Selena'dan
1 gün sonra...
Bavulumu merdivenlerden indirirken hâlâ Justinle gideceğim için Dance TV'ye küfrediyordum. Ama sonuç olarak Justinle gidiyorum diye Justinle takılacak değildim. Bavulu arabama atıp ben de şoför koltuğuna oturdum. Derin bir nefes alıp havaalanına gitmek için gaza bastım. Havaalanına vardığımda Dance TV'nin çalışanını ararken gözüm Justin'e çarptı. Daha sonrasında olduğu yerde durup gelecek kişiyi beklemeye başladık. Şapkasında kocaman Dance TV yazan Hawaii'den kaçmışa benzeyen bir adam gördüğümüzde el salladık. Adam koşarak yanımıza geldi. "Merhaba siz Dance TV'nin şamslı kazananları Selena ve Justin olmalısınız." onaylayan sesler çıkardık."Ben de Robert. Sizin tatil rehberinizim ama merak etmeyin sadece oraya varana kadar. " kaşlarımı çatarak ona baktım. "Nasıl yani?" Robert güldü. "Yanisi şöyle: Biz Roma'ya vardığımızda ben gideceğim ve bir hafta dolduğunda geleceğim. Onun dışında beni görmeyeceksiniz. Tamam mı?" başımı salladım. "Tamam." Justin kahkaha atınca şaşkınlıkla ona baktım. Robert "Bir şey mi oldu?" dediğinde Justin "Gömleğiniz çok hoşmuş." diye alay etti. "Tıpkı Selena'nın Kasım ayında giydiği parmak arası terlikleri gibi.." bir kahkaha daha attığında dirseğimi karnına geçirdim. "Kapa çeneni!" Justin bir kahkaha daha atınca Robert sinirli bir şekilde Justin'e baktı. Tanrım böyle olmaması gerekiyordu!
.............
Uçakta somurtkan bir şekilde yolculara bakıyordum. Çünkü Justin yine bir piçlik yapmış ve cam kenarına geçmişti! En sonunda sıkıntıdan telefonumu çıkartıp oyun oynamaya başlamıştım. Ben tam öndeki arabayı geçecekken Justin hayvan gibi beni dürtünce sinirle ona baktım. "Ne var?" "Selena baksana aşağıya! Tanrım inanamıyorum bu nasıl olabilir?" merakla camdan dışarı baktığımda bir şey göremeyip bir kez daha baktım. Ama bir şey yoktu! "Ben bir şey göremiyorum!" dediğimde Justin kahkaha attı. "Nasıl göremezsin bak işte bulutlar." dişlerimi sıkarak Justin'e alaycı bir şekilde gülümsedim. "Oh, Tanrım bu bir mucize olmalı. Oysa ben bulutları denizin altında bilirdim nasıl gökyüzünde olabilir ki?" göz devirip oyunumu oynamaya devam ettim.
...........
Roma'ya vardığımızda saat gece yarısına gelmekteydi ve gözlerim yarı açık yarı kapalı bir şekilde havaalanında dolaşıyordum. Belimde hissettiğim sıcak bir el ile kafamı uykulu bir şekilde Etrafta dolaştırdım. Başımı sola çevirdiğimde burun buruna geldiğim kişiyi tanıyabilmek için gözlerimi kısarak bakmaya çalıştım ama her yer bulanıktı. Hiçbir ayrıntıyı ayırt edebilecek kadar ayık değildim. Ve sanki tüm sesler gökyüzüne süzülürcesine saçma bir şekilde geliyorlardı kulağıma.
...........
