~Ertesi Gün~
Gözlerimi açtığımda kendimi Justin'in yanında uyuyakalmış biçimde buldum. Tanrım lütfen bu da saçma rüyalardan biri olmasın! Yataktan kalkacaktım ki üzerimde bir el hissettim; Justin. Justin'in kolunu yavaşca kaldırmaya çalışırken bir şeyler mırıldandığını duydum. "Imm... Sen bittin Selly." Ben bu rüyasında ne görüyor? Havalarına girmişken birden kahkaha atmaya başladım. Tanrım! Justin bana oyun oynamıştı! Ben gıdıklanmaktan yataktan aşağıya düşerken Justin de benim gibi kahkaha atıyordu. Ben yerde can çekişirken Justin'in kolundan tuttum ve onu aşağıya çektim. Justin üzerime düştüğünde nefesim kesildi. Sanırım biraz fazla ağır! Gözlerimi Justin'in gözlerine çevirdiğimde göz bebeklerinin neredeyse gözünü aşacağını farkettim. Böyle çok sevimli duruyordu. Tıpkı çocukluk fotoğraflarımızdaki gibi. Yalnız işin garip yanı Justin de nefes almıyordu?
Justin'den...
Selena'yı gıdıklarken birden kendimi Selena'nın üzerinde buldum. Heyecandan nefesim kesilmişti. Ve onun da. Sanırım biraz fazla ağırım. Ben onun kusursuz yüzüne bakarken birden gözlerini gözlerime çevirdi. Kestane rengi gözleriyle gözlerimi o kadar ince bir detaya bakar gibi yavaşca inceliyordu ki, sanki benim ona baktığım gibi bakıyordu. Ama hayır, ben onun en iyi arkadaşıydım. Sonsuza kadar...
Selena'dan...
Kahvaltıya indiğimde Taylor ve Demi ağızlarındakilerden dolayı konuşamıyordu bile. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Taylor bana bir kağıt uzattı. İddiaya girdik. Kim ağzında daha fazla minik domates tutarsa, kaybeden ifşasını okul dolabının kapağına asacak! Bir gün boyunca! Kağıdı okuduktan sonra göz devirip sandalyeme oturdum. Tabakta kalan son kaşar dilimine baktım. Tam çatalımı uzatacaktım ki Justin kaşara çatalını batırdı. Hızlıca çatalımı kaşara batırdığımda kaşar bir bana bir Justin'e gidiyordu. Gözlerimi kısıp Justin'e baktığımda Justin de bana öyle baktı ve mücadele başladı. "Hayır o benim!" Justin bağırdı. "Çok beklersin." dudağım kıvrıldı ve hızlıca kafamı kaşara doğru uzatıp onu yuttum. Justin sinirle bana baktıktan sonra mutfağa gidip bir kâse dolusu kaşar getirdi. Ve hepsini gözümün önünde yedi. Üstelik bir tane bile vermedi! Off, off...
Okula gitmek için hazırlandığımda Taylor yeni aldığı lip balm'ı deniyordu. "Denemek ister misin?" diye bana uzattığında "Neyli?" diye sordum. "Vişne ve elma." burun kıvırdım. "Şeftalili lip balm'ımı tercih ederim." Taylor göz devirip hazırlanmaya devam etti. Ben de lip balm'ımı sürüp saçımla biraz uğraştıktan sonra okula gitmek için Taylor'ın arabasına bindik. Taylor yolda karşısına kedi çıkınca arabayı hızla fren yaptı ve omzumu hızla cama çarptım. O kadar acımıştı ki okula gidene kadar olduğum yerde sızlandım. Okula girdiğimizde Demi dolabına gözlerini şaşı yapıp dil çıkardığı fotoğrafını yapıştırdı ve günün gündemi de buydu. Ben dolabımdan cetvelleri alırken Louis yanıma geldi. Bir süre omzuma baktıktan sonra kıkırdadı. "Gece biraz uzun sürmüş galiba." ne dediğini anlamaya çalışırca kaşlarımı çattım. "Ne diyorsun?" tek kaşını kaldırdı. "Omzun diyorum. Justin ile arkadaş olduğunu sanırdım Sel. Sadece arkadaş..." omzuma dokunduğum an neredeyse inledim. Morarmış olmalı... "Ha, o mu hayır Louis! Bugün Taylor arabayı hızla durdurunca cama çarptım. Hem nereden çıkarttın Justin ile öyle bir şey yapabileceğimizi? Lütfen, bir daha böyle bir şey duymak istemiyorum!" dedim ve dolabımın kapağını hızla kapatıp hızla sınıfa girdim.
Ders Geometri! Ah, Tanrım neden? Derste uyurken Justin beni dürttü. Ben "Ne oluyor?" der gibi kafamı kaldırdığımda Bayan Jonas beni işaret etti. "Evet Gomez, neden bu sorunun cevabını sen vermiyorsun?" tahtaya baktım ve ne yazdığını anlamaya çalıştım. Bir kaç şekil vardı. Onları bir yerden tanıyor gibiydim. Bir de sayılar ve sonlarındaki yuvarlaklar. Sanırım kolaydı. "Tabii." dedim ayağa kalkıp. Bayan Jonas tek kaşını kaldırdı. "Tahtaya buyur lütfen." dediğinde temkinli bir şekilde tahtaya ilerledim. Bir süre tahta, Bayan Jonas ve ben bakıştık sonra sorumu sordum. "Ne yapacağım?" "Kare ve Dik üçgenin birleştiği noktadaki açının diğerlerinden neden daha büyük olduğunu açıklayacaksın." Tahtaya baktım. Kare ve Dik üçgenin birleştiği noktayı bulduğumda yuvarlak için aldım. Sonra da diğer açı denen yerlerdeki köşeleri yuvarlak içine aldım. "Imm... Çünkü bakın bu nokta *kare ve dik üçgenin bileştiği noktayı işaret eder* yani açı yarım daire oluşturuyor. Ama diğerleri çeyrek. Yani bu ikisinin birleşimi diğerlerinin iki katı?" Bayan Jonas bana baktı. "Evet, doğru ama daha detaylı ve mantıklı bir açıklama yapabilecek olan var mı?" dediğinde bir kaç kişi parmak kaldırdı ve ben somurtarak yerime geri oturdum. Kendi kendime söyleniyordum. "Hadi ama o kadar uğraştım hiç değilse bir aferin diyebilirdi. Neresi eksik ki sanki? Alt tarafı olaya sayıları katmadan açıklama yaptım! Doho dotoylo vo montoklo oçoklomo yopobolocok vor mo? Mankafa!" Justin kıkırdadı. "Boşver onu her Geometri dersinde uyuyan birine göre fazlasıyla iyiydin." gülümsedim. "Çikolata mı, çilek mi?" "Karamel desem?" dediğinde "Evet!" diye neredeyse bağırdım. "Bekle bizi karamelli süt!"
Teneffüs zili çalmıştı ve kantinde karamelli sütle aşk yaşıyordum. Justin omzuma vurdu ve acıyla inledim. "Özür dilerim. Özür dilerim. Çok acıyor mu? Krem falan getireyim mi? Bir şey ister misin?" yanımızdan geçen Louis sinsice gülümsedi. "Öp de geçsin!" Louis'e göz devirdim. "Selena ben gerçe-" Justin'in gözlerinin içine baktım. "Önemli değil. Hem bak geçti bile." deyip omzuma dokunduğumda çığlık atmamak için dişlerimi sıkıp zorla gülümsedim.
Bu bölümde bit-ti.
Bu sefer uzun tutmayacağım.
Seviliyorsunuz.
Mel'e good bye deyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE WAY I LOVED YOU |•JELENA•|
Fiksi PenggemarBen neler olacağını beklerken Kâhin Halsey, elime bakmaya başladı. "Uzun süre önce bir erkek tarafından çok büyük bir hayal kırıklığına uğramışsın. Bu, genç bir erkekmiş. Bir dakika, bu erkek tarafından iki kişi, iki kadın hayal kırıklığına uğramış...