Tam 12 dakikadır Flappy Bird oynamaya çalışıyordum, ama sadece çalışıyordum. Aptal kuş yüzünden neredeyse telefonu kıracaktım.
Ekran birden kararınca şarj makinemi kaybettiğim için lanet ettim. Sıkılarak etrafı izlemeye başladım.
Odamın kapısı birdenbire açıldı, karşımda annem duruyordu.
"Okula gecikiyorsun."
"Hatırlattığın için saol." dedim ve ayaklanıp lavaboya girdim. Saçımı da yaptıktan sonra oyalanmadan evden çıktım. Annemin arabası bozulduğu için kendim gidecektim. Mp3'ümü çıkarıp Shakira-Empire şarkısını açtım ve adeta klip çekercesine yürümeye başladım.
Okula ulaştığımda Gözde ve İpek'in hararetli bir şekilde tartıştığını gördüm.
"Onu rahat bırak İpek." Gözde'yi kez bu kadar sinirli görüyordum.
"Yoksa ne olur?"
"Emin ol tahmin etmek bile istemezsin. Eylül'ün senin yüzünden neler yaşadığını bile bilmiyorsun. Benim asıl anlamadığım, Kuzey'in sevgilisi olduğu halde hala bizimle uğraşmanın neresi mantıklı?!"
İyice yanlarına gittim. İpek alayla güldü.
"İşte müvekkilin de gelmiş. Eylülcüğüm, biz de tam avukatınla konuşuyorduk. Dava sona ermiştir." deyip gitmeye hazırlanırken onu kolundan tuttum.
"Hukuk kurallarını bu kadar iyi biliyorsan kimseyi, özellikle de bizi yargılamaman gerektiğini de bilirsin. Görüşürüz."
Gözde ile oradan uzaklaşırken gülüyordu.
"Fena laf soktun ama."
"Kendisi istedi."
Gözde saatine baktı. "Eylül sen sınıfa git benim Aylin hocayı görmem lazım."
Koşarak uzaklaştı. Onun ardından bakarken biri gelip saçımı çekti. Kim mi? Doğru tahmin. Kuzey.
"Selam Eylül."
"Selam. Saçımla derdin ne?" bu sözümle çarpık gülüşlerinden birini attı. Elleri cebindeydi ve hala sırt çantasına ders programına uygun olan kitapları değil de 1 tane defter koyduğu, çantanın açık ve aşırı salaş olmasından anlaşılıyordu.
Zaten Kuzey'in okula sadece Tuğçe'si için geldiğini anlamak hiç de zor değildi.
"İlk ders ne?" diye sordu.
"Umrunda olmasına sevindim Kuzey. Kimya."
"Senin neyin var? Birkaç gündür suratsız birisi olup çıktın. Böyle devam edersen o saçlarını daha iyi korumak zorunda kalabilirsin."
Cümlesinin sonlarına doğru ciddiyetini bozduğundan şaka yaptığını anlamıştım. Zaten Kuzey'in ciddi olduğu yerde bir şeyler her zaman farklı olurdu. O Kuzey Deniz'di.
"Çok komiksin. Gerçekten yorgunum Kuzey. İpek'le tartıştık ve sen hiçbir şey yapmıyorsun. En azından onun yüzüne bakabilirsin. Kıza resmen kendisini değersizmiş gibi hissettiriyorsun."
Bunları söyleyen ben miydim? Her ne kadar inanamasam da yüzüme yansıtmamaya çalıştım.
"İyi de Eylül...Tuğçe var." Bu sözleriyle ona olan uyuzluğum daha da arttı. Yutkundum.
"İpek'le yakınlaş demiyorum ki, arkadaş falan olabilirsiniz bence. Tuğçe buna kızmayacaktır. Neyse ya, görüşürüz."
Onun yanından da ayrıldıktan sonra aylak aylak yürümeye çalışırken Berke'yi gördüm. Bugün resmen herkes benimle konuşmak istiyormuş gibi tek tek karşıma çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum ile Egoist
RomanceEylül, Istanbul'a geldiğinde kendisini bekleyen 'ilk'leriyle karsılasıyor. İlk ask , ilk öpücük , ilk gerçek dost... Peki Eylül'ün delicesine sevdiği, okulun havalı çocuğu Kuzey onu üzecek mi? Duygusuz genç, bir sekilde kızımıza asık olacak mı? Yoks...