1.1

192 21 21
                                    

Bugün okul gezisi vardı ve ne yazık ki birkaç sınıf beraber gidecektik. Okul otobüsüne bindiğimde Justin'in yanında kuzeni Marty'nin oturduğunu farkettim. Somurtarak 'nereye oturabilirim?' diye bakarken bir kişinin omzuma dokunmasıyla sıçrayarak arkamı döndüm. "Merhaba istersen yanıma gelebilirsin?" olumlu anlamda başımı sallayıp yanına oturdum. Elini uzattı "Ben Zedd" elini sıktım. "Ben de Selena." biraz konuştuktan sonra müzik dinlemeye karar verdim. Kulaklığımı ve telefonumu çıkarıp bir müzik seçtim. Kelly Clarkson- Heartbeat Song. Zedd uzun süredir boş boş camdan dışarı bakıyordu. Kulaklığı çıkarıp dürttüm. Şaşkınlıkla kafasını çevirdi. "Dinlemek ister misin?" deyip kulaklığın birini ona uzattım. Teşekkür edip kulaklığı kulağına taktı. Şarkıyı bir kaç kez daha dinledikten sonra geldiğimizi farkettik ve otobüsten indik.

"Evet çocuklar akvaryuma geldik blah blah blah." İkili gruplar oluşturmamız gerekiyordu ve Justin kuzeniyleydi. Ben de Zedd ile grup olmaya karar verdim. Akvaryum boyunca pek konuşmadık genellikle yaptığımız şey şu oluyordu; balığın yüz ifadesini taklit ediyor ve komik cümleler kuruyorduk. Gezi bitiminde Zedd ile vedalaştık ve otobüste birbirimize numaralarımızı verdik. Eve dönüşte okulun bahçesine bıraktığım bisikletimle biraz tur attım. Aslında arabam da vardı ama bisikletimi daha çok seviyordum. Çünkü arabada senin bir katkın olmuyor ama bisiklet sürerken her şey senin elinde. Sanki pedallar onları yönetmeni bekleyen kulların gibi, ve bu harika. Ormanın içine girdiğimde biraz yavaşladım. Arkadan birinin geldiğini anladım. Justin. "Merhaba!" dedi benim gibi yavaşlayarak. "Merhaba!" dedim. "Yeni arkadaşın nasıl?" dediğinde 'bilmem' anlamında dudağımı büktüm. "Sonsuza kadar arkadaşım nasıl?" diye sorduğumda öyle bir baktı ki bir an beni bisiklete çivileyecek sandım. Sorusuna cevap vermediğim ve onunla takılmadığım için bu kadar sinirli olması gerçekten sinir bozucu. Her neyse Justin ile ormanın yarısına kadar gidip geri döndük. Pek konuşmadık. Bir şu başta ki muhabbet, bir de kuru "hoşçakal".

Aslında onun bazen de şu kız için üzüldüğünü düşünmüyor değilim. O kız her kimse -Justin'e ne dersem diyeyim söylemedi- Justin'i üzmeye hakkı yoktu. Sonuçta Justin'in de bir kalbi vardı ve bu kadar umursuz ve kör davranması sinirlerimi bozuyor. Justin için bir şey yapmam gerekiyordu. Onu bu hâlde görmek canımı acıtıyordu. Aklıma gelen fikirle Kâhin Halsey'i aradım. Telesekreter çıkınca ona "Selena Marie arıyor de" dedim. Halsey'e durumu anlattığımda beni yarın orada beklediğini ve özlediğini söyledi. Ben de onu özlediğimi söyleyip telefonu kapattım. Madem Justin söylemiyordu, ben de o kızın kim olduğunu kendim bulacaktım.

Ne kadar da saçma bir bölüm.

Ve kısa.

Ne ka güzel ne ka güzel

Neyse öpüldünüz.

Aklım o kadar karışık ki kafayı yiyeceğim.

THE WAY I LOVED YOU |•JELENA•| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin