-18-

265 10 2
                                    

"Anne sen ne dediğinin farkında mısın?"

Annem kollarını bağlayıp tam önümde durdu.

"O çocuğa güvenemiyorum. Sana zarar vermesinden---" sözünü tamamlayamadan öfkeyle bağırdım.

"Daha yeni iyileşti! Annesiyle arkadaşsın, neden bu kadar acımasız davranıyorsun?"

Kuzey'i koruyordum evet, çünkü herkes onu farklı tanıyordu. Bana mı özeldi yoksa bunu yaşayan birkaç kişi daha var mıydı bilmiyorum ama Kuzey'in, ismini bilmediğim bir özelliği beni çok cezbediyordu.

"Eylül, bir daha asla onunla konuşmayacaksın. Ne diyorsam onu yap, ben senin annenim ve benim kararlarım senin de kararlarındır."

"Sahi mi anne? Asla hata yapmadıysan neden babamdan ayrıldın? Söylesene, neden onun başkasına gitmesine izin verdin?!"

Onu derinden yaraladığımı biliyordum ama bunu engelleyemiyordum. Eğer annem babamla evliyken bu kadar başına buyruk davranmasaydı, bir kez olsun genç bir kızı olduğunu hatırlasaydı babam da onu aldatmayacaktı.

İkisi de suçluydu, diye düşündüm. Annem bana en sert bakışlarını yolluyordu.

"Utanmazın tekisin." dedi. Yaşlarla dolan gözlerime engel olamayarak odama çıktım. Buradan gidecektim. Gözde'lere gidemezdim, nerede kalacağımı hiç bilmiyordum ama gidecektim işte. Bu şarttı.

Sırt çantamdaki kitapları boşaltarak birkaç bluz ve eşofman koydum. Cep telefonumu, cüzdanımı, şarj makinemi ve kulaklığımı da koyup çantayı sırtıma astım.

Ne yaptığımı bilmiyordum. Bildiğim tek şey, gitmek zorunda olduğumdu.

Merdivenlerden hızlıca inip kapıyı açtım. Annem ortalıkta görünmüyordu. Hemen evden çıkıp boş ve ıssız sokakta yürümeye başladım.

Bir cinayete kurban gidebilirdim, tecavüze uğrayabilirdim ve sarhoş eşkıyalar tarafından soyulabilir, kapkaççılarla karşılaşabilirdim.

Ama tek yaptığım yürümekti.

En sonunda sahilin kenarındaki bir banka oturdum. Gözlerimden yaşlar süzülürken çantamı kucağıma aldım.

Bu dünyada güvenebileceğim kimse yoktu. Ne annem, ne babam, ne Gözde, ne de diğerleri......

Birinin yanıma oturduğunu hissettiğimde otomatik olarak ona döndüm. Sargılı olan kolunu  görüyordum. Bir saniye. Sargılı kol?

Yüzüne bakmamla şaşkınlığım bin kat daha artmış, öylece kalakalmıştım. Karşımda Kuzey duruyordu.

"Neden ağlıyorsun?" diye sordu yunuşak sesiyle. Ona annemin onu istemediğini, bunun için annemle kavga ettiğimizi söyleseydim vereceği tepkiyi düşünmek bile istemiyordum.

"Anlatsam anlayacak mısın?" diye sorusuna soruyla karşılık verdim.

"Evet anlayacağım. Ön yargılı davranma, aynı acıyı ben de çekmiş olabilirim."

"Benim sorunumu boşver, siz evde değil miydiniz?"

"Sen gittikten sonra sıkıldık, herkes evine gitti. Ben de biraz dolaşayım dedim."

Onaylarcasına başımı salladım. Ona bakmayı sürdürüyordum. Nihayet bir ömür gibi süren bakışmamızı, gözlerimi denize çevirmemle sonlandırmıştım.

Bir süre ikimiz de konuşmadık. Sonra Kuzey gözyaşlarımı silmem için bana bir peçete uzattı.

"Teşekkürler."

Burnumu çektim. Hala önüme bakıyordum. Ruhum yanıyordu, ama bedenim soğuktan donuyordu. Buz gibi havada bu kadar ince giyinmemeliydim.

