Kız sertçe tokadını suratıma yapıştırınca Aquamarine havlamaya başladı. "Seni sapık! Bir de utanmadan tokamı bileğine mi takıyorsun!" O an kızın söyledikleri değil de farklı iki göz rengi dikkatimi çekti. Aquamarine'in gözleri gibiydi. Biri yeşil biri mavi.
"Jungkook?"
Sehun bana seslendiğinde hâlâ kızın gözlerine bakıyordum. Endişelenmiş olmalıydı çünkü ikimiz de böyle bir şey beklemiyorduk.
"Demek adın Jungkook. Sana beni gözetlemenin ne demek olduğunu göstereceğim!"
Kız telefonunu çıkardığında kafamı sağa sola sallayıp dikkatimi topladım.
"Ne sapığından bahsediyorsunuz?"
"Şimdi de inkar etme sakın! Derdini polise anlatırsın!"
Sehun da tuhaf bakışlarla ikimizi izliyordu. Kız arkasını dönüp bir yere yürümeye başladığında bileğini yakalayıp sıkıca tuttum. Beni sapıklıkla suçladığı yetmiyormuş gibi bir de polise haber verecekti. Onunla uğraşamazdım. "Bakın hanımefendi, neyden bahsettiğinizi gerçekten bilmiyorum," dediğimde kız tuttuğum kolunu çekip sol bileğimi havaya kaldırdı ve bileğime takılmış olan siyah tokayı gösterdi.
"İşte bundan bahsediyorum!"
"Siz olayı yanlış anlamışsınız," diyerek bileğimi kendime çektim.
"Nesini yanlış anlayacağım? Her şey ortada. Utanmıyor musun kendinden?"
"Utanmıyorum çünkü utanılacak bir şey yapmadım. Ayrıca tokanız bileğimde çünkü köpeğim birkaç gündür her gün eve toka getiriyor. Kimin olduğunu veya Aquamarine'in nereden getirdiğini bilmediğim için geri veremedim."
Sözlerimi bitirdiğimde kız bir hâlâ havlamaya devam eden köpeğime bir de bana baktı. Ardından sol kaşını havaya kaldırıp, "Sana neden inanayım?" dedi.
"İnanmıyorsanız, yarın evinizde bekleyin ve köpeğimin sizin tokanızı çaldığını kendi gözlerinizle görün."
Kız, "Yalan söylüyor gibi görünmüyorsun," dediğinde onaylar biçimde kafamı salladım.
"Çünkü doğru söylüyorum."
Kız şüpheci bir tavırla bana bakmaya devam etti.
Kız, "Yine de sana hâlâ inanmıyorum," dediğinde başımı onaylar biçimde salladım ve konuştum.
"Orası size kalmış, tercih sizin."
Sehun uzun süren sessizliğinin ardından parlayan gözleriyle konuştu.
"Bu akşam size gelelim Jungkook'la beraber. O zaman Jungkook'un masum olduğunu kanıtlamış oluruz."
"Olmaz! Tanımadığım insanları evime almam!"
Kız sertçe söylediğinde sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Ne ona tamam diyordu ne de buna.
"Şuna ne dersiniz bayan..."
"Destiny."
Kızın adının İngilizce olması biraz şaşırtıcıydı ama o kadar da fazla şaşırılacak bir durum yoktu. Zaten aksanı bizimki ile tamamen aynı değildi.
"Evinize gelmemize gerek yok, sadece akşam evinizin yakın bir çevresinde beklesek de olur."
"Size neden güveneyim?"
Destiny denen kız bunu üçüncü kez söylemişti ve usanmaya başlamıştım artık. Ama birkaç saniye düşününce gayet mantıklıydı dedikleri. Birden tanımadığı iki erkek gece evinizin yakınlarında buluşalım diyordu, ayrıca her gece kendisini gözetleyen bir sapık varken. Aslında gayet mantık kokuyordu sözleri.
"İstersen yanında herhangi bir kız arkadaşını da getirebilirsin veya birden fazla. Nasıl güvende hissedeceksen."
"O zaman akşam sekiz buçuktan sonra biraz ilerideki parkın önünde buluşalım ama yanımda arkadaşımı da getireceğim."
"Sorun değil, gidiyoruz o zaman," dedikten sonra Sehun'a dönerek gidelim manasında ufak bir baş hareketi yaptım. Destiny ile zıt yönlere yürüdük ikimizde. Biraz uzaklaştıktan sonra arkamı dönüp bakma ihtiyacı hissettim. Arkamı döndüğümde Destiny'i de bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde iki farklı göz rengi beni büyüledi.
"Jungkook?"
Sehun'un sesiyle ona döndüm.
"Efendim."
"Aquamarine kızın peşinden gidiyor. Sanırım gözleri bir tek sana çekici gelmedi," diyerek kocaman bir kahkaha attı. Hemen arkama dönerek Aquamarine'e seslendim. Sesimi duyunca önce dönüp bana baktı sonra yanında ayakta dikilen Destiny'iye baktı, ardından bana doğru koşmaya başladı. Köpeğim ne olursa olsun beni bırakmazdı. Konuşamıyordu belki ama biz anlaşmayı başarıyorduk.
*****
Ben ne yazıyorum msksjdjdb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aquamarine
FanfictionJeon Jungkook, heterokromi iridium hastalığına sahip evcil köpeğinin her gün ona getirdiği tokaların sahibine kalbini kaptıracağını nereden bilebilirdi ki? • heterokromi iridium: Bir canlıda iki farklı renkte gözün bulunması.