Gözlerimi açtığımda kendimi kocaman beyaz bir yatakta buldum. Kafamı sola çevirmemle birlikte çığlık attım. Justin korkuyla yataktan düştüğünde onu başka biri sandığım için çığlık attığımı söyleyip özür diledim. Daha sonrasında dün olanlar yarım yamalak aklıma gelince içimden keşke özür dilemeseydim diye geçirdim. Justin duşa girdiğinde otelin kahvaltı servisinden yararlanmak için oda telefonundan siparişlerimi verdiğimde oturdum ve aklıma bir şey takıldı. Biz neden Justinle aynı odada kalıyoruz? Robert'ı arayıp ona neden Justin ile aynı odada kaldığımı sorduğumda otelde bu oda dışında kalan tek oda Balayı Odasıymış. Ve biz de orada kalamayacağımız için burada kalıyormuşuz. "Sen hiç düşündün mü? Belki ben orada tek kalacaktım? Ha?" Robert kahkaha atınca sinirle kaşlarımı çattım. "Komik olan ne?" "Selena, bak söylemeyeyim diyorum ama o otelin hiçbir hizmetten yararlanmadan sadece bir gecelik en küçük odası bile 5000 dolar. Şuan kaldığınız oda, tüm otel içi hizmetler ve otel dışı hizmetleri de düşünürsen seviniriz." Robert'ın söyledikleriyle ağzım 'o' şeklini almıştı. "Ben üzgünüm." "Önemli değil Selena. Sadece keyfini çıkarmaya bak." oda kapısı çaldığında ayağa kalktım. "Teşekkürler, kapatmam lazım." telefonu kapatıp kapıyı açtığımda yemekleri içeri alıp yatağa oturdum. Kapakları kaldırdığımda gördüklerime aşk dolu gözlerle bakıp hemen yemeye başladım. Ağzımdaki sandviçin lokmasını yutmaya çalışırken banyodan kapı sesi geldi ve Justin içeriden çıkınca ben Justin'e, Justin de bana bakıp kaldı. 10 saattir yutamadığım koca lokmayı bir anda yutunca boğazımda kalmıştı ve ben öksürmekten kıpkırmızı olmuştum. Ve Justin o halde yanıma gelip bana suyu uzatmıştı. Neyse işte ben utançla odadan kaçacakken Justin "Nereye?" diye sorduğunda hayretle ona baktım tabii sonra kafamı aşağı eğdim. "Dışarı çıkıyorum Justin! Üzerini giyeceksin her hâlde!" Justin sırıtıp "Çıkmana gerek yok arkanı dön zaten yemek yiyorsun." dediğinde başımla onaylayıp ona bakmamaya çalışarak yatağa oturup yemek yemeye devam ettim.
Lanet olsun ki metal tabak kapaklarından yansıması gözüküyordu ve ben artık onu görmemek için gözüm kapalı yemek yerken sıcak çikolatayı üzerime dökmeyi başardım. "Aah! Ahh! Yandım!" diye bağırdığımda hızla ayağa kalkmıştım. Justin koşarak yanıma geldiğinde karnım ve bacağım fena yanıyordu. Bir yandan ağlıyor bir yandan da bağırıyordum. Justin hızla tişörtümü çıkarttığında bir eşortmanıma bir suratıma baktı ben ağlamaktan ne yapacağımı bilmiyordum. Justin beni yatağa oturtup pijamamı da çıkardı ve yanan yerlerime çantasındaki yanık kreminden sürdü. Ağlamaktan gözlerim kızarmış ve neredeyse nefesim kesilmişti. Justin gözlerimi sildi. "Ağlama bebeğim, ağlama Sel. Bak krem sürdük geçecek." Ben ağlamamı durdurmaya çalışırken göz yaşlarım kremin yakmasıyla daha çok akmaya başladığında Justin "Oh, Selly buradayım birtanem." deyip bana sıkıca sarıldı. Tam ayrılacağı sırada karnı, karnımın yanık yerine denk geldi ve ben "ahh!" diye bağırdım tam da o sırada içeri giren otel görevlisi bizden özür dileyip hızla dışarı çıktı. Ben dolu gözlerimle Justin'e, Justin de bana baktığında kahkaha atıp bugünü odada geçirmeye karar verdik.
"Ne yapalım?" ben de aynı sorar gözlerle Justin'e baktım. "Bilmem?" Justin benim gibi yatağa uzanıp üzerine battaniye örttü. Ben tam "Ben üşüdüm de klimayı açar mısın?" diyecekken Justin "Oh, sen üşümüş olmalısın." dedi ve klimayı açmaya kalktı. Tabii üşüdüm Jus, Kasım ayında neredeyse kar yağacak soğukluktaki Roma'da iç çamaşırlarıyla oturuyordum. Tabii dün buraya gelmeden uçağa bindirmezler diye sütyen değil de sporcu atleti giymiştim ve iyi ki de normal bir külot giymiştim.(Yazar bunu yazarken piç smile:) ) Justin yatağa uzanınca yapabilecek başka bir şey olmadığından "Film izleyelim mi?" diye sordum. "Tabii, olur. " deyip televizyondan internete bağlandı. "Ne izleyelim?" ne izleyebileceğimizi düşünürken içimdeki sürtük kız 'Neden Grinin Elli Tonu'nu izlemiyorsunuz Sel?' diyor. "Im.. Bilmem sen karar ver." Justin onaylar bir biçimde başını salladı. "Ya da dizi mi izlesek?" sen bir dahisin der gibi Justin'e baktığımda "Supernatural?" Justin bir an bana sarılacakken "Oh, pardon." deyip geri çekildi. Supernatural izlerken birden Justin "Neden Zedd ile yattığını benden gizledin?" diye sordu ve kafasını bana çevirdi. Kafamı ona çevirip gözlerinin içine baktım. "Ben, onunla yatmadım. Peki sen neden bana sormadan bu kadar çok diretiyorsun?" Justin derin bir nefes alıp filme bakmaya geri döndü. "Çünkü, bilmiyorum Sel. Sadece seni ilk defa bir erkeğin evinde bilmek, hele de bunu bana söylememen... Kendimi çok değersiz hissettim." Justin kafasını tekrar bana döndürdü. "Onunla yatmadıysan o evde ne arıyordun? Yani o zaman neden yalan söyledin? Neden?" gözlerim yanmaya başladığında gözlerimi Justin'den kaçırdım. "Sadece, o an söylersem kötü bir şey olacakmış gibi geldi... Ve ben ondan önceki gece-" Justin'e yalan söylediğimde hissettiklerimi hatırladım ve sözüm yarıda kaldı. "Ben gece çok içmişim o da beni sokakta görmüş evimi bilmediği için de kendi evine götürmüş. Her şey bu kadar." gözlerimi 12 yıldır tek güvendiğim ve bana her daim güvenen bal rengi gözlere çevirdiğimde tıpkı Justin gibi mutlulukta parlıyordu. Şaşkınlıkla Justin'e baktım. "Nedir seni bu kadar mutlu eden?" Justin gözlerimin içine bakarak bana yavaşça sarıldı."Bana doğruyu söylediğine inanıyorum Selly. Seni seviyorum." "Seni seviyorum."
.............
Arkadaşlar biliyorum çok beklettim. Hepinizi çok seviyorum bebeklerim iyi ki varsınız ve sanırım en uzun bölüm oldu ha, ne dersiniz?
Arkadaşlar multideki fotoğraf nasıl, kitabın yeni kapağı yapayım mı? Aslında hiç istemiyorum ama kapakta biraz güzel değil gibi geliyor. Ya da bilmiyorum sadece bu sıralar aklım çok karışık.
Açlıktan olsa gerek. Oruç tutan herkese Allah kolaylık versin. Mesela bana da.
Neyse arkadaşlar çok uzattım kendinize iyi bakın💘💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE WAY I LOVED YOU |•JELENA•|
FanfictionBen neler olacağını beklerken Kâhin Halsey, elime bakmaya başladı. "Uzun süre önce bir erkek tarafından çok büyük bir hayal kırıklığına uğramışsın. Bu, genç bir erkekmiş. Bir dakika, bu erkek tarafından iki kişi, iki kadın hayal kırıklığına uğramış...