Justin'le oturmuş resim çiziyorduk. Radyodaki şarkı bitince Justin'e "Tatlım, başka bir kanal açar mısın?" dedim. Justin, tam kanalı değiştirecekken bir şarkı çalmaya başladı radyoda. Ben, bu ritmi biliyordum. Ben, bunu biliyordum. Justin'le birbirimize baktığımızda ikimiz de çığlık attık; radyoda bizim şarkımız çalıyordu. Biz Justin'le oturmuş sanki ilk kez duyuyormuş gibi radyoya bakarken birden kendimi tutamayarak ağlamaya başladım. O kadar, mutlu olmuştum ki. Justin'in de gözlerinin içi gülüyordu. Birbirimize sarıldık. "Başardık Jus," dedim sessizce. "Hayalimizi başardık..."
...
Bugün okulun son günüydü. Hep beraber bir fotoğraf karesinin içinde yer alacaktık. Fotoğraf çok mükemmeldi. Normal gülümseyenler, dil çıkaranlar, el hareketi yapanlar ha bir de elinde pizza dilimiyle fotoğrafla ilgilenmeyen Niall ile harika bir anı ölümsüzleştirmiştik. Ben de Justin'le birlikte kameraya dil çıkartmıştım. Demi ve Taylor gözlerini şaşı yaparak poz vermişti. Zedd kamerayla ilgilenmeyenlerdendi, fotoğrafta biriyle konuşurken çıkmıştı. Ariana kameraya karşı şaşırmış gibi yapmıştı ve Miley el hareketi çekmişti. Müdürümüz fotoğrafta elindeki dondurmayı yerken çıkmıştı ve okulca buna çok gülmüştük.
Okul çıkışı hep beraber sinemaya gitmeye karar vermiştik. Sinema salonunda filmi seçen kişi kasadaki pek gülümsemeyen kadın olmuştu, bu görevi ona vermiştik. Ona böyle deyince o da gülümsemişti. Bize bir komedi filmi önerdi. Herkes tamam deyince biletlerimizi aldık ve hiç beklemeden salona geçtik. Çünkü film zaten beş dakika sonra başlayacaktı. Sinema salonunun neredeyse tamamını kaplıyorduk ve bu oldukça komik bir durumdu. Sinemada bizim dışımızda en fazla on kişi vardı. Bir filmi tüm arkadaşlarınla aynı anda, yan yana izlemek gerçekten de çok güzeldi.
Film bitiminde herkes kendi evine dağılırken Justin bana bir sürprizi olduğunu söyledi. Ben merakla Justin'in arabasına binerken hediyesini vermesini bekliyordum. Ben vermesini bekler gibi boş boş suratına bakarken Justin "Ne bakıyorsun öyle?" diye sordu. Şaşırmış bir ifadeyle ona baktım. "Sürprizi göstermeyecek misin?" Justin göz devirdi. "Sürpriz yanımda değil, biz onun yanına gideceğiz." dediğinde daha da heyecanlanmıştım. Yolda hiç konuşmamıştım çünkü konuşup da heyecanımı kaçırmak istemiyordum.
Boş bir araziye gelmiştik ha bir de yıkık bir bina vardı. Ben Justin'e 'hediye bu mu?' der gibi bakarken Justin elimi tuttu. "Kafanı gökyüzüne kaldırsana!" demesiyle kafamı yukarı çevirdim. Gözlerimi bilindik mavi gökyüzüne hazırlarken karşılaştığım manzara karşısında dilim tutulmuştu. Sanki tüm yıldızlar ayrı bir güneşti ve geceleri asıl güneşin görevini üstleniyordu. Ay, sanki o bütün sükûtunu galaksinin melodisinden alıyordu. Gökyüzü yani yıldızlar ve ayın arka planındaki kısım simsiyahtı. İlk kez dünyanın tavanını bu kadar karanlık görüyordum. Gri bulutlarla kaplı karanlık kış gecelerinde bile gerek sokak lambalarından gerek şehrin her tarafından gelen görüntü kirliliğinden hava daha aydınlıktı buraya kıyasla. Sanki Tanrı burayı biz insanlar yıldızlara olan küçümser bakışımızı değiştirelim diye yaratmıştı.
Aslında Tanrı her yeri böyle yaratmıştı. Ancak biz insanlar doğanın güzelliklerine hayran kalmak yerine acımasızca onları mahvetmeyi daha kolay buluyorduk. Tamam, kabul şuanda insan evladının bulduğu bir çok yararlı icat, bir çok eğlence kaynağı var. Peki ya insanlar neden hâlâ mutlu değil? İnsanlar tüm bu fazla gürültülü şarkılara ve fazla hızlı şehir hayatlarına rağmen neden hâlâ hiçbir şeyden memnun değil? O kadar bilim insanı boşuna mı buldu yani bunları?
Ateş bulundu da, biz birbirimizi diri diri yakalım diye mi bulundu yahu? Telefon bulundu da biz onun bağımlısı olup her yeni modelde telefonumuzu değiştirelim diye mi bulundu? İnternet biz insanları oturduğumuz yerden kandıralım diye mi kuruldu yoksa o okumadığımız kitapların içindeki bilgileri taşımak için mi? Bilim bizim daha fazla insan öldürmek için daha güçlü silahlar yapmamız için mi her gün daha da gelişiyor yoksa varlığı, yaşayışı ve yok oluşu anlamamız için mi? Okula yaşıtlarımızı fiziksel ya da ruhsal farklılıklarından dolayı dışlayalım diye mi gitmeliyiz yoksa aklî ve ruhî cahiliyeti gideren bilgileri içimize işlemek için mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE WAY I LOVED YOU |•JELENA•|
Fiksi PenggemarBen neler olacağını beklerken Kâhin Halsey, elime bakmaya başladı. "Uzun süre önce bir erkek tarafından çok büyük bir hayal kırıklığına uğramışsın. Bu, genç bir erkekmiş. Bir dakika, bu erkek tarafından iki kişi, iki kadın hayal kırıklığına uğramış...