Selena'dan
Darmadağınık saçlarımı toparlamaya çalışıyordum bol aralıklı parmaklarımla. Olmuyordu. "Bugün çıkıyorsun." dedi Justin heyecanla bana bakarken. Zoraki bir gülümsemeyle karşılık verdim ona. Anlamış mıydı acaba? Eve gitmek istemiyordum, çünkü ev bir sürü anı demekti. İyi şeyler düşünmeye çalışmalıydım, bunu boşvermeliydim. "Justin," dedim merakla. "Arkadaşlarım ne yapıyor?" Justin bir şey söylememek ister gibi etrafta gezdirdi gözünü. "Hiç," dedi. "Oturuyorlardır." olumlu anlamda başımı salladım. Bir şey sakladığı çok belliydi. Yine de bununla uğraşacak hâlim yoktu. Kendimi yorgun hissediyordum, solmuş gibi bir şey.
Masanın üzerindeki telefonumu elime aldım ve biraz internette gezinmeye karar verdim. Bir kaç yoruma göz gezdirdim. Selenator sayfaları daha ben çıkmadan "Selena bugün hastaneden çıkacak!" haberlerini yayıyordu etrafa. Oflamayla karışık derin bir nefes aldım. Justin "Ne oldu?" dedi yanıma yaklaşıp. "Hiç," dedim onun yaptığı gibi. "Oturuyorum." Justin güldü. "Bak eğer onları merak ediyorsan, iyiler ve-" lafını böldüm. "Justin, bak konu bu değil." yüzünü bana yaklaştırdı. "O zaman ne?" ofladım. Ellerimi tuttu. "Bak, iki haftaya yakın bir süredir buradasın ve benimle hiçbir şey paylaşmıyorsun Selena. Bak, ben sadece-" sinirle derin bir nefes aldım. "Bak anlamıyorsun!-" lafımı sakin bir sesle böldü. "Anlat o zaman?" tuttuğum ellerini ittim. "Odadan gider misin?" Justin tip tip suratıma bakıyordu. "Lütfen." derin bir nefes aldı. "Pekâlâ."
Odayı terkederken ardından bir küfür savurdum. "Piç." telefonumu tekrar elime aldım ve bir şarkı açıp dinlemeye başladım. Amy Winehouse dinliyordum. Keşke dedim. Ben de bu kadar özgür olabilseydim. Gözlerim kapalı, ellerim boşta, sanki tek yapmam gereken onu duymakmış gibi nefes dahi almadan dinliyordum. Kendime hakim olamamış ve "No! No! No!" diye bağırmaya başlamıştım odanın içinde. Neden bağırdığıma bakmak için gelen Psikolog, Winehouse dinlediğimi görünce gülümseyip yanıma oturdu. "Güzel şarkı." dedi tedirginlikle. Sanki, yanlış bir şey söylemekten korkar gibi bir hâli vardı. Hiçbir şey söylemeden, sadece sesini biraz daha açarak dinlemeye devam ettim. "Amy sever misin?" sinirle kapattığım gözlerimi açtım. "Çeneni kaparsan severek dinleyebileceğim!" gücenmiş bir şekilde biraz geriledi.
Şarkının kaçırdığım kısmını geri aldım ve sanki birilerine haddini bildirmemişim gibi, gözlerimi kapayıp dinlemeye devam ettim. Şarkı bittiğinde gözlerimi açtım ve karşımda dudaklarını kemiren bir Psikologla karşılaşınca gülmeden edemedim. "Çok mu streslisiniz psikolog bey?" deyip alayla gülünce o da gülümsedi. "Bak Selena, koskoca psikoloğu bile ne hâllere getirdin!" deyince ikimiz de güldük. "Koskoca bir psikolog mu dedin? Hemen strese sokmalıyım!" dediğimde bu sefer kahkaha attık. Psikologla kahkahalarımızın arasından içeri Justin girince sinirle dudaklarımı kemirmeye başladım. Psikolog gülümsedi. "Senin Selena'n da bu mu?" deyince gülümsemeden edemedim. "O zaman ben de koskoca psikolog mu oluyorum?" gülümsedi. "Yani, olabilir." yine kıkırdadığımızda Justin ne olduğunu kavramaya çalışıyordu. "Nasılsın?" dediğinde inatla ona cevap vermemek için psikoloğa geri döndüm. "Adın ne?" Psikolog gülümsedi. "Lucas." kaşlarımı havaya kaldırdım. "Güzel isim." Justin'in sabır dilenmelerini duyuyordum.
"Peki kaç yaşındasın?" gözünü yerden kaldırıp bana çevirdi. "23" şaşırmış bir yüz ifadesiyle bağırdım. "Hey! Yenisin sen o zaman!" olumlu anlamda başını salladı. "E o zaman koskoca psikolog olmuyorsun ki!" dediğimizde ikimiz de kahkaha attık. Justin'in "Selena!" diye seslenişlerini duymazdan gelip konuşmaya devam ettim. "Neden psikologluğu seçtin?" gülümsedi. "Senin psikoloğun olmak için." kahkaha attım. "O zaman yanlış yoldasın dostum. Çünkü menajerim olmak daha iyi bir fikir olabilirdi." dediğimde ikimiz de kahkaha attık. Justin hâlâ bilmem kaçıncı kez bana "Selena!" diye sesleniyordu normal bir tonda. "Ya biliyor musun ben-" Justin'in "SELENA!" diye bağırmasıyla umursuzca kafamı ona çevirdim. Normal bir ses tonunda "Ne var?" dediğimde sabır dilendi. "Neden böyle yapıyorsun?" anlamamazlıktan geldim. "Ne yapıyorum?" oflayarak saçlarını karıştırdı. "Ne olduğunu çok iyi biliyorsun tüm bu-" lafını böldüm. "Hayır saçlarını ben karıştırmıyorum! Görmedin mi, az önce kendin karıştırdın." sonrasında Psikoloğa döndüm. "Sen de gördün değil mi Lucas?" Lucas tarafsız bir şekilde "İstersen Justin'le gerçek konunuz hakkında konuş." sonrasında eğilip kulağıma fısıldadı. "Hem böylece belki onunla da Amy dinlersin."
Gülümseyerek Justin'e döndüm. "Benimle şarkı dinler misin?" ne olduğunu anlamazca bana bakarken olumlu anlamda başını salladı. "Tabii, kimi?" gülümsedim. "Winehouse." Justin yatağa oturduğunda "Hayır!" dedim ve ikisi de merakla bana baktı. "Lucas, sen koltuğa geç. Justin, sen de yanıma yat." İkisi de gülümseyerek dediklerimi yaptıktan sonra Justin'in omzuna yaslandım, biraz daha gevşesem uyuyacak gibiydim. "Stronger than me?" dediğimde olumlu anlamda başını salladı Justin. Şarkıyı açıp eski uyku pozisyonuma geri döndüm. "Selena," dedi Justin. "Sence Amy de bir hastane odasında sevgilisi ve psikoloğuyla hayran olduğu kişiyi dinlemiş midir?" 'bilmem' der gibi kafamı salladım. "Belki dinlemiştir, belki de dinlememiştir." elimi tuttu. "Aslında şarkı sözlerinde dün gece ne yediğine kadar bahsediyor, eğer böyle bir şey olsa bahsederdi değil mi?" olumlu anlamda başımı salladım. "Yani, bahsederdi herhalde ama ya şarkı yazamayacağı günlerde yaşadıysa bunu? Yarını olmayan günlerde yaşayıp da ertesi gün 'Dün psikoloğum ve sevgilimle hastane odasında hayran olduğumu kişiyi dinledim.' diyemiyorsa?"
Justin'in gülümsediğini hissettim. "Ama biliyor musun," dedi. "Sen bugüne sahipsin ve bunu şimdi yapabilirsin." gülümseyip Lucas'a döndüm. "Bize bir kağıt ve kalem getirebilir misin?" Lucas gülümseyerek "Aslında görevim bu değil ama seve seve." deyip odadan kağıt kalem almak için çıktı. Justin hüzünlü bakışlarıyla bana döndü. "Ve ben de bugüne sahibim, ve eğer yarın olmazsa diye, hatırlıyorsundur yarın hiç olmayacakmış gibi yaşa, ve ben seni her şeye rağmen seviyorum Selena. Ve her şeye rağmen sevmeye de devam edeceğim." Onu yatağa iyice yatırıp göğsüne başımı koydum. "Ben de eğer yarın olmazsa diye, bugünü yaşamak istiyorum. Ve seni çok seviyorum, sevgilim."
Okuyanlar ben iki hafta bunu mu bekledim diyebilir, sorey
Arkadaşlar cidden Lise 1 olmanın verdiği sorumluluk mu diyeyim boku yedik mi diyeyim bilemiyorum ama anladınız siz ya, zor işte.
Lütfen 1-2 hafta daha tolerans gösterin. Söz veriyorum her şeyi düzene sokacağım.
Sizleri seviyorum ve kısa olduğu için özür dilerim.
Bis später💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE WAY I LOVED YOU |•JELENA•|
FanfictionBen neler olacağını beklerken Kâhin Halsey, elime bakmaya başladı. "Uzun süre önce bir erkek tarafından çok büyük bir hayal kırıklığına uğramışsın. Bu, genç bir erkekmiş. Bir dakika, bu erkek tarafından iki kişi, iki kadın hayal kırıklığına uğramış...