Fazlasıyla kısa bir bölüm oldu.Ama gerçekten, günde 5 bölüm birden yayınlamak insanı fazlasıyla yorabiliyor. Mobilden girdiğimi de göz önüne alırsak, yapabileceğimin en iyisi bu.
İyi Okumalar ^_^
Cep telefonumun titremesiyle, izlemekte olduğum Kore filmini durdurdum.
"Alo?"
Arayan Gözde'ymiş. Numarasını telefona kaydetmeyi unutmuşum.
"İyi misin Eylül?"
"Evet, fena sayılmam."
"Kuzey dedi ki..."
"Onun ismini duymak istemiyorum Gözde." dedim kesin bir tavırla.
'Sana ulaşmak istiyor. Özür dileyecekmiş. Evinizin adresini mi vereyim yoksa telefon numaranı mı?"
"Hiçbirini. Şimdi kapatmam gerek bi'tanem görüşürüz."
Kuzey'e haksızlık mı ediyorum acaba? Ama İpek'e bize geldiğini söylemesinin ne anlamı vardı ki? Off.
O sırada lanet olası telefon yine titredi. Sinirle kulağıma götürüp,
"Ne var Gözde!!!" diye bağırdım.
"Eylül Hanım anneniz Zeynep Hanım sizinle görüşmek istiyormuş."
S*ktir.
"Ah üzgünüm ben arkadaşım aradı zannettim. Şey, anneme bağlar mısınız?"
"Alo?" Annemin sesi geldi.
"Alo anne efendim?"
"Eylüşüm ben eve bugün biraz gecikebilirim, işlerim çıktı tamam mı?"
Bana Eylüş demeyin...!
"Tamam anne."
Kapattıktan sonra homurdanarak cips tabağımı alt kattaki mutfağa götürüp cipsleri tazelerken kapı çalındı.
Açtığımda karşımda Kuzey duruyordu. Kaskatı oldum.
"Senin burada ne işin var?"
"Gözde sağolsun." dedi.
O kızı elime geçirdiğim an geberteceğim !
Sinirle oflayıp onu içeri aldım ve kapıyı kapattım.
"Ne istiyorsun?"
Çevik bir hareketle beni duvara yasladı, nefesini tenimde hissetmiştim. Çok yakın duruyorduk ve kalbim çoktan anormal derecede hızlı atmaya başlamıştı bile.
"Özür dilerim." dedi beni kendinden ayırmadan.
"Tamam ya, sorun değil. Üstümden çekilir misin?" diye sordum.
"Hayır." dedi ve beni iyice kendine yapıştırdı.
"Seni etkilediğimi biliyorum." dedi çekici bir ses tonuyla.
Sonra elini sol göğsümün biraz üstüne koydu.
"Kalbin hızlı atıyor."
Çok tehlikeli bir pozisyondaydık ve beni her an öpebilirdi. İyi de ben daha önce hiç kimseyle öpüşmedim ki!
Aklımdan geçenleri okurmuşçasına sırıttı ve geri çekilince derin bir nefes aldım.
"Ee Eylül ne yapıyoruz?" O an bana ilk kez ismimle seslendiğini fark etmiştim, ismimi ondan duymak güzeldi.
Saç.ma.la.ma.
"Kuzey tuhaf davranmayı keser misin?"
"Buraya seninle bir şeyler yapmaya geldim. Film mi izlesek?"
~~~~~~~~~~
Yaklaşık yarım saat sonra Harry Potter'ın son filmini açmış izliyorduk.
Bir ara elini benim elimin üstüne koymuştu. Bu elbette kalp atışlarımın yeniden hızlanmasına neden olmuştu ama belli etmemeye çalıştım.
Ron ve Hermione'nin öpüştüğü sahnede bana baktı ve sırıttı. Ben de güldüm.
Onunlayken kendimi iyi hissediyordum, her ne kadar bugün olanlar yüzünden ona kızgın olsam da bu hemen geçmişti.
Daha önce hissetmediğim ne kadar duygu varsa Kuzey'le beraberken hissetmiştim.
"Ne güzel öpüşüyorlar değil mi Eylül :D" diye kıkırdadı.
"Ne demezsin :D"
Bir süre sonra film bitmişti. Aslında yanımdaki meteoru düşünmekten filme odaklanmamıştım ama yine de güzeldi.
"Ben artık gideyim, görüşürüz masum kız."
"Hoşçakal egoist çocuk."
Dediğim gibi kısa oldu ama gelecek bölümü en kısa zamanda yazarım.
Öpüldünüz *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum ile Egoist
RomanceEylül, Istanbul'a geldiğinde kendisini bekleyen 'ilk'leriyle karsılasıyor. İlk ask , ilk öpücük , ilk gerçek dost... Peki Eylül'ün delicesine sevdiği, okulun havalı çocuğu Kuzey onu üzecek mi? Duygusuz genç, bir sekilde kızımıza asık olacak mı? Yoks...