0.7

223 21 6
                                    

~1hafta sonra~

Gün aydınlanmaya başlamıştı ve ben hâlâ uyuyamıyordum. Laptobumu yatağın diğer tarafına bırakıp su içmek için ayağa kalktım. Pembe ev terliklerimi ayağıma geçirip mutfağa geçmek için kapıyı açtığımda karşımda gördüklerimle şok olup kaldım.

"Günaydııın!" Demi, Taylor ve Justin karşımda bana bağırıyordu. Şoku atlatmaya çalışarak "Bu-burada ne arıyorsunuz?" diye sorarken üçünün de neden sürekli sırıttığını anlamıyordum.

Ben kafamı kahvaltı tabağıma gömmüş biçimde zeytinleri yerken Demi konuştu. "Bugün için bir planın var mı?" olumlu anlamda kafamı salladığımda şaşkınlıkla bana baktı. "Ne yapacaksın bugün?" istemsizce kafamı ona çevirdim. "Bir arkadaşımla buluşacağım." Taylor tek kaşını kaldırdı. "Nasıl bir arkadaş o acaba?" sinirle kafamı tabağa geri gömdüm. "Taylor!" Taylor oflayıp bir salam daha attı ağzına. Madison'a sözüm vardı. Bugün öğleden sonra McDonalds'ta yemek yiyecektik. Herkes iyice doyduktan sonra masadan kalktık ve ben geceliğimi çıkarıp üzerime düzgün bir şey geçirmek için odama yürüdüm. Odaya geçtiğimde kapımı yavaşça kapatıp geceliğimi üzerimden çıkardım. Sütyen ve külotla aynanın karşısında duran bedenime baktım. Kilo mu vermiştim? Tartıyı yatağın altından çıkarıp tartıldım. 50. 2 kilo vermişim. Kendimi kutlayarak dolabımdan siyah tayt ve bordo polarımı çıkarttım. Kıyafetlerimi giyindikten sonra saçlarıma fön çektim ve sevinçle odadan çıktım. Ben bahçeye koşarken hizmetçimiz Wendy'nin masayı topladığını farkettim. Bahçede hâlâ Justin ile aynı ortamda bulunmaktan utandığımı belli etmemeye çalışırca bir şekilde onun yakınında olan yerlerden uzak olmaya çalışıyordum. "Annen ne zaman dönecek Selly?" Justin'in söylediği soruya karşı 'bilmiyorum' dercesine ellerimi havaya kaldırdım. "Sanırım bu ayın sonunda döner."

Bizimkilere önemli bir işim olduğunu söyleyip evden çıktığımda arabaya atlayıp şehir merkezine gittim. McDonalds'ta beklerken Madison içeri girdi ve el salladı. Ben de ona el sallayıp ayağa kalktım ve siparişi vermeye gittik. Hamburgerlerimizi ve yanındaki diğer şeyleri masamıza yerleştirip yemeye başladık. Ben hamburgerimin son lokmasını yutkunurken telefonum çaldı.

💙Jus💙

Telefonu sessize alıp yemeye devam ettim. "Eski erkek arkadaşın mı?" kaşlarımı çatıp Madison'a baktım. "Hayır! O, sadece arkadaşım. Hatta; dostum." Madison 'o da olur.' dermiş gibi kafasını salladığında gülmemek için kendimi zor tuttum.

Justin'den

Balonları şişirmekten nefesim tükenmişti ve sesim Demi'nin kız kardeşinden ince çıkıyordu. Son bir kaç balonu daha şişirdikten sonra kendimi 'oh' diyerek koltuğa attım. Sonunda bitti! Taylor'ın boyu uzun olduğu için süsleri yerleştirmeyi o üstlenmişti. Demi de telefondan sürekli yiyecek-içecek siparişi veriyordu. İki saat sonra her şey tamamlanmıştı ama eksik olan bir şey vardı; kıyafetlerimiz! Selena her zaman bir kostüm partisi edasında geçen bir doğum günü partisi istediğini söylerdi ve bu görev de bize düşmüştü. Tüm davetlilere kostüm partisi modunda bir doğum günü partisi olacağını not düşmüş ve kendimize kıyafet almak için üçümüz dışarı çıkmıştık. Selena'nın zaten bir kostümü vardı; Pamuk Prenses Kostümü. Ne kadar çocukça gelse de o bunu çok seviyordu ve bize de bir şey söylemek düşmüyordu. Shawn, Zayn, Harry, Niall, Liam, Louis ve Dylan 7 Cüceler olacaktı. Ben de Prens olacaktım. Taylor, Demi, Gigi, Kylie, Kendall ve Ashley de istekdikleri bir prensesi canlandıracaklardı. Geriye kalan kişilerden ise en dikkat çeken Cameron'ın Hulk olacak olmasıydı. Vücudunun yemyeşil olacağını düşündükçe keyfim gittikçe artıyordu.

Selena'dan

Madison ile vedalaşıp eve gitmek için ayağa kalktım. Arabaya atladığımda telefonum tekrar çaldı. 💙Jus💙 oflayarak telefonu açtım. "Efendiim Juuuss!" kural1: telefonda arkadaşlarının onlarla mecburiyetten konuştuğunu anlamamaları için telefonu açtığında mutlu gibi görün. Gerisi önemsiz! "Sel, eve hırsız girmiş!" bu cümleyi duymamla gaza iyice bastım. "Tamam ben hemen geliyorum. Hemen polisi arayın!" telefonu kapatıp kendime sakin olmamı söyledim ve hızlıca eve ulaştım. Ben arabadan inerken kapıda arkası dönük iki polis gördüm. Derin bir nefes alıp yanlarına gittim. "Hırsızın kim olduğu belli mi?" ikisi de aynı anda arkasını döndü ve kahkaha atmaya başladılar. Luke ve Michael mı? "Siz, siz bana oyun mu oynadınız?" diye bağırdığımda tekrar kahkaha attılar. "Hadi ama gerçekten korkmuştum! Justin nerede?" diye bağırdığımda arkamda birini hissettim. Bir kişi kollarımı tuttu ve halatla bağladı. Ben çığlık atarken bir kişi de gözlerimi bağladı tam onun elini ısıracaktım ki birden güçsüzleşmeye başladım. Gözlerim karardı ve bayıldım...

Taylor'dan

Luke ve Michael görevi başarıyla tamamlamış ve Selena'yı yatağına bırakmışlardı. Demi ile birlikte biraz zorlansak da Selena'yı giydirdik. Ben saçını düzgünce yapayım diye Demi, Selena'nın kafasını tutuyordu. Ben saçı bitirince Demi makyajını yaptı ve ayakkabılarını giydirip onu yatağına geri yatırdık.

Selena'dan

Gözlerimi açtığımda kendimi yatağımda buldum. Ayağa kalkacakken üzerimdeki elbiseyi farkettim. Bu; Pamuk Prenses Kostümümdü. Hemen ayağa kalkıp masadaki takvime baktım ve nasıl unuttum diye başıma vurdum. Bugün benim doğum günümdü! Aynadan kendime bakıp gerçekten de çok güzel hazırlandığımı farkettim. İyi de beni kim hazırlamıştı? Ve en önemlisi; Beni kim giydirmişti? Ben düşüncelerimin arasından kapıyı açtığımda karşımda yedi cüceler gibi giyinmiş dev gibi boylarıyla bizim çocukları gördüm. Sevinçle çığlık atıp hepsine sarıldım. Hepsi aynı şeyi söylüyordu; "İyi ki doğdun Prenses!" ben aşağıya inerken merdivenlerde diğer prenseslerin beni beklediğini farkettim. Her merdiven basamağında birine sarılıyor ve teşekkür ediyordum. Bahçeye çıkarken bahçe kapısının önünde prensi yani Justin'i gördüm. "Elinizi uzatır mısınız lütfen, Prenses?" gülümseyip elimi uzattığı elin üzerine koydum ve beraber bahçeye çıktık. Bahçede çok farklı şeyler de vardı. Mesela Hulk, Cadı, Powerpuff Girls, Spiderman ve daha niceleri. İnanabiliyor musunuz, Ninja Kaplumbağalar bile vardı! Ben bahçe salıncağına oturduğumda Kraliçe; Annem yanıma geldi ve elinde tuttuğu tacı başıma taktı. Alnımdan öptü ve yine aynı cümle; "İyi ki doğdun Prenses!" o kadar mutluydum ki ağlayabilirdim. Her şey o kadar mükemmeldi ki rüya gibiydi ya da masal. Ben hayalimde bile böyle bir şey düşünmemişken... Şimdi anladım galiba hayatımızdaki insanlar çoğu zaman istediğimiz gibi olmuyor. Çünkü isteyebileceğimizden çok daha iyi oluyorlar.

Ayy Selly bu bölümde de duygusal yavrucak oldu. Kıyamam değil kıyarım! Bir kaç bölüm daha ağlatayım yeter :)

Karneniz nasıl geldi? Mükemmel Yazarınız Mel'in ortalaması 93 *_*

Bütün Canısılar yoruma Takdir/Teşekkür/Siktirname hangisini aldığını yazsın.

Canısı kapışması!

(Mel'in psikolojisi bozuldu.)

Neyse Canısılar öpüldünüz.

Mel kaçar.

THE WAY I LOVED YOU |•JELENA•| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin