun'a bakındım ama otobüste değil gibiydi.
"Sehun," diye seslendim ama kimse cevap vermemişti. Arkama baktığımda Sehun daha yeni biniyordu otobüse. Soran gözlerle ona bakmaya başlayınca, "Telefonumu düşürdüm yere," dedi. Başımı sallayıp yan tarafımdaki direğe uzun ve kemikli parmaklarımı sardım. Şoför ani bir fren yaptığında düşmek istemiyordum çünkü.
"Jungkook."
"Efendim," diyerek Sehun'a döndüm.
"Köpeğini de al yanına. Dışarı çıkalım biraz."
"Bakarız."
Eve geldiğimizde Bayan Park kapının önünde Aquamarine ile bekliyordu. Bayan Park beni fark ettiğinde başımla hafifçe selam verip önünde eğildim.
"Biraz daha gecikseydin Jungkook hiç istemesem bile köpeğini yalnız bırakacaktım."
"O zaman teşekkürler Bayan Park."
"Önemli değil Kookie. Neyse ben gidiyorum, görüşürüz sonra."
Başımla onaylayıp yere eğildim. Aquamarine'in başını okşadıktan sonra Sehun'a seslendim ve bahçeye girerek güllerime bir göz attım. Sabah sulamıştım.
Pantolonumun cebinden anahtarımı çıkartıp anahtarı iki kez çevirdim. Evde değilken kilitlemekten başka şansım yoktu. İçeriye girdikten sonra sırt çantamı köşeye bıraktım ve odama doğru yürümeye başladım. Üstümü değiştirecektim. Üstümdeki hırkayı çıkardığımda Sehun pat diye daldı odama.
"Kapı çalmayı öğrenmelisin Sehun."
"Kendi evin gibi hisset dedin. Ben de sen ne söylediysen ona uyuyorum Kook."
Sehun'a laf yetiştirmek gerçekten zordu.
"Seni vuracağım bir gün."
Sehun kendisini yatağıma atıp, "O günü iple çekiyorum," dedi. Başımı sağa sola sallayıp dolabımdan siyah pantolonumu, beyaz, ince kazağımı ve kolları dirseklerime kadar gelen siyah tişörtümü çıkarttım.
Sehun'a dönüp baktım ama bu odadan çıkmaya niyeti yok gibi görünüyordu. Çıkarttığım kıyafetlerimi alarak dün Sehun'un kaldığı odaya girdim ve kapıyı ardımdan kilitledim. Üstümü giyinirken Sehun'un odaya pat diye dalmasını istemiyordum çünkü. Üzerimden çıkardığım kıyafetlerimi katladım ve kendi odama götürüp dolabıma yerleştirdim.
"Size uğrayacak mıyız yoksa böyle mi gideceksin?"
Sehun üstündeki beyaz gömleğe ve siyah pantolona bakıp düşünmeye başladı.
"Böyle iyiyim bence."
"Sen bilirsin, neyse çıkalım," dedikten sonra odadan çıkarak aşağı inip anahtarlarımı cebime koydum ve Aquamarine'e seslendim. Ses gelmeyince endişelenmek yerine salona geçip oturdum. Birazdan gelirdi, bir tokayla birlikte. Bu dafa hangi renk olacağını merak ediyordum sadece. Mor veya kırmızı olabilirdi. Sehun da yanıma gelerek, "Neyi bekliyoruz?" diye sordu.
"Aquamarine'i," dedim. "Yine toka çalmaya gitmiştir büyük ihtimalle."
"Jungkook evinde hırsız besliyorsun."
"Ne yapayım? Aquamarine'i sokağa mı atayım?"
Sehun cevap veremeden Aquamarine'in sesini duydum. Koşarak önüme geldi ve mavi tokayı yere bıraktı.
"Sanırım tüm renkleri tamamlayacak Jungkook."
"Öyle galiba. Her neyse, onur konuğumuz da geldiğine göre artık çıkabiliriz Sehun," diyerek ayaklandım. Aquamarine için tasma almadım çünkü evden dışarı çıktığımız zaman yanımdan asla ayrılmıyordu.
Evden çıktığımızda Aquamarine koşarak bahçeden çıkan Sehun'un yanına gitti. Ben de evin kapısını kilitleyip yanlarına doğru yürüdüm. O sırada genç bir kız bize doğru yürüyordu.
"Her gece odamı gözetlemenden anlamalıydım tokalarımı senin çaldığını!"
Kızın dedikleri tuhaftı. Ne oda gözetlemesinden bahsediyordu? Ben evden bile çıkmazdım geceleri.
******
Sonraki bölüm aksiyon geliyor vuhuuu.
Son olarak size Sehun ve Jungkook resmi bırakıyor ve gidiyorum ldkdjdj
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aquamarine
FanfictionJeon Jungkook, heterokromi iridium hastalığına sahip evcil köpeğinin her gün ona getirdiği tokaların sahibine kalbini kaptıracağını nereden bilebilirdi ki? • heterokromi iridium: Bir canlıda iki farklı renkte gözün bulunması.