Zaman akar ve terk ediş anı gün geçtikçe daha da yakınlaşır sana.
Birden içinde karşı konulamaz bir his beliriverir. Son kez terk edesin gelir tüm anılarını ve yola çıkarsın, gözün çevreni görür ama aklın o sırada çevrende olan biteni işleyemez.
Son kez tekrardan,çok şey yaşanmış olduğu hatırına gelir, birçok yüz anımsarsın.
Fakat iyi olanları pek hatırlamazsın, kötü olanlar bir bir aklına gelir.
Düşüncelerine kulaklığından gelen o derin müzik eşlik eder ve her şarkı değiştiğinde farklı birşeyler denk gelir sana.
Bu düşünceli garip hislerle dolu o halini yolda karşılaşmış olabileceğin hiçbir kimse anlamaz kalbinden başka, çünkü o kimseler garip hisler olarak ad bulan kalp kırıklıklarını kalbinden daha iyi hissedemez.
*****Şehri terk edeceğin gün geldiğinde ise, havalimanları ile otogarların ne çok terk edişe tanıklık ettiğini fark etmeye başlarsın aniden. O andan önce hiç fark etmemişsindir bunu üstelik. Ona yanmaya başlarsın çünkü yüzlerce kez o terk ediş alanına gelmişsindir.
Ama unuttuğun büyük bir şey vardır, önceki gelişlerinde geri döneceğin hep aklının bir ucundadır.*****
Sonra yola devam etmenin zor olduğunu, belirsizliklerle dolu korkutucu o yeni ortama başlangıç yapabilmenin dayanılamaz ağır yoruculuğunu kabul etmeye başlarsın.
Doğru bir kabul ediştir bu.
Başlamak her daim zordur çünkü, o boşluk hissi tekrar gelecektir içine.*****
Yeni yerde ilk hissettiğin şey heyecandır, şehrin içinde kaybolma hissidir.
Bir arka sokağa daldığında yoldan geri asla çıkamayacak olmak güzel bir his doğurur sana, yolda yürürken herkesin kendi derdinde olduğunu hiçbir yüzün sana dönmeyişinden anlarsın. Seversin bunu çünkü özgürlüğü iliklerine kadar ilk kez o saniyede hissetmeye başlarsın.
Semt sokakları sana delicesine huzur verir, önceki hissettiklerinden farklı bir huzurdur bu.
Rahatsındır üstelik, istediğin her şeyi yapabileceksindir artık. Geceleri evine döndüğünde balkondan o karşı yolu izlediğinde gülümsersin ve gülümseyişine de bir göz yaşı damlatırsın.Hayat sana yeni kapılar açmaya başlar, tüm güzel olan herşey ve yapamadığın tüm keşkelerin üzerinde durduğun ayaklarının içindeki enerjidedir artık. Onları bir an önce akıl listende sıraya koyar ve yapmaya başlarsın.
Gülümsersin saçma sapan tramvay duraklarında, kendi derdinde olmayan biri gelir garipçe bakar sana ve geri gider. Umursamazsın, gülmeye devam edersin.
Sakin sokaklardan geçerken, kulaklığında en sevdiğin müzik çalmaya başlarsa şayet, kahkaha içerisinde kimseye aldırmadan söylemeye başlarsın ve bir de dans edersin üstelik.
Rahatlık diye sözlüklerde geçer bu davranış, sosyal hayata da aynen böyle aldırışsız olmayla yansır.Çünkü rahat olmak, kimse seni bilmezken çok ayrıdır. Tanıdık arttıkça kısıtlanmaya başlarsın.
*****
Bir süre geçer ve niyahet yeni kimselerle tanışırsın lakin asıl haz yalnız oluşunda gibi gelmeye başlar sana.
Başta öyledir de zaten.
Ama biliyor musun? Sonra, boşluk sinsice geri gelmeye başlar sana, sen özgürlüğün getirmiş olduğu o sarhoş mutluluğun içindeyken o içindeki heyecan parça parça yalnızlığa evrilmeye başlar.
Bu evrilme son bulduğunda ise acı çekmeye başlarsın yine.Bu da artık yeni şehirde de uzun süre geçmiş olduğunun belirtileridir, şehirde kaybolmanın sana keyifli hissetirmeyip yalnız hissettirdiğinde içinde yalnızlık kavramının yeniden can bulduğunu hissetmeye başladığını fark edersin ve daha sonra gözlerin korkuyla açılmaya başlar içindekini doldurma çabasına girersin.
*****
İnsanın içindeki yalnızlığı doldurma çabasını en iyi ben biliyorumdur sanırım.
O öyle bir çaresiz hissettiren histir ki,kişiye en aptalca olarak adlandırmış olduğu hatalar yaptırmaya başlar. Yeni bir hatanın kıyısından seni döndüren bir mucize olana dek, sen nee yapıyor olduğunu fark etmezsin bile.*****
Eğer şanslıysan yaptığın bir hatanı daha tamamladığının ertesinde, çaren karşında belirir.
Bak bu da güzel bir ferahlama hissettirecektir sana, gelen çarenin seni o daldığın hata çukurundan çıkaran başarılı tek şey olduğunu farz ederek diyorum bunu.Eğer değilse bile, bence bu cümleler gibi olumsuz kokma sende. Sana yakışacağını hiç sanmıyorum çünkü.
*****
Herşey bir yana, bu yaşananlar insanın ömrünün sonuna dek sürekli devam eder ve biter daha sonra tekrar başa sarar. Bir süre sonra aklında tek bir motto olur : " Her gelen bir gün gidecektir." bu motto senin tarafından kabul bulduğunda tekrar aynı şeyleri yaşamak üzere, yeni bir yere gidersin. Sana yaşatılan herşeyi semt sokaklarında bırakıp arkana bakmadan gidersin.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Bir Bembeyaz Sayfa
Non-Fiction...Mesela, bu sene uçlu kalem kullanmamayı, aşık olmaktan korkmayı ve hayal kurmamayı öğrendim. Babamın hep diyor olduğunu "Hayal kuran sefalet ile ölür." lafının anlamını bu sene köküne kadar hissedip yaptığımız o yarım saatlik telefon görüşmesin...