Evde oturmuş, elimde kahvem ve kitabımla keyif yaparken telefonum çaldı.
"Alo Gözde?"
"Manyak kız. Neden gelmedin okula?!"
Her zamanki cırtlak sesiyle bana hesap soruyordu.
"Canım istemedi."
"Sana mükemmel bir haberim var Eylül. Kuzey'le ilgili."
Onun ismini duyunca yattığım yerden oturma pozisyonuna geçtim.
"Neymiş?"
"Burada anlatamam. Çıkışta bize gelebilir misin?"
"Annemden izin alamayabilirim. Eğer şanslıysam bugün iyi günündedir."
Annem gerçekten tuhaf bir kadındı. Tıpkı yaz gününde klimalı odanızdan çıktığınız anda yüzünüze vuran sıcaklık gibi, ruh hali hemen değişebiliyordu.
Gözde'nin söylediklerini bir daha düşündüm. Acaba Kuzey bana öyle davrandığı için pişman mıydı? Off, çatlak kız. Beni meraktan öldürecek.Ne vardı da telefonda hemencecik her şeyi anlatıverseydi.
Kuzey eski haline mi dönmüştü? Beni affetmiş miydi?
Ne saçmalıyorum, beni affetmesi için bir nedenden dolayı suçlu olmam gerekir. Hıh.
Ama şu da var, Kuzey aptalı yüzünden her gün evde oturup kitap okuyacak ve Kore filmi izleyecek değilim. Elbette buna alışmam gerekecek. Tabi Gözde'nin ne söyleyeceğini de bilmem gerekiyor.
(...)
Saniyeler dakikaları, dakikalar da saatleri kovalarken oyalanacak bir şeyler bulmaya çalışıyordum.
Az önce telefonla annemden izin almıştım.
Bir süre daha bekleyip okulun çıkış saatinden 1 saat sonra Gözde'lere gittim.
Kapıyı Gözde açtı.
"Selam Eylüş."
Bana Eylüş demeyin...!
"Selam Gözdüş."
Beni odasına aldıktan sonra karşıma geçip oturdu ve nefes almadan anlatmaya başladı.
"Bak şimdi bugün İpek ve Hazal konuşurken kulak misafiri oldum (!). İpek, Kuzey'e senin bir sevgilin olduğunu söylemiş ve o aptal da inanmış."
"İpek'i geberteceğim." dedim. Cidden bu kıza olan nefretim iki katına çıkmıştı.
"Bu muydu iyi haber?"
"Dur dur anlatıyorum. İşte sonra ben de gittim Kuzey'e, 'Eylül kimseyle çıkmıyor' dedim. O da senden özür dileyecek."
"Ama bir sorun var Gözde..."
"Ne sorunu?"
"Benim zaten sevgilim var..."
"NE?!"
Gözde şaşkınlıkla bakarken ben çoktan kahkahalara boğulmuştum.
"Hemen inandın sen de." Hala gülerken konuştum.
Gözde ise ciddi olmaya çalışıyordu ama pek beceremiyordu.
"Aman yüreğime iniyordu..."
Bir süre sonra ikimiz de neşelenmiştik.
Sevgilimin olduğunu sanıp bana böyle davranması demek, beni kıskanması demek olabilir miydi?
Ama hayır, çirkinim ben. O bana bakmaz ki. Onun gibi birisi, okuldaki her kızın hayalini süsleyen birisi beni mi beğenecekti?
Hiç sanmıyorum.
-ERTESİ GÜN-
Okulda bir yandan Gözde'yle konuşuyor, diğer yandan da çaktırmadan, göz ucuyla (!) Kuzey'e bakıyordum. Benden hala özür dilememişti.
Okul çıkışı ben tam ümidimi kesmişken yanıma geldi.
"Selam." Ses tonu üzgündü.
"Selam."
"Eylül özür dilerim. Bak gerçekten işin aslını bilseydim öyle davranmazdım."
Ona inanıyordum ama aklımda bir soru işareti vardı.
"Peki ama şey... Merak ediyorum da, insanlar sana gerçekten neden benimle konuştuğunu soruyorlar mı?"
"Doğruyu söylemek gerekirse, evet."
Yüzüm düştü.
"Neden senin gibi tatlı bir kızla konuşuyormuşum ve neden seni onlarla tanıştırmıyormuşum."
Bu sözlerine sevinmiştim. Utangaç bir şekilde gülümsedim.
O da gülümsedi.
O kadar güzel gülüyor ki...
"Neyse taksiye geciktim hoşçakal." Tam giderken arkamdan seslendi.
"Hey, bekle!"
Ona döndüm.
"Atla arabama." Birşey söylememe fırsat vermeden kolumdan tutarak beni arabasına bindirdi.
Araba da tıpkı onun gibi kokuyordu.
Sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.
"Kemerini tak."
"Sen neden takmıyorsun?" diye sordum.
Sinirle bana döndü.
"Çünkü kötülere bir şey olmaz."
Sessiz bir yolcuktan sonra üstün zekalı ben arabanın durduğunu anlamamıştım. Kuzey sırıtarak bana baktı.
"Arabayı sevdin galiba."
Kızardım ve gülerek indim.
Odun. Öküz. Arabayı sevmişmişim.
Evin bahçesine girerken bile yüzümdeki sırıtışa engel olamıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum ile Egoist
RomanceEylül, Istanbul'a geldiğinde kendisini bekleyen 'ilk'leriyle karsılasıyor. İlk ask , ilk öpücük , ilk gerçek dost... Peki Eylül'ün delicesine sevdiği, okulun havalı çocuğu Kuzey onu üzecek mi? Duygusuz genç, bir sekilde kızımıza asık olacak mı? Yoks...