Kuzey titrediğimi farketmiş olacak ki, kollarıyla beni sarmaladı. Sargılı olan kolu beni rahatsız etmiyordu. Nasıl olsa birkaç güne tamamen iyileşecekti.

"Marka ceketimi sana veremem, bunun yerine sarılmaya ne dersin?"

Gülümsedim. Ben de kollarımı onun boynunda birleştirdim. Önümüzden geçenler bizi sevgili sanıyordu.

Her şey güzeldi ama Kuzey benimle oynamıştı. Bu her aklıma geldiğinde çektiğim ızdırap daha da artıyordu. Ya bir daha kandırırsa beni? İkinci kez duygularımla oynarsa? Kalbim yıkık dökük, harabeye dönmüş bir bina gibiydi.

~~~~~Kuzey'in ağzından~~~~~

Eylül benim kokuma daha fazla dayanamamış olacaktı ki, her kız gibi o da başını boynuma koyup uyuyakalmıştı. Saçlarıyla oynuyordum.

Bir süre sonra onu kucağıma alıp arabama bindirdim. Kazadan sonra babam benim için yeni bir araba almıştı. Eylül'ü bizim eve götürecektim.

Eve geldiğimizde Eylül hala uyanmamış, beni de onu tekrar kucağıma almak zorunda bırakmıştı. Eğer annemler evde olsaydı onu buraya getiremezdim, neyse ki babamın bir toplantısı vardı ve annem de işteydi.

Odamın kapısını açtım. Onu yatağa bırakıp kendi dolabımdan bana ait bol bir t-shirt ile eşofman çıkardım. Sonra kendime de giyecek bir şeyler buldum.

Eylül'ü uyandırdım.

"Ne....var...?" dedi uykulu bir sesle.

"Senin için koyduğum kıyafetleri giy ve uyu." dedim. Ben salonda giyinmiştim.

"Neredeyim..ben?"

"Bizim evdesin Eylül. Hadi kalk."

Onu giyinmesi için odada yalnız bıraktım. Saat geç oluyordu.

Bir süre bekleyip girdim, giyinmişti ve yeniden yatağıma yatmıştı.

~~~~~Eylül'ün ağzından~~~~~

Uykum vardı ve başım çatlıyordu. Yorganın altına girdim. Sonra birden ensemde bir nefes hissetmemle arkamı döndüm. Kuzey yanıma yatmıştı. Hemen doğrulup geri çekildim.

"Uyu artık Eylül, hava soğuk. Üşümemek istiyorsan bana sarılmak zorundasın."

Gözlerimi devirip yeniden yattım.

Aradan 10 dakika geçmişti. Bir horlama sesiyle uyandım. Kuzey'in susması için elimi ağzına koydum. Şimdi sessizleşmişti. Hala uyuyordu.

"Öküz." diye mırıldandım.

Yüz hatlarını inceliyordum. Kusursuz gözler, öpülesi yanaklar.... Kuzey bir meleği andırıyordu.

Tekrar onun üzerine yatıp kokusunu içime çektim.....

Ertesi Sabah

Kuzey'le birbirimize sarılmış haldeydik. Cep telefonumun can alıcı bir şekilde çalmasıyla uyandım. Gözde arıyordu.

"Alo?"

"Eylül annen seni arıyor, şimdi Kuzey'lerin evine gideceğini söyledi neredesin sen?"

Yanımda uyuyan Kuzey'e baktım. Annem buraya gelmeden gitmem gerekiyordu.

"Sonra anlatırım Gözde." deyip kapattım.

Kuzey'i uyandırdım. O duş alacağını söylemişti. Ben ise tam üzerimi değiştirecekken kapı çalındı.

Annemin bu kadar erken geleceğini bilmiyordum. Açtığımda donuk yüzüyle karşılaşmıştım.

Beni,üzerimde Kuzey'in t-shirt'ünün bulunduğu vaziyette yakalamıştı.

Gözlerimi kapattım. Annem mutlaka beni yanlış anlayacaktı. Beni cezalandırmak için babamın yanına bile gönderebilirdi. Güçlükle yutkundum.

Sol yanağımda hissettiğim acıyla gözlerimi açtım.

Annem bana tokat atmıştı.

Masum ile EgoistